Amerikan Tanrıları – Neil
Gaiman
Tanrılar mı daha güçlüdür yoksa insanlar mı? Tanrılar insanların
kaderlerini değiştirebilirler; bunu biliyoruz ama insanlar tanrıların kaderini
değiştirebilir mi?
Kitabımızın kahramanı Gölge,
hapishanede geçen 3 yılın sonunda tahliyesine bir gün kala, çok sevdiği
karısının bir trafik kazasında öldüğünü öğrenir ve cenazeye yetişebilmesi için
erken salıverilir. Bu haberi almadan beş dakika evvel, yanına dönmeyi dört
gözle beklediği bir karısı, evi ve kendisi bekleyen bir işi olan Gölge, duyduğu
haberden dolayı uyuşmuş bir şekilde yola koyulur. Aslında durum umduğundan daha
kötüdür. Karısının ölümünün ardındaki gerçekler ve kendisini beklediğini
zannettiği işinin de yok olması nedeniyle, uçakta tanıştığı Çarşamba adındaki
esrarengiz yaşlı adamın iş önerisini kabul eder. Artık onun için çalışacak,
ufak tefek getir götür işlerini yapacak, bir de patronu ölürse onun başında
nöbet tutacaktır. Gölge’nin, kabul ettiği bu çok basit gibi gözüken işin,
hayatını nasıl değiştireceğine dair hiç bir fikri yoktur, zaten yaşanacakların
da önceden tahmin edilebilmesi hiç bir ölümlü için mümkün değildir.
Amerika toprakları yüzlerce
yıl boyunca dünyanın dört bir yanından göç aldı. Gelenlerin kimi kendi
istekleriyle geldiler, kimileri de zorla getirildiler. Gelirken yanlarında
tanrılarını ve kendi kültürlerinin büyülü yaratıklarını da beraberlerinde
getirdiler. Önceleri onlara sahip çıksalar da, zamanla onları unutarak terk
ettiler. Neredeyse terk edilmek üzere olan tanrılar ve büyülü yaratıklar,
günümüz Amerikasında geçmişlerine uygun işlerde çalışarak var olma savaşını
sürdürüyorlar. Slavların ölüm tanrısı Czernebog, mezbahadan emekli yaşlı bir
adam. Görevi ise, elindeki balyozuyla, kesime gidecek büyük baş hayvanların bir
vuruşta öldürmek. Mısır'ın ölüm tanrıları, Bay İbis ve Jacquel adıyla, yüzlerce
yıldır bu topraklarda kapitalizme karşı direnen ve bağımsız olarak çalışan
bir cenaze levazımatçısını işletiyorlar. Çünkü günümüzde ölüm bile bir endüstri
olmuş ve cenaze işleri zincir mağazalarda yapılıyor.
Eski tanrılar topraklarına
tutunmaya çalışırken, yeni gelenlerin bu topraklarda kurduğu sistem de
zaman içinde kendi yeni tanrılarını yaratıyor. Kredi kartı tanrıları, karayolu
tanrıları, internet tanrıları, medya tanrıları, neon tanrıları, televizyon
tanrıları, para tanrıları ve daha bir çokları.
Eski tanrılar en çok
unutulmaktan korkuyorlar, çünkü unutulan tanrılar sonsuza kadar yok oluyor.
Koyu renk güneş gözlükleri ve siyah takım elbiseleri içindeki tüm havalı
ve snop görünüşlerine rağmen, yeni tanrılar da, en çok unutulmaktan korkuyor.
Çünkü bugünün geleceği yarının dünü olacaktır ve sistem bütün
hızıyla yeni tanrılar üretmeye devam etmektedir.
Bütün mesele de işte tam
burada düğümleniyor. Bu topraklar hangi tanrıların ülkesi olacak?
Yeni tanrılar, eski tanrıları istemiyorlar. Eski tanrılar da, geldikleri bu topraklarda varlıklarını ve iktidarlarını devam ettirmek istiyorlar. Bu durumda tüm kozların paylaşılması için bir savaş kaçınılmaz oluyor. Fırtına, Amerika topraklarının üzerine hızla yaklaşıyor ve Gölge de bu serüvenin tam ortasında kalıyor. Yeni tanrılar eski tanrıları tek tek avlayıp yok etmeden evvel, eski tanrıların yaklaşan fırtınaya, savaşa hazırlanması gerekiyor. Gölge de bu serüvende kendisinden beklenen tüm görevleri yerine getiriyor. Tanrılar tekrar güçlenmek için, eski günlerde olduğu gibi, Odin’e adanmış kurbanlar istiyor ve bu uğurda feda edemeyecekleri hiç bir şey yok. Bu nedenle, bu kadar çok tanrının olduğu bir macerada dürüstlük, hapisten yeni çıkmış eski bir mahkum ve onun ortalıkta ölü olarak dolaşan ve kocasına yardım etmek için cinayetler işleyen karısına kalıyor.
Yeni tanrılar, eski tanrıları istemiyorlar. Eski tanrılar da, geldikleri bu topraklarda varlıklarını ve iktidarlarını devam ettirmek istiyorlar. Bu durumda tüm kozların paylaşılması için bir savaş kaçınılmaz oluyor. Fırtına, Amerika topraklarının üzerine hızla yaklaşıyor ve Gölge de bu serüvenin tam ortasında kalıyor. Yeni tanrılar eski tanrıları tek tek avlayıp yok etmeden evvel, eski tanrıların yaklaşan fırtınaya, savaşa hazırlanması gerekiyor. Gölge de bu serüvende kendisinden beklenen tüm görevleri yerine getiriyor. Tanrılar tekrar güçlenmek için, eski günlerde olduğu gibi, Odin’e adanmış kurbanlar istiyor ve bu uğurda feda edemeyecekleri hiç bir şey yok. Bu nedenle, bu kadar çok tanrının olduğu bir macerada dürüstlük, hapisten yeni çıkmış eski bir mahkum ve onun ortalıkta ölü olarak dolaşan ve kocasına yardım etmek için cinayetler işleyen karısına kalıyor.
Ortada Odin tarafından
sahnelenen bir oyun var. Herkes bu oyunun hileli bir oyun olduğunu biliyor. Ama
“bazen kasabadaki tek oyun oysa, oyun hileli de olsa, oynamaya devam
edilir.” Böyle bir savaştan sonra kimin kazanacağı ya da
kaybedeceği meçhuldür, hatta kaybedenin savaş meydanındaki taraflardan
biri olacağı dahi şüphelidir.
Kitabın konusundan kısaca
bahsettikten sonra, size okuma serüvenimden de bahsetmek istiyorum. Çünkü bu
kitabı daha önce hiç bir kitabı okumadığım bir yöntemle okudum. Kitabın
isminden de anlaşılacağı üzere çeşitli penteonlardan onlarca tanrı ve büyülü
yaratık bu kitabın kahramanlarını oluşturuyor. Kitapta karşımıza çıkan hiç bir
isim rastlantısal değil, içinde mutlaka bir bağlantıyı barındırıyor. Kitaba
fantastik demek de tam doğru olmuyor aslında, çünkü kitabın kahramanları
tanrılar ve onlar ezelden beri varlar ve aynı şekilde davranıyorlar.
Kitabın ilk yüz sayfasını okuduktan sonra, içinde geçen tanrı ve yer isimlerini
bulmak için kitaba tekrar başladım ve notlar aldım. Sonra da bu döngüyü devam
ettirdim. Yani yaklaşık 100 sayfa arayla, adeta aynı anda, kitabı iki kez
bitirmiş oldum. Şahsi fikrimi soracak olursanız, kitabın içindeki bağlantıların
tek okumada anlaşılabileceğine inanmıyorum.
Neil Gaiman’ın bu kitabında
beni en çok etkileyen; benim konuya hakim olmak için saatlerce araştırma
yaparak derlediğim çok geniş bir skaladaki bilgilere hakim olması, onları
kurgulaması ve romanın bütünlüğü içerisinde, hiç sırıtmayacak şekilde
yerleştirmesidir. Kitabı okurken, defalarca çıkmaz sokaklara girdiğimi ve o
sokaktan asla çıkamayacağımı düşünürken, yolun sonunda karşıma hep çok
geniş kavşaklar çıktı. Ayrıca kitabın, Amerikan kapitalizmi ve dünyaya
pompaladığı değerlere karşı çok sıkı bir taşlama içerdiğini düşünüyorum.
Kitabın diyaloglarında, çok az
kelimeyle anlatılan, ama üzerine saatlerce konuşabileceğimiz satırlar var.
“…Bu Amerikan mucizesidir. Şu unutulmamalıdır ki inanç özgürlüğü yanlış şeye inanma özgürlüğü demektir. Aynı konuşma özgürlüğünün size sessiz kalma özgürlüğü vermesi gibi…”
“Her saat yaralar, sonuncusu ise öldürür”
“Sen kimsin?” diye sordu Gölge. “Tamam” dedi. “İyi bir soru. Ben salak kutusuyum. Ben TV’yim. Ben her şeyi gören göz ve katot ışığının dünyasıyım. Ben gaf tüpüyüm. Ben ailelerin tapınmak için önünde toplandığı küçük sunağım…. TV bir sunaktır. Ben insanların adına kurban verdikleri şeyim.” “Ne kurban ederler ?”diye sordu Gölge. “Çoğunlukla zamanlarını,” dedi Lucy. “Bazen birbirlerini.”
Bilgisayar tanrısı Saba Melikesi’ ne derki;“Sen dijital dünyada yaşayan analog bir kızsın”
Neil Gaiman’ ın kitabını piyasada bulamadığım için bir arkadaşımdan ödünç alarak okudum. Kitap ilerlerken, ben de İstanbul’ un her yerinde kitabı aramaya başladım ve maalesef halen bulamadım. İtiraf etmek zorundayım ki, arkadaşımı bu kitaba sahip olduğu için çok kıskanıyorum, hatta zaman zaman kitabın üzerine nasıl yatarım konulu beyin fırtınaları da yaptım. (Tanrılar Amerikan olunca ben de çok amerikan bir deyim kullanmak istedim) Kitap sabit fikir sitesinde İnkılap yayınlarında baskıya hazırlanıyor ibaresi ile gözüküyor. Yayınevini aradığımda, kitabın telifinin İthaki Yayınevinde olduğunu, kitabın kendilerinden çıkmayacağını söylediler. İthaki ise, kitabın tekrar basılması ile ilgili olarak programlarının belli olmadığını söyledi. Belki de yayınevi nezdinde tekrar basım için baskı yapmanın zamanı gelmiştir.
Bu arada ben de kitabın
çevirmeni Ferhan Ertürk’ün hazırladığı “Küçük Ansiklopedi” de yer
almayan bazı kavramları araştırarak sizler için minik bir sözlük hazırladım.
Edit (2015): Sonund KİTbı buldum ve aldım. evet arada İthaki yayınları Amerikan Tanrıları'nın baskısını yaptı ve ben onu da aldım ama aklım hep ilk baskıda kalmıştı. sonunda benim de bir ilk baskı Amerikan Tanrım oldu. Bu arada ithaki' nin baskı da tükendi. Şimdi piyasada İthakinin genişletilmiş, sert kapaklı yeni baskısı var. Sanırım onu da alacağım.
AMERİKAN TANRILARI KÜÇÜK
ANSİKLOPEDİSİNE EK
Mead: Bal Şarabı, kahramanların, tanrıların içkisi. Nors mitolojisinde bilge
Kvasir’ in kanından ve baldan yapılan bir içki. Bu içki, içen kişiyi bilge ve
şair yapar. Bir çok tanrı panteonu da benzer içkilere sahiptir. Yunan/Roma
penteonunda nectar, Hindu da amrita gibi.
Hubur: Diğer adı Tiamat. Babilli ezeli tanrıça. Canavarların Anası adıyla
anılıyor. Ayrıca ejderha olarak da tanımlanır. Marduk (oğlu) onu öldürdüğünde
vücudu cennet ile dünya arasına saçılmıştır.
Odin: Kartala dönüşebilir. Güneş gibi parlayan tek bir gözü vardır. Diğer gözünü
bilgelik kuyusundan içebilmek için feda etmiş ve sonsuz bilgi edinmiştir.
Kitapta “Çarşamba” olarak tercüme edilen Wendasday (İngilizce Çarşamba
kelimesi) Wodens’s Day (Odin Gününden) geliyor. Resmedilirken kullanılan
simgeleri; hiç hedefini şaşırmayan mızrağı “gungnir”, her dokuzuncu günde 8
yeni yüzüğü ortaya çıkaran yüzüğü “draupnir”, ve hem karada hem de suda
gidebilen sekiz ayaklı atı “Seleipnir”’ dir. İki kuzgunu vardır. Bunlar ona
dünyadan haberler getirir. Huginn (Düşünce) Muninn (Hafıza) . Ayrıca yanında
Freki ve Zora adında 2 de kurdu vardır.
Czernobog: Crnobog ve Chernobog olarak da bilinir. Slavların ölüm, gece ve kaos
tanrısıdır. Rusça’ dan bire bir “siyah tanrı” olarak tercüme
edilir. Aslında ikiz tanrılardır. İkizi, Czernobog’ un zıttı Bielebog’
dur.
Zorya Kardeşler:
Zorya Utrennyaya: Sabah Yıldızı
Sabahları güneşin orduları için cennetin kapılarını açar. Tamamen silahlı ve cesur bir savaşcı olarak düşünülür. Tanrıçaların atlarının hamisidir. Venüs gezegeniyle özdeşleştirilir. Savaşta ölüme karşı himayesi istenir.
Sabahları güneşin orduları için cennetin kapılarını açar. Tamamen silahlı ve cesur bir savaşcı olarak düşünülür. Tanrıçaların atlarının hamisidir. Venüs gezegeniyle özdeşleştirilir. Savaşta ölüme karşı himayesi istenir.
Zorya Vechernyaya: Akşam Yıldızı
Her akşam güneş evine giderken cennetin kapılarını kapatır.
Her akşam güneş evine giderken cennetin kapılarını kapatır.
Zorya Polunochnaya: Gece Yarısı Yıldızı
Her gece Güneş Gece Yarısı Yıldızının kollarında ölür ve daha sonra tekrar hayata iade edilir. Ölümün, yeniden doğuşun, büyünün, mistisizmin ve bilgeliğin tanrıçasıdır.
Her gece Güneş Gece Yarısı Yıldızının kollarında ölür ve daha sonra tekrar hayata iade edilir. Ölümün, yeniden doğuşun, büyünün, mistisizmin ve bilgeliğin tanrıçasıdır.
Mr. Nancy : Anasi kitap arkasındaki küçük sözlükte bu maddeye bakılması gerekiyor.
Aslan Tanrı: Mihos; Mısır mitolojisinde Aslan Tanrı aslan başlı adamla gösterilir.
Elinde bıçak ve yakınında nilüfer demetiyle resmedilir. Savaş Tanrısıdır ve
kutsal yerleri himaye eder.
Loki: İskandinav Tanrılarının savaşıp yendiği buz devlerinden biri. Savaş
sırasında buz devlerine ihanet etmiştir. Bu hareketinden dolayı Odin, onu kan
kardeşi olarak tanımıştır. Şekil değiştirme yeteneğine sahiptir. Daha sonra
Odin’ in oğlunun ölümüne sebep olduğu için araları açılmıştır.
Thor: İskandinav mitolojisinde yıldırım ve şimşek tanrısı. Thursday (İngilizce
Perşembe kelimesi) Thor’s Day (Thor Gününden) geliyor.
Thor’un çekici Mjöllnir: Adının anlamı paralayıcı olan kocaman çekiçtir. Çekici Brokk ve Eitri adında iki cüce kardeş yapmıştır. Çekici yaparlarken, Loki sinek kılığına girerek, cüceleri ısırıp rahatsız ettiği için, çekicin sapı kırılmıştır. Çekiç, Thor’un kolay saklaması için küçülebilmektedir. Bumerang özelliği vardır. Thor kılık değiştireceği zaman, çekici ile kendi yörüngesinde hızlıca döner. Fırtınaları çekici ile kontrol eder, yağmurları onunla yağdırır. Ayrıca, ona güç veren altın kemeri vardır. Kemerinin takınca gücü ikiye katlanır. Thor’un iki de keçisi vardır. Biri Tanngniost ( diş çatırdatan), diğeri Tangrisnir (diş gıcırdatan). Thor, bu keçilerin çektiği arabasıyla yerde ve gökte dolaşabilir.
Thor’un çekici Mjöllnir: Adının anlamı paralayıcı olan kocaman çekiçtir. Çekici Brokk ve Eitri adında iki cüce kardeş yapmıştır. Çekici yaparlarken, Loki sinek kılığına girerek, cüceleri ısırıp rahatsız ettiği için, çekicin sapı kırılmıştır. Çekiç, Thor’un kolay saklaması için küçülebilmektedir. Bumerang özelliği vardır. Thor kılık değiştireceği zaman, çekici ile kendi yörüngesinde hızlıca döner. Fırtınaları çekici ile kontrol eder, yağmurları onunla yağdırır. Ayrıca, ona güç veren altın kemeri vardır. Kemerinin takınca gücü ikiye katlanır. Thor’un iki de keçisi vardır. Biri Tanngniost ( diş çatırdatan), diğeri Tangrisnir (diş gıcırdatan). Thor, bu keçilerin çektiği arabasıyla yerde ve gökte dolaşabilir.
Lucy Ricardo: Amerikan televizyonlarında 1951-1960 yılları arasında oynayan “I Love
Lucy” adlı siyah beyaz çekilmiş dizi. Lucy Ricardo rolünü de Lucille Ball
oynuyor.
İbis: Kitabın ekindeki küçük sözlükteki açıklamaya ek olarak, uzun bacaklı Nil
kuşları. Mısır’ın sürüngenleri öldüren efsanevi yaratıkları. Eski Mısır’dan
uzaklaştıkça, yavaş yavaş güçten düşüyorlar.
Jacquel: (Anubis) Mısır duvar resimlerinde, siyah köpek (ya da çakal) kafalı olarak
resmedilen, mumyalamanın lordu, Mısırlı ölülerin tanrısı.
Hopiler: Arizona’ da yaşayan Kızılderili kabilesi. Günümüzde nüfusları 10.000
civarında. Hopiler kiremitler ile inşa ettikleri çok katlı evler ile dikkat
çekerler. İnanışlarına göre, ataları dünya dışı kökenliydi. Mu araştırmacısı
ünlü James Churchwerd, Hopilerin, Pueblo Zunilerinin ve Uygur Türklerinin bazı
sembollerinin aynı olduğunu ve ortak kökenlerinin Mu Kıtası olduğunu öne sürer.
Bay İbis ve Jacquel’ in
evindeki kedi: Mısır’ ın kedi tanrıçası
Alcuros ya da Bast ya da Bastet. Küçük sözlükte Bast maddesine bakılmalı.
(Ayrıca Thoth maddesine bakınız)
Ammet ya da Amit - Kalp Yiyici
Ölünün ruhu Duat’daki bir mahkeme salonuna Anubis (mumyalama tanrısı-jacquel) tarafından götürülür. Kişinin ahlaki durumunun kaydı olduğuna inanılan kalbi, Ma’at ile tartılırdı. Ma’at, hakikat ve adaleti temsil eden tek bir tüydür. Eğer ölünün kalbi daha ağır gelirse, yani sınavı geçemezse, İblis ya da Ammet kalbi yer, ve ölünün ruhu Duat’ da kalmaya mahkum edilir.
Ölünün ruhu Duat’daki bir mahkeme salonuna Anubis (mumyalama tanrısı-jacquel) tarafından götürülür. Kişinin ahlaki durumunun kaydı olduğuna inanılan kalbi, Ma’at ile tartılırdı. Ma’at, hakikat ve adaleti temsil eden tek bir tüydür. Eğer ölünün kalbi daha ağır gelirse, yani sınavı geçemezse, İblis ya da Ammet kalbi yer, ve ölünün ruhu Duat’ da kalmaya mahkum edilir.
Mithra: Küçük sözlükteki maddeye ek olarak; Mitrha’nın kozmik bir boğa ile
savaştığı ve o boğayı öldürdüğüne inanılır. İnanışa göre yeryüzü canlıları bu
boğanın kanından meydana gelmiştir.
Brigit ve/veya St. Bride: Kuğuların ilaheleri. Britanya’ya Milattan Önce ilk bin yılda giren, demir
çağı insanların hamisi tanrıça. Çocuk doğumlarının hamisi olarak kutsal
kuğuların uçtuğuna inanılan yer olan Samanyolu ile ilişkilendirilmiştir.
İşareti de daire içerisinde düz ve kısa çizgilerle sembolize edilen kuş
ayağıdır.
Ainsel: (Gölge’nin Gölkenarı’ndaki takma adı) My own self’ in kısaltılmışı. Aynı
zamanda Joseph Jacops tarafından düzenlenmiş bir İngiliz Peri Masalı.
Hinzelmann: (Gölkenarı ahalisinden) Germen mitolojisinde bir çeşit Kobold. Küçük
sözlükte bu madde de açıklanmış.
Tesiie (Hinzelmann’ ın üstü
açık antika arabasının adı) : 1902 tarihli Broadway müzikali
“Silver Slipper” ın şarkılarından bir tanesi. Şarkı, sevgili papağan Tessie’ ye
şarkı söyleyen bir kadın hakkında.
Klunker: Hurda araba
Laphroaig: Islay adasının güney kıyılarında üretimi yapılan bir çeşit iyi kalite
İskoç viskisi.
Kartal Taşları: Tunderbird’in kafalarının içerisinde bulunduğuna inanılan ve sağaltma gücü
bulunan taşlar. Çıkarılması için kuşun öldürülmesi gerekir.
Wicca: Wicca öğretisi ve kökleri panteist pagan inanışlarına dayanan doğa
tabanlı bir inanç sistemidir.
Elegba: Esu veya Eshu olarak da bilinir. Elegba, Batı Afrika’ da tüm fırsatların
tanrısıdır. Hilekar bir tanrıdır. Yolların kesiştiği kavşaklarda yaşar ve
insanları ellerinden gelenin en iyisini yapmaları için cesaretlendirir.
Marie Laveau: (yada Widow Paris) 1801 yılında New Orleans’da özgür olarak doğmuş wudu
büyücüsü. Ölümü 1881 yılı. 25 yaşındayken, düğünden çok kısa bir süre sonra
ortadan kaybolan ve öldüğü varsayılan Jacque Paris ile evlenmiştir. Mr.
Paris’ in ortadan kaybolmasından sonra kendisine “Widow Paris” demeye
başlamıştır. Wuduyu öğrenmiştir ve 1830’larda New Orleansdaki birkaç wudu
büyücüsünden biridir. Sonsuz gençliği ile ünlüdür. Fakat bunun açıklaması da
kendisine çok benzeyen ve annesinin izinden giden ve onun gibi wudu büyücüsü
olan II. Marie Laveau’dur.
Visky Jack: Wisakedjak, Anishinaabe mitolojisinde hilekar bir tanrı
Wisakedjak: Hangi yerel kabilenin hikayeyi anlattığına göre değişen isimleri olan
düzenbaz, hilekar tanrı. Açıklaması oldukça güçtür. Ne insandır ne de tanrıdır
ve ne iyidir ne de kötüdür.Bir çok bölgede hayvan şekline bürünebilir.
Wkinyau: Wikepedia’ da bu kelime Wakinyan olarak geçiyor. Tunderbird kelimesinin
lakota dilinde karşılığı. (wa, uçan kar, inyan da taş anlamına geliyor.)
Soma: Hint mitolojisinde Soma ay tanrısıdır. Soma ayrıca tanrıları ölümsüz yapan
amrita veya nektar’ dır. Soma içkisi ay tanrısını yorar ve bu da ayın
evrelerinin oluşmasını sağlar. Ama kitapta daha farklı bir anlam yüklenmiştir.
Iktomi ya da Inktomi: Lakoto mitolojisinde örümcek görünümlü hilekar bir ruh, kültürel bir
kahramandır. Diğer isimleri Ikto, Ictinike, Unktome ve Unktomi’dir. Bu örümcek
tanrı Kuzey Amerika’daki bir çok yerli kabilede görülmektedir. Lakota inanışına
göre; Iktomi, yaratıcı tanrı Inyan’ın oğludur. Genel görünümü örümcek
şeklindedir ama şekil değiştirme özelliğine sahiptir. İnsan olarak gözüktüğü
zamanlarda ise; kırmızı, sarı ve beyaz renkli kıyafetler giyer, gözlerinin
etrafında da siyah halka bulunur.
Ho Hoka : Lakota dilinde hey anlamında. Selamlaşma.
Saba Melikesi Belkıs: (Habeşçe Nigist Saba), günümüz Habeşistan (Etiyopya) veya Yemen’inin
olduğu topraklarda hüküm sürdüğü farz edilen, tarih öncesi Saba Krallığı’nın
hükümdarıdır. Modern arkeoloji bu krallığın mevcudiyeti konusunda şüphecidir.
Kitabı Mukaddes’te kraliçenin isminden bahsedilmez. Habeş kültüründe “bu
şekilde değil, böyle değil” gibi anlamlara gelen Makeda ismiyle anılır. İslam
kültüründe Belkıs olarak bilinir. Ayrıca bazı kaynaklarda Lilith, Nikaule veya
Nicaula (Nikola) olarak da geçer.
Louise Brooks: 14 Kasım 1906 – 8 Ağustos 1985, genellikle sahne ismi Louise Brooks adıyla
tanınan, Amerikalı model, dansçı ve sessiz film artistidir. Küt ve kısa kesimli
siyah saçlarıyla tanınır. 17 sessiz filmde rol almıştır ve “Lulu
Hollywood’da” ismi ile anılarını kitaplaştırmıştır.
Humvee: (The High Mobility Multipurpose Wheeled Vehicle) AM general tarafından
dizayn edilen Dört çekerli askeri araç.
Oshkosh B’Gosh : Çocuk ürünleri üreten tekstil markası.
Psikopomp : Ruhu ölüler alemine götüren rehber; yaşayan bir kişinin ruhunun manevi rehberi
Turin kefeni: İtalya’nın Turin kentinde bir kilisede saklanan ve Hz. İsa’ya ait olduğu
söylenen kefen bezi.
Thoth: Burada Mr. İbis için kullanılmıştır. Kitap arkasındaki açıklamaya
bakabilirsiniz. Kitapta da Thoth sayfa 449da “…Bast artık Bay İbis olmayan
şeyin yanında duruyordu…” şeklinde geçiyor. Genellikle kafası İbis Kuşu (Uzun
bacaklı bir çeşit Nil kuşu) şeklinde olan adam figürü ile çizilir. Thoth, eski
Mısırda Bilgeliğin Tanrısı. Yazının mucidi ve yazıcıların hamisi. Tanrıların
habercisi ve arabulucusu.
Chickamauga: Bir kızılderili kabilesi
Baron Samedi (Baron Saturday, Baron Samdi, Bawon Samedi ya da Bawon Sanmdi) Hayiti
wudusundaki Loa’lardan bir tanesidir. (Loa için kitap ekindeki küçük sözlüğe
bakınız) Ölüm loasıdır. Genellikle Haitililerin cenaze töreni hazırlıklarına
uygun olarak, siyah smokin, beyaz şapka, koyu renk gözlükler ve burun
deliklerine tıkılmış pamuklarla resmedilir Yüzü beyazdır, genellikle kuru
kafaya benzer, ya da kuru kafa olarak çizilir.
Morrigan: Irlandalı’larda savaş tanrıçası. Genellikle 3 kişilikli tanrı olarak
betimlenir. Bu kişiliklerinin en genel kombinasyonu Morrigan, Badb ve Macha’
dır. Zaman zaman karga olarak şekle bürünür ve savaş meydanlarının üzerinde
uçar.
Thylacine (Thylacinus
cynocephalus) Tazmanya Kaplanı, Tazmanya Kurdu veya “Tassie”
(tazzy) olarak da bilinir. 20. yüzyılda soyu tükendiğine inanılan Avustralya’ya
özgü büyük bir etçil keselidir. Avustralya’nın Avrupalılar tarafından
iskanından sonra soyu tükenen birçok türden sadece biri olmasına rağmen en büyüğü
ve en ünlüsüdür.
Lao Tzu: (ya da Laosi, Lao Tsei Lao Tu, Lao Tzu. Ve diğer varyasyonları) Antik
Çinde bir filazof. Kelime anlamı olarak “Ulu Üstad” anlamına gelmektedir. Laozi
Taoizm’ in din formatında Tanrı olarak asaygı görür. Çin geleneklerine göre
Laozi M.Ö: 6. yüzyılda yaşamıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder