7 Mayıs 2009 Perşembe



Çocuk ve Sanat - Kolektif


Yazan: nazimo Kategori: Kategori Dışı

Kitabın kapağında sırtına takılan tüylü kanatlarla Rönesans dönemi tablolarında resmedilmiş çocuk meleklere benzetilen uzak bakışlı bir kız çocuğunun siyah beyaz resmi var. Siyah beyaz fotoğrafları oldum olası çok sevmişimdir. Bu nedenle de kitaplığımdaki okunmamış yüzlerce kitabın arasından (abartmıyorum, ucuz kitap satın alma furyası sonrasında kitaplığımda okunmayı bekleyen yüzlerce kitap oldu) bu kitabı seçtim.

Kitap 2003 yılında, çeşitli yazarların çocuk ve sanat hakkında yazdığı yazılardan derlenmiş. Kitabı çok sevdim. Kimi zaman çok eğlenerek, kimi zaman hüzünlenerek, kimi zaman yazıdaki fikre katılarak, kimi zaman yazıdaki fikre katılmayarak, kimi zaman sevmeyerek,  kimi zaman da şaşırarak okudum.

Aşağıda seçtiklerim, beni bir şekilde daha sıkı yakalayan yazılar.

Mario Levi “O Kitaplardaki Çocuk”  (mutluluk veren yazılardan)
İçinde, Cumartesi sabahları erkenden kalkıp, evin kapısına gazete ile birlikte bırakılan 1001 roman dergisini almak için sabırsızlıkla kapıya koşan ve onu ilk iş olarak okuyan çocuk var. Ben 1001 roman dergisini gazeteciden alma zevkine erişen kuşaktan değilim ama, bunu babam yapmış. Ben de küçükken 1001 roman dergilerini ciltletilmiş fasiküllerinden okuma zevkine eriştim.


Celal Üsler “Küçük Prens”  (mutluluk veren yazılardan)
Celal Üsler’in yazısını okurken, Küçük Prens’i ilk okuduğumda hissettiklerimi hatırladım. Sonra kızıma okurken hem kendi hissettiklerimi hem de kızımın tepkilerini hatırladım. Yazı da, hatırlattıkları da çok güzeldi.

Ülkü Tamer “Sinemada Yaşanan Çocukluk” (çok gülümseten yazılardan)
Bu yazıda, 1949 yılında Antep’de sinemanın bir çocuğun içinde yarattığı uçsuz ve bucaksız dünyaya tanıklık ettim. Sinemanın hiç bir şeyin olmadığı zamanlarda, insanların sosyal hayatında ne kadar önemli olduğunu fark ettim.
……Sırtında koca tahtalarla kenti dolaşırlardı. İkişer afiş çakılı olurdu tahtalarda. Üstteki afiş, iyi filmin afişiydi hep. Ellerindeki çıngırakları çalarak bağırırlardı: “Bu gün gündüz Nakıp Sinemasında iki şaheser film birden….. saat tam iki buçukta”
Bu satırlar bana bir arkadaşımın anlattığı, Antakya’ da, bir kuşak sonraki döneme ait sinema çığırtkanlığını hatırlattı. Üzerine afiş çakılı tahtalar aynı, ama teknoloji ilerlediği için, tahtalar kamyonet sırtında, çığırtkan bu sefer hoparlörden bağırıyor “Cemile, Cemile, bu gün ………. sinemasında, gel, yavrunu da getir, yavrunu da sevindir”….. 

Ferdide Çiçekoğlu “Kırmızı Balon’ dan Küçük Barış’ın Uçurtmasına” (göz yaşartan yazılardan)
……. Filmin ünlendirdiği kitap yeni baskılar yapınca, arka kapak için şöyle yazmışım: “1984 yılının bir Haziran öğle sonrası, demir kapı beni dışarı kapayıp Barış’ın çığlıkları içerde kaldığında, gün olup onun sesinin bunca çok insana ulaşacağı hiç aklıma gelmemişti”…….

Nazlı Ökten “Çaresizliğin Şarkısı” (gülümseten yazılardan)
Bir dönemin adının başında “küçük” sıfatı olan çocuk şarkıcılarına, yaptıkları ağdalı  müziklere, acıklı ve feryat figan şarkı sözlerine ve şarkılarındaki sözlerine uygun olarak yaşadıkları hayatlarına hafif mizahi bir yaklaşımla tanıklık ettim.
…..16 yaşında bir Almanya turnesinde halasının oğluna kaçan Küçük Ceylan, 20 Ağustos 1997’ de bir hayranı tarafından kasığından bıçaklandı.  Hayran, ifadesinde” Ben Ceylan’ın hayranıyım. Bunu ona söyleyince benimle alay etti, ben de bıçakladım,” dedi. Ceylan kaldırıldığı hastanede kendisiyle ilgilenen doktorun, kasığına dikiş atarken tacizde bulunduğunu iddia etti ve hastanede “Namusum!” diye bağırmaya  başladı. Bir yakını onun için “Bizim kız belaları seviyor,” dedi.
Bedri Baykam - “Harika çocukluk nasıl başlar, nasıl gelişir, nasıl sürer? Bir Deneyimin Paylaşımı” (Benim için yazınsal bir deneyimden çok görsel bir deneyimin paylaşımı oldu). Kitabın bu kısmında yazıdan ziyade Bedri Baykam’ın 10 yaşına kadar yapmış olduğu çocukluk dönemine ait desen çalışmalarından örnekler ve Bedri Baykam’ın çocukluğunda çekilmiş siyah beyaz fotoğrafları ile ilgilendim. Desenlerle fotoğraf arasındaki tezat görülmeye değerdi.

Söz konusu siyah beyaz fotoğrafta, 7-8 yaşlarında, tüm dünyaca özgün olduğu kabul edilen resimleri yaratan yetenekli ruhun bedenini, itinayla,  papyonlu, yelekli bir takım elbisenin içerisine sıkıştırmışlardı.

Daha başka,….. gerisi de kitapta. 17 kısım tekmili birden. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder