Çeviren: Bilge Emin
Yöneten: Emrah Eren
Dekor Tasarım: Barış Dinçel
Işık: Yakup Çartık
Müzik Tevfik Kulak
Oyuncular:
Erdem Akakçe
Fatih Koyuncuoğlu
Kadir Cermik
Selem Öztürk
İntiharın Genel Provası Duşan Kovaçeviç'in yazdığı hem komik, hem acıklı, hem güldüren hem de düşündüren bir kara mizah örneği. İşsiz kalmış ve borç içinde yüzen bir mimar intihar etmek üzere Tuna köprüsünün üzerine çıkar. Atlamadan az önce kendisini intihara sürükleyen sebepler yumağında çok önemli bir yeri olan sevgilisini arar. Bu bir veda mıdır, yoksa kurtulabilmek için son bir gayretle bir yardım eline uzanma mıdır, bilemeyiz. O andan sonra sanki ilahi bir el devreye girer ve adamı kurtarmak için bir yarış başlar.
Sevgilisi köprüye gelir, sonra köprüye bir balıkçı gelir Sonra Tuna nehrinde turist teknesi işleten bir kaptan gelir. Oyunun ilk yarısında bu insanların köprü üstündeki adamı ikna etme çabalarını seyrederiz. Her birinin adamı ikna etmek için, atlamasına engel olmak için farklı sebepleri vardır. Sebepler bencilce de olsa amaca hizmet ediyormuş gibi durmaktadır. En sonunda adamın sorunlarını ortadan kaldıracak bir çözüm bulunur. Kaptanın kardeşinin sahibi olduğu çok büyük, yok devasa, pardon mega bir liman projesinde (size de tanıdık geldi mi bilemiyorum) mimar olarak çalışma fırsatı. Oyunun ikinci yarısında mimarın bu devasa proje içinde ya da kapitalist düzen içinde kendisine yer bulabilme arayışları, çabası, yaşadığı ikilemler, sistemin onu yavaş yavaş yutması çok komik ama çok da sarsıcı bir şekilde anlatılıyor.
İntiharın Genel Provası insana kendini, toplumda durduğu yeri sorgulatan bir oyun. Köprüden atlamakla üstünde kalmak arasında gerçekten düşündüğümüz kadar büyük bir fark var mı acaba? Bir kerede ölmek mi, yoksa yavaş yavaş, parça parça, ruhen ve bedenen yok olmak mı, yoksa hiç birisi mi? Köprüdeki adam olmak mı, balıkçı, kaptan ya da mega proje sahibi olmak mı? Benim adamım her şeye rağmen mimar. Ya diğerlerini kendine yakın hissedenler? Sanki bu dünya daha çok onların dünyası gibi.
Tiyatro adam yine çok ama çok iyi bir iş çıkarmış. İnanılmaz hareketli, şarkılı, müzikli, dinamik,, enerjik bir oyun izlettiler bize.Sahneyi dolduran, kocaman, hadi doğrudan söyleyeyim bari, kazulet gibi bir köprü dekorunun (köprünün ne kadar köprüye benzediği oyuncular açısından da biraz tartışmalı bir konu galiba) üstünde, önünde, altında oynandı oyun. Kimi zaman açıldı, saçıldı, zengin adamın ofisi oldu, kimi zaman mimarın evi oldu. Kısaca ne lazımsa o oldu. Bence çok başarılı bir dekor uygulaması olmuş.
Sahnede sadece 4 oyuncu olduğuna inanmak gerçekten zor. O kadar karakterin 4 kişiyle canlandırılması gerçekten takdire şayan. Oyuncuların hiç birisini diğerinden ayırmaya gönlüm el vermemekle birlikte 5 farklı rolü inanılmaz bir performansla oynayan Erdem Akakçe'yi ayrıca belirtmek isterim. Birbirinden çok farklı karakterlerin aynı kişi olduğuna inanmakta zorluk çekerek seyrettik kendisini. Erdem Akakçe'yi ilk kez yıllar yıllar önce televizyonda Beyazıt Öztürk'le birlikte oynadıkları bir dizide rastlamıştım ve çok sevmiştim. O zamandan beri yaptığı işleri kaçırmamaya çalışıyorum. Balıkçı rolünde Fatih Koyuncuoğlu'da gerçekten çok başarılıydı. Kendisini sahnede izlemek gerçekten büyük keyif. Tiyatro Adam yaptığı işlere kendi imzasını atmayı başarabilen bir tiyatro topluluğu ve ben onların oyunlarını seyretmekten büyük keyif alıyorum. Sezon bitmeden mutlaka seyredilecek oyunlar listesine alınmalı. Kaçırmayın.
Sizlere Not. Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdan takip edebilirsiniz. Instagramda ebru_tarm adresindeyim.
Meraklısına Video: Prömiyer görüntüleri
Sevgilisi köprüye gelir, sonra köprüye bir balıkçı gelir Sonra Tuna nehrinde turist teknesi işleten bir kaptan gelir. Oyunun ilk yarısında bu insanların köprü üstündeki adamı ikna etme çabalarını seyrederiz. Her birinin adamı ikna etmek için, atlamasına engel olmak için farklı sebepleri vardır. Sebepler bencilce de olsa amaca hizmet ediyormuş gibi durmaktadır. En sonunda adamın sorunlarını ortadan kaldıracak bir çözüm bulunur. Kaptanın kardeşinin sahibi olduğu çok büyük, yok devasa, pardon mega bir liman projesinde (size de tanıdık geldi mi bilemiyorum) mimar olarak çalışma fırsatı. Oyunun ikinci yarısında mimarın bu devasa proje içinde ya da kapitalist düzen içinde kendisine yer bulabilme arayışları, çabası, yaşadığı ikilemler, sistemin onu yavaş yavaş yutması çok komik ama çok da sarsıcı bir şekilde anlatılıyor.
İntiharın Genel Provası insana kendini, toplumda durduğu yeri sorgulatan bir oyun. Köprüden atlamakla üstünde kalmak arasında gerçekten düşündüğümüz kadar büyük bir fark var mı acaba? Bir kerede ölmek mi, yoksa yavaş yavaş, parça parça, ruhen ve bedenen yok olmak mı, yoksa hiç birisi mi? Köprüdeki adam olmak mı, balıkçı, kaptan ya da mega proje sahibi olmak mı? Benim adamım her şeye rağmen mimar. Ya diğerlerini kendine yakın hissedenler? Sanki bu dünya daha çok onların dünyası gibi.
Tiyatro adam yine çok ama çok iyi bir iş çıkarmış. İnanılmaz hareketli, şarkılı, müzikli, dinamik,, enerjik bir oyun izlettiler bize.Sahneyi dolduran, kocaman, hadi doğrudan söyleyeyim bari, kazulet gibi bir köprü dekorunun (köprünün ne kadar köprüye benzediği oyuncular açısından da biraz tartışmalı bir konu galiba) üstünde, önünde, altında oynandı oyun. Kimi zaman açıldı, saçıldı, zengin adamın ofisi oldu, kimi zaman mimarın evi oldu. Kısaca ne lazımsa o oldu. Bence çok başarılı bir dekor uygulaması olmuş.
Sahnede sadece 4 oyuncu olduğuna inanmak gerçekten zor. O kadar karakterin 4 kişiyle canlandırılması gerçekten takdire şayan. Oyuncuların hiç birisini diğerinden ayırmaya gönlüm el vermemekle birlikte 5 farklı rolü inanılmaz bir performansla oynayan Erdem Akakçe'yi ayrıca belirtmek isterim. Birbirinden çok farklı karakterlerin aynı kişi olduğuna inanmakta zorluk çekerek seyrettik kendisini. Erdem Akakçe'yi ilk kez yıllar yıllar önce televizyonda Beyazıt Öztürk'le birlikte oynadıkları bir dizide rastlamıştım ve çok sevmiştim. O zamandan beri yaptığı işleri kaçırmamaya çalışıyorum. Balıkçı rolünde Fatih Koyuncuoğlu'da gerçekten çok başarılıydı. Kendisini sahnede izlemek gerçekten büyük keyif. Tiyatro Adam yaptığı işlere kendi imzasını atmayı başarabilen bir tiyatro topluluğu ve ben onların oyunlarını seyretmekten büyük keyif alıyorum. Sezon bitmeden mutlaka seyredilecek oyunlar listesine alınmalı. Kaçırmayın.
Sizlere Not. Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdan takip edebilirsiniz. Instagramda ebru_tarm adresindeyim.
Meraklısına Video: Prömiyer görüntüleri
Meraklısına Video: Kendi çektiğim selam videosu
Kendime Not. Bizim Takım annem, ben, müge ve neşe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder