11 Ağustos 2009 Salı



Yatak Odası Dersleri – Tom Perrotta

Yazan: nazimo Kategori: Kurgu

Tom Perrotta ismine Oray Eğin’ in bir köşe yazısında rastladım. Tom Perrotta’ nın Türkiye’ de hakkettiği ilgiyi görmediğinden bahsediyordu. Ben de bu yazarı hafızamda bir yerlere aldım. Aylar sonra, yine bir yazısında, yazarın yeni bir kitabının çıktığını haber verdiğinde almak farz oldu dedim ve Siren yayınlarından çıkan Yatak Odası Dersleri adlı kitabı  aldım.

Kitabın arka kapak tanıtım yazısından;

“Bir grup insanın çevrenizde güç odağı haline geldiğini ve neye inanıp, nasıl yaşayacağınızı belirlediğini düşünün…. İnançlarımız sadece size ait olmaktan çıkıp başkalarınca sorgulanabilir mi? Ya ilişkileriniz? Kimliğiniz? Çocuklarınızı nasıl yetiştireceğiniz? Cinsellik bile “öğretilirken,” aşka, mutluluğa ve kendi doğrularınız ışığında yaşayacağınız bir hayata inancınız sağlam kalabilir mi?”


Kitap, küçük bir kasabada, aydınlanma kiliseleri mensubu bir grup aşırı muhafazakar  insanın baskısıyla kasaba halkının günlük hayatının akışında meydana gelen değişiklikleri okuması kolay ve akıcı bir dille anlatıyor.  Kitabın başlıca kahramanları; kasabanın lisesinde cinsellik dersleri veren, boşanmış, 40 yaşında, iki çocuklu bir kadın öğretmen, iki kızı, okul kız futbol takımını çalıştıran, eski müzisyen, eski esrarkeş ve eski sarhoş, yeni dindar, yeni kilise mensubu, bir kız çocuk babası, dul futbol koçu. Amerikan romanlarının olmazsa olmaz gay çifti. Yeni dindarın yeni karısı, eski karısı ve eski karısının yeni kocası, yeni kocasının parası, lüks evi ve jipi. Cinsellik öğretmenin eski kocası, kasabada faaliyet gösteren çeşitli aydınlanma kiliselerinin rahipleri, v.s..    

Kasabada hayat normal akışında giderken, bir grup tutucu insan, okul komitesinde söz sahibi olur  ve okulda alınan cinsellik eğitiminin içeriğini değiştirir. Mevcut sistemde cinsellik dersi, gençlerin lise çağında cinselliği yaşayacağı düşünülerek, onları hastalıklardan ve istenmeyen gebeliklerden koruyacak şekilde işlenirken, güç odaklarının değişmesinden sonra, okula rehberlik yapmak üzere gelen, 28 yaşındaki, bekar, güzel, seksi ve bakire eğitmenin gözetiminde, cinselliğin evlenmeden yaşanmaması gereken bir deneyim olduğu minvali üzerine yerleşir.   Önceden güvenli seksin yöntemleri anlatılırken, yeni sitemin mottosu ”Güvenli Seks Yoktur” olarak belirlenir.

Kitap daha çok, kiliseye ve İsa’ nın öğretilerine sıkı sıkıya bağlı insanların nasıl yaşadığını anlatıyor. Hemen hemen hepsi farklı bir sebepten dolayı İsa’nın yolunu seçmiş. Bir aydınlanma anı yaşamış. Hatta onlarda da, bizde dini kitap satan dükkanlarda satılan cinsten, yatak odası ritüellerini düzenleyen “Hıristiyan Usulü Ateşli Seks” gibi kitaplar olduğunu görüyoruz. Zaten kitabın adı da buradan geliyor ve hiç de adının çağrıştırdığı cinsten bölümler içermiyor.

Ben kitap tanıtım yazısını okuyunca, konunun içinde de din ve baskı olunca, değişik bir kitap hayal etmişim. Çünkü dinsel baskı, çevre baskısı dendiğinde, içinde yaşadığım toplumda bugüne kadar edindiğim deneyimlerle, istemsizce kafamda beliren  bir görüntü var. Kitabı okuduğumda, hayalimdeki çevre baskısıyla kitaptaki çevre baskısının birbiriyle örtüşmediğini gördüm.

Mesela, kitapta, kız futbol takımının kazandıkları bir maçın arkasından, el ele tutuşup, dua etmeleri kasabada laiklik açısından büyük bir problem haline geliyor. Amerika’ da sosyal düzen içerisine laikliğin ne kadar net sınırlarla yerleşmiş olduğunu görüyorsunuz. Okul, devlete ait bir alan ve orada dua edilmesi tüm aileleri rahatsız ediyor.  Ama aynı sosyal düzen, insanların, kiliseler altında, din adına toplanmasında ve İsa’ ya göre yaşamasında herhangi bir kısıtlama getirmiyor. İlerleyen sayfalarda, bu kurtarılmış ruhlardan bazılarının yeni düzene ayak uyduramayarak, tekrar özlerine döndüğünü de görüyoruz.

Sonuç olarak, porsiyonların, arabaların, evlerin, otobanların, şirket bilançolarının, bu kadar büyük olduğu bir ülkede geçen romanda anlatılan çevre baskısını ben biraz  “küçük” buldum. Konuya yeterince derinlik verilmemiş gibi geldi. Tom Perrotta bir müddet Türkiye’ de yaşasaydı, bence din baskısını böyle mizahi bir dille ve bu kadar hafif anlatacak ruh halini asla kendinde bulamazdı.

Yaz tatilinde, eğlenceli bir kitap okumak isteyenlere tavsiye edilir. 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder