Yazan: nazimo Kategori: Kategori dışı
Az önce baş kahramanı olmayan bir roman bitirdim. Romanın kahramanları
1900’lerin başında Japonya’dan Amerika’ya evlenmek üzere yola çıkan bir gemi
dolusu kadın. Resimlerinden görüp, tanıyıp, aşık olup ya da aşık olmayıp,
üzerlerine umut dolu gelecek hikayeleri yükledikleri adamların yanına gitmek
üzere her yaştan, değişik şehirlerden, köylerden, ailelerini geride bırakarak,
bir geminin tabanına istiflenen kadınlar.
Karaya ayak bastıklarında onları hayal kırıklıkları bekliyordu. Çünkü
hepsini ellerindeki resimlere hiç benzemeyen, kimisi daha yaşlı, kimisi daha
hırpani, kimisi daha kaba ama hepsi de çok yoksul adamlar karşıladı. Uzun gemi
yolculuğu boyunca kendilerine yakın hissettikleri o resimlerdeki adamlar yoktu
karşılarında. Dönüşü olmayan yoldan geldikleri için herkes kaderine razı oldu
ve tanımadıkları adamlarla kendi yollarına gittiler.
Kadınlar önce hiç
tanımadıkları adamların kadını oldular, tarlada ırgat oldular, çocuklarını
doğurdular, hizmetçi oldular, ev yerine çadırlarda yaşadılar, bazıları
çocuklarını kaybetti, bazıları metres oldu, bazıları en sefil genelevlere
düştü, bazıları katil oldu, bazıları kendilerini öldürdü, bazıları hastalanıp
öldü, bazıları daha şanslı oldu ve yıllar sonra bir düzen kurmayı
başardı.
Ama hepsi, Amerika Japonya’yla savaşa girdiğinde Amerikan
topraklarındaki düşmanlar oldular.Roman boyunca hiç birisi başından geçenleri tek başına anlatmadı. Bir koro
gibi konuştular. Koro hep acı hikayeler anlattı. Koro hikayesini anlatırken,
biz öteki olmanın, farklı olmanın, fakir olmanın, yabancı olmanın, yalnız
olmanın acısını dinledik. Tek kelimelik sarsıcı cümlelerle.
Kitabın yazarı Julie Otsuka, yitik bir kuşağın çığlığını dillendirmiş.
Duymak isteyenlere önerilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder