Çocuk ve Sanat - Kolektif
Yazan: nazimo Kategori: Kategori Dışı
Kitabın kapağında sırtına
takılan tüylü kanatlarla Rönesans dönemi tablolarında resmedilmiş çocuk
meleklere benzetilen uzak bakışlı bir kız çocuğunun siyah beyaz resmi var.
Siyah beyaz fotoğrafları oldum olası çok sevmişimdir. Bu nedenle de
kitaplığımdaki okunmamış yüzlerce kitabın arasından (abartmıyorum, ucuz kitap
satın alma furyası sonrasında kitaplığımda okunmayı bekleyen yüzlerce kitap
oldu) bu kitabı seçtim.
Kitap 2003 yılında, çeşitli yazarların çocuk ve sanat hakkında yazdığı yazılardan derlenmiş. Kitabı çok sevdim. Kimi zaman çok eğlenerek, kimi zaman hüzünlenerek, kimi zaman yazıdaki fikre katılarak, kimi zaman yazıdaki fikre katılmayarak, kimi zaman sevmeyerek, kimi zaman da şaşırarak okudum.
Kitap 2003 yılında, çeşitli yazarların çocuk ve sanat hakkında yazdığı yazılardan derlenmiş. Kitabı çok sevdim. Kimi zaman çok eğlenerek, kimi zaman hüzünlenerek, kimi zaman yazıdaki fikre katılarak, kimi zaman yazıdaki fikre katılmayarak, kimi zaman sevmeyerek, kimi zaman da şaşırarak okudum.
Aşağıda seçtiklerim, beni bir
şekilde daha sıkı yakalayan yazılar.
Mario Levi “O Kitaplardaki Çocuk” (mutluluk veren yazılardan)
Mario Levi “O Kitaplardaki Çocuk” (mutluluk veren yazılardan)
İçinde, Cumartesi sabahları
erkenden kalkıp, evin kapısına gazete ile birlikte bırakılan 1001 roman
dergisini almak için sabırsızlıkla kapıya koşan ve onu ilk iş olarak okuyan
çocuk var. Ben 1001 roman dergisini gazeteciden alma zevkine erişen kuşaktan
değilim ama, bunu babam yapmış. Ben de küçükken 1001 roman dergilerini
ciltletilmiş fasiküllerinden okuma zevkine eriştim.
Celal Üsler “Küçük
Prens” (mutluluk veren yazılardan)
Celal Üsler’in yazısını
okurken, Küçük Prens’i ilk okuduğumda hissettiklerimi hatırladım. Sonra kızıma
okurken hem kendi hissettiklerimi hem de kızımın tepkilerini hatırladım. Yazı
da, hatırlattıkları da çok güzeldi.
Ülkü Tamer “Sinemada Yaşanan
Çocukluk” (çok gülümseten yazılardan)
Bu yazıda, 1949 yılında Antep’de
sinemanın bir çocuğun içinde yarattığı uçsuz ve bucaksız dünyaya tanıklık
ettim. Sinemanın hiç bir şeyin olmadığı zamanlarda, insanların sosyal hayatında
ne kadar önemli olduğunu fark ettim.
……Sırtında koca tahtalarla kenti dolaşırlardı. İkişer afiş çakılı olurdu tahtalarda. Üstteki afiş, iyi filmin afişiydi hep. Ellerindeki çıngırakları çalarak bağırırlardı: “Bu gün gündüz Nakıp Sinemasında iki şaheser film birden….. saat tam iki buçukta”
Bu satırlar bana bir
arkadaşımın anlattığı, Antakya’ da, bir kuşak sonraki döneme ait sinema
çığırtkanlığını hatırlattı. Üzerine afiş çakılı tahtalar aynı, ama teknoloji
ilerlediği için, tahtalar kamyonet sırtında, çığırtkan bu sefer hoparlörden
bağırıyor “Cemile, Cemile, bu gün ………. sinemasında, gel, yavrunu da getir,
yavrunu da sevindir”…..
Ferdide Çiçekoğlu “Kırmızı
Balon’ dan Küçük Barış’ın Uçurtmasına” (göz yaşartan yazılardan)
……. Filmin ünlendirdiği kitap yeni baskılar yapınca, arka kapak için şöyle yazmışım: “1984 yılının bir Haziran öğle sonrası, demir kapı beni dışarı kapayıp Barış’ın çığlıkları içerde kaldığında, gün olup onun sesinin bunca çok insana ulaşacağı hiç aklıma gelmemişti”…….
Nazlı Ökten “Çaresizliğin
Şarkısı” (gülümseten yazılardan)
Bir dönemin adının başında
“küçük” sıfatı olan çocuk şarkıcılarına, yaptıkları ağdalı müziklere,
acıklı ve feryat figan şarkı sözlerine ve şarkılarındaki sözlerine uygun olarak
yaşadıkları hayatlarına hafif mizahi bir yaklaşımla tanıklık ettim.
…..16 yaşında bir Almanya turnesinde halasının oğluna kaçan Küçük Ceylan, 20 Ağustos 1997’ de bir hayranı tarafından kasığından bıçaklandı. Hayran, ifadesinde” Ben Ceylan’ın hayranıyım. Bunu ona söyleyince benimle alay etti, ben de bıçakladım,” dedi. Ceylan kaldırıldığı hastanede kendisiyle ilgilenen doktorun, kasığına dikiş atarken tacizde bulunduğunu iddia etti ve hastanede “Namusum!” diye bağırmaya başladı. Bir yakını onun için “Bizim kız belaları seviyor,” dedi.
Bedri Baykam - “Harika
çocukluk nasıl başlar, nasıl gelişir, nasıl sürer? Bir Deneyimin Paylaşımı” (Benim için yazınsal bir deneyimden çok görsel bir deneyimin paylaşımı
oldu). Kitabın bu kısmında yazıdan
ziyade Bedri Baykam’ın 10 yaşına kadar yapmış olduğu çocukluk dönemine ait
desen çalışmalarından örnekler ve Bedri Baykam’ın çocukluğunda çekilmiş siyah
beyaz fotoğrafları ile ilgilendim. Desenlerle fotoğraf arasındaki tezat
görülmeye değerdi.
Söz konusu siyah beyaz fotoğrafta, 7-8 yaşlarında, tüm dünyaca özgün olduğu
kabul edilen resimleri yaratan yetenekli ruhun bedenini, itinayla,
papyonlu, yelekli bir takım elbisenin içerisine sıkıştırmışlardı.
Daha başka,….. gerisi de
kitapta. 17 kısım tekmili birden.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder