1 Mayıs 2010 Cumartesi

Katilin Şeyi - Algan Sezgintüredi



Yazan: nazimo Kategori: Kurgu| Polisiye

Kahramanımızın adı Vedat Kurdel. Özel dedektif. Bir de ortağı var. Can dostu Tefo. Asıl adı Tevfik ama, adının yanlış söylenmesinin önüne geçemediği için kendisine kısaca Tefo denmesini istiyor. Vedat ve Tefo kitabın başında henüz dedektif değiller ama, sonunda oluyorlar. Yada Tefo’nun babasının -ki kendisi polis emeklisi babacan bir amcadır ve çıkan özel dedektiflik yasası sayesinde bu iki adama bir iş sahası sağlamıştır- dediği gibi ha oldu ha olacak kıvama geliyorlar. 

Kitapta anlatılan olaylar 2005 yılında acemi dedektiflerimiz 35 yaşındayken başlarından geçiyor. Ama Vedat Kurdel kitabı 2015 yılında yazıyor. Kahramanımız, boylu poslu, yakışıklı bir genç ve etkileyici bir ses tonuna sahip. Kadınlar üzerinde karşı konulamaz bir etkisi var. Ayrıca güçlü kuvvetli bir adam. Postu kolay kolay kaptırmıyor. Dövüş sanatlarında fazla teknik bilgisi yok ama, iri cüssesi sayesinde kodu mu oturtuyor. Zaten önemli olan sonuca ulaşmak, kullanılan yöntem  değil. Kendisinin çok zeki olmadığını düşünüyor. Tefo ise fizik olarak Vedat Kurdel'in tam zıttı. Kısa boylu, kavruk, kara kuru  ama Vedat onun zehir gibi bir kafası olduğunu düşünüyor.  Bu durumda kendiliğinden, ekibin vitrini Vedat, beyni ise Tefo oluyor.

20 Nisan 2010 Salı


Önemsiz Bir Adamın Günlüğü – Weedon ve George Grossmith

Yazan: nazimo Kategori: Kategori Dışı

Önemsiz Adamın Günlüğü; dönemin ünlü komedyeni, oyun yazarı ve bestecisi George Grossmith ve kardeşi ressam Weedon Grossmith tarafından, o günlerde çok revaçta olan ünlülerin ve aristokratların hayat hikayelerine nazire olarak yazılmış ve 1888-1889 yılları arasında İngiliz mizah dergisi Punch’da tefrika halinde yayınlanmıştır.

Önemsiz Bir Adamın Günlüğü’ndeki “önemsiz adam”ın adı Charles Pooter’dir. Kendisi karısı ile birlikte bir banliyöde oturan ve Londra’da memur olarak çalışan orta yaşlı, orta sınıftan, beyaz ırka mensup bir adamdır. Bir oğlu vardır. En büyük amacı oğlunu da kendi çalıştığı şirkette işe yerleştirebilmektir.

Charles Pooter bir gün başından geçen olaylarla ilgili olarak günlük tutmaya karar verir. Tuttuğu günlük; yaşadığı hayat gibi heyecandan çok uzak, sıradanlığa çok yakındır. Charles Potter; kısa, yalın ve basit cümlelerle tuttuğu günlüğünde; yeni taşındığı evinde, karısı, sonradan yanlarına taşınan oğlu, evdeki hizmetçileri, komşuları, banliyö esnafıyla olan ilişkilerini anlatmaktadır. Kitaptaki çizimler Weegon Grossmith’e aittir.



Ateş Canına Yapışsın – Sezgin Kaymaz

Yazan: nazimo Kategori: FantastikKurgu

Azazil başlangıcını bilmediği zamandan beridir Allah’ın cennetinde, cennetin diğer sakinleriyle birlikte mutlu ve mesut  yaşıyor, Rabbine ibadet ediyor ve küçük meleklere; o altın saçlı, narin yaratıklara öğretmenlik yapıyordu. Azazil küçük meleklerin Büyük Usta’sıydı. Cennette tüm yaratılanlar Allah’ın sevgili kulları idi ama Azazil ve diğer dört büyük melek; Cebrail, Mikail, Azrail ve İsrafil Allah’ın daha da  sevgili kullarıydılar. Azazil ise onların arasında bile daha farklıydı. Kendini hepsinden özel ve güzel buluyordu. Diğerleri nurdan yaratılmıştı ama Azail, Büyük Usta, dumansız ateşten yaratılmıştı. Bir tek o ateşten yaratılmıştı. Tek olduğuna göre o en özeldi. Fıtratında ateş vardı. İçi kıpır kıpırdı. Rabbinin sevgisi sayesinde içindeki ateşi dizginliyor ve hak yolundan ayrılmıyordu. Ta ki, bir gün haberci melek Cebrail, Adem’in gelişini müjdeleyinceye dek.

Tanrı Cebrail vasıtasıyla tüm kullarını kükreyen çimenler platosuna topladı. Cebrail onlara müjdeyi verdi.

14 Nisan 2010 Çarşamba



Rita – Kemal Safa Güntekin

Yazan: nazimo Kategori: Kurgu

1950 yılların başındayız. Samsun’lu Cemile çok güzel, çok genç ama bir o kadar da fettan. İstanbul’a gidip artiz olma hayalleri kuruyor. Kendisini bu şehirden çekip kaçıracak birine ihtiyacı var. Erkek Namık klarnet çalıyor. Cemile ona İstanbul’a gitmekten ve artiz olma hayallerinden bahsedince, o da kendi hayallerinde kendini İstanbul’un lüks gazinolarında klarnet çalarken buluveriyor. Haliyle hayalleri bu kadar örtüşünce Cemile’yle birlikte kaçma planları yapıyorlar. Zaten Erkek Namık Cemile’ye sırılsıklam aşık. Beraber Ankara’ya giden bir kamyona biniyorlar. Kamyon yolculuğunda Cemile’nin adı Rita oluyor. Samsun’da kamyon’a Cemile biniyor ama Ankara’da kamyondan Rita iniyor.

Rita İstanbul’a hiç gidemiyor. Ankara’da tanıştığı Kabadayı Ali Osman’la sıcak bir gecenin ardından imam nikahıyla evleniyor. Adam vurmaktan hapse düşen kocası,  Kayseri Cezaevi’ne nakledilince, o da arkasından Kayseri’ye geliyor ve Pavyoncu Nuri’nin açtığı Elhamra Gazinosunda şarkı söylemeye başlıyor.

12 Nisan 2010 Pazartesi

Kukla - Ahmet Ümit



Yazan: nazimo Kategori: KurguPolisiye


TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Sonuç Raporundan;

Susurluk Belgeleri II. Cilt Sayfa 380

Bilgisi ve görüşüne başvurulan bir kısım kişiler komisyonumuza; olayların 1970’li yıllarda başladığını ve o dönemde devlette bazı güçlerin, sağ-sol kavgasını başlattıklarını, bundan devletin içindeki bazı kurumların haberdar olduğunu ve yönlendirdiğini, sabah sol görüşlü kişilere sıkılan silahın akşam sağ görüşlü kişilere sıkıldığını söylemişlerdir. Bu olaylar 12 Eylül 1980’e kadar devam etmiştir. 12 Eylül’den sonra da bir kısım ülkücü olarak bilinen  ve aranılan şahıslardan olan bazılarının devlet tarafında yurt içinde ve yurt dışında bazı operasyonlarda kullanıldığı, Komisyonumuza verilen beyanlar ve bir takım bilgilerden anlaşılmıştır.

Bir gece ansızın kırmızı bir kamyonun beyaz bir Mercedese Susurluk’ta çarpmasıyla başlayan macera aslında yukarıdaki raporla sonlanmıştı. Türkiye günlerce bu olayla yattı, bu olayla kalktı. Halk devlet içindeki çetelerden, devlet için adam öldürmekten haberdar oldu. Ya da önce devlet için sonra da kendileri için adam öldürenlerden. Ama gazetelerde okuduğumuz kadarından bu mekanizmaların nasıl işlediği, kimlerin hangi koşullarda neler yaptığı çoğumuzun gözünde tam olarak canlanamadı. Karanlıkta duran iri bir kütle vardı. Büyüktü, herkes bir tarafına dokunabiliyor, dokunduğu yeri anlatmaya çalışıyordu, ama hiçbirimizin gözünde – ya da benim gözümde- karanlıkta odada duran o kütlenin tam olarak ne olduğu canlanmıyordu. Kukla kitabında Ahmet Ümit o karanlık odaya fener tutmuş. Devlet içindeki çetelerin nasıl çalıştığına dair bize bir yol haritası çıkarmış. Kendi öyküsünü anlatırken, yaşanabilecek nice öyküye giden düşünce yollarını da açmış.



7 Nisan 2010 Çarşamba



Kadın Düşkünü – Kemal Safa Güntekin

Yazan: nazimo Kategori: Kurgu

1940’ların sonu, ellilerin başları. Demokrat Parti’nin iktidardaki ilk yılları. Cumhuriyeti kuranlar yaşlanmış, Cumhuriyet ikinci kuşağını yetiştirmiş.

Zonguldak Kozlu’da bıçkın bir delikanlı, Bayram. Erkek güzeli. Zaafı var. Kadınlara düşkün. Pek fazla ahlaki değerleri yok. Kadının evli, dul ya da bekar olması önemli değil. Kendisinde de şeytan tüyü var. Kadınlar da ona ilgisiz kalamıyor. Bu nedenle hayatı her daim aksiyon. Bir de hazine testisi var. Çok simgesel. Ama neyi simgelediğini burada söylemeyelim. Kozlu’ dan Germencik’e kaçarken bile çıkınında taşımış boynuna iple nazar boncuğu asılı toprak testiyi.

Kozlu’da, kırdığı cevizlerin ardından, kasabanın kızgın erkeklerinin elinden, topal Muallim Fikret Bey sayesinde kurtuluyor.

6 Nisan 2010 Salı



Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir – Sezgin Kaymaz

Yazan: nazimo Kategori: Fantastik| Kurgu

Kahramanımız Musa, ailesinden, yaşamından kaçmak, biraz kafasını dinlemek için Uzunharmanlar mahallesinde, viran bir ahşap ev kiralar. Yanında getirdiği kayda değer tek eşyası kitaplarıdır. Bir akşam vakti kitapları ve üç parça eşyasını eve taşırken, evin kiralamaya geldiğinde gördüğü evden çok daha temiz ve bakımlı olduğunu fark eder. Önce, ev sahibi Beyabi’nin temizlik yaptırmak için ona verdiği parayla çok iyi iş çıkardığını düşünür. Sonra evdeki bakımın iyi niyetli bir temizlik ve bakım harekatının çok ötesinde olduğunu fark eder.  Metruk bahçe temizlenmiş, düzenlenmiş, banyo ve mutfak onarılmış, yer yer yenilenmiş, dolaplar boyanmış, raflara muşambalar serilmiş, mutfağın kap kaçak ve erzak eksiği tamamlanmış, tiryakisi olduğu çeşit çeşit Seylan çayları tel dolaba yerleştirilmiş, buzdolabı envai çeşit zeytinyağlılarla donatılmış, tertemiz mis kokulu çarşaflarla yataklar yapılmış, hatta gardıroba tam bedenine uygun gömlek, pantolon, kazaklar yerleştirilmiş,  çekmecelere ise arasına kokulu sabunlar sıkıştırılmış çamaşırlar istif edilmiştir.
 Musa taşınma sırasında çok meraklı bir mahalleye geldiğini fark etmiştir. Taşınma bitene kadar, civardaki tüm evlerin perdeleri aralanmış ve meraklı insan gözleri, Musa son kutuyu da eve taşıyana ve hatta perdesini kapamayı akıl edinceye kadar onu izlemiştir.