Nazimo - Tiyatro)
Metin: Eric de Volder
Çeviren: Şaban Ol
Yönetmen: Mesut Arslan,
Oyuncular: Engin Hepileri, Nergis Öztürk
Bu akşam çok değişik bir oyun izledik. Bir kadınla bir erkeğin yaşadıkları ilişkileri üzerine ya da yaşayamadıkları ilişkileri üzerine ya da ilişkilerine dair hayalleri üzerine çok sıra dışı bir kurguyla sahnelenmiş bir oyundu Oda ve Adam. Sahnede iki insan vardı. Biri kadın biri erkek. Aynı zamanı ya da aynı mekanı paylaşmıyorlardı ama aynı sahnede aynı metni paylaşıyorlardı. Aynı metni önce kadın sonra da adam oynadı. Fakat her ikisi de aynı kelimelerden farklı hikayeler anlattılar bize.
Oyunun başlama saati sekiz buçuktu. oyun salonuna seyircileri başlama saatinden 10 dakika kadar önce almaya başladılar. İçeri girdiğimizde sahnede oyunun başlamış olduğunu gördük. Engin Hepileri ve Nergis Öztürk bana göre çok korkunç bir müziğin eşliğinde sahnede birbirlerinden bağımsız olarak deviniyorlardı.
Oyunun sahnelenmesinde günlük hayatımızda bizi ele geçirmiş olan bilgisayar ve kamara da aktif bir biçimde kullanılmış. Hiç birimizin kamera gölgesinin uzağında bir ilişki yaşama şansının kalmadığı bu düzende, biz de zaman zaman Engin Hepileri'nin projeksiyon perdesine yansıyan dev suratından dinledik anlattıklarını. Kimi zamanda sahnenin arkasındaki dev perdede kendimizi seyrettik. Bize bizi izlettiler gülerken, şaşırırken. Oyunda teknolojinin kullanılması, cisimlerin arkasının da görünmesini, uzakların , arkamızda kalanların gözümüz önüne gelmesini sağlayarak görüş açımızı genişletmiş. Sanki kafamızın arkasında da gözümüz varmış gibi hissettirdiler bize.
Ve ışık. Karanlıklar içinde oyuncuların yüzlere direk uygulanan oyuncunun özgürce kullandığı ışık da bence çok etkileyiciydi. Yine tavandan sarkan bir takım objeler ve ışıkla elde edilen çok çarpıcı görüntüler vardı.
Engin Hepileri ve Nergis Öztürk bize çok farklı bir tiyatro deneyimi yaşattılar. Rollerini de kusursuz canlandırdılar. Zaten oyunda kullanılan teknikleri; yüzü direk aydınlatan ışıklar, dev perdeye yansıtılan suratları düşündüğümüzde, oyuncuların en ufak hatasının bile devleşerek bize yansıması kaçınılmaz olacaktı.
Oyunla ilgili bir eleştirim var, o da oyunun sonu. Sanki oyun sonu oynanmadan bitirilmiş gibi geldi bana. Oyuncular gelip selam verdiğinde, selam da oyunun bir parçası ve geri gelip oyuna kaldıkları yerden devam edecekler diye düşündüm. Ama gelmediler.
50 dakikalık bu sıradışı oyunu seyretmenizi gerçekten tavsiye ederim. Ben çok eğlendim.
Engin Hepileri yapılan bir röportaja buradan ulaşabilirsiniz.
Kendime not; bizim takım kızım ve ben
Kendime Resim;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder