Dublörün Dilemması – Murat
Menteş
Yazan: nazimo Kategori: Kurgu
Dublörün Dilemması bir ilk roman. Kitap 2005 yılında yayımlanmış olmasına
rağmen, ben yazarıyla ancak tanışma fırsatı buldum. Hatta ben bu kitaba
başladığımda, internetteki kitapçı sitelerinde kitap tükendi olarak gözüküyordu
ama, ben okumayı bitiremeden, kitap yeni baskısını yaptı. Yani okumak
isteyenler kitabı gayet rahat bir şekilde kitapçılardan temin edebilir.
Kitabın konusu aslında oldukça
karışık. Haldun Dormen’ in vaktiyle sahnelediği, sahneye açılan her kapıdan
sürekli birilerinin girdiği ve çıktığı, bağırış çığırış konuştuğu,
kahramanlarının sürekli birbirlerine yalan söylediği, durumu kurtarmaya
çalıştığı komedi oyunlarını andırıyor. Kitapta kimleri ararsanız var;
yetimhanede büyümüş çok zeki ama şizofren albino Nuh Tufan, kendine dine
vermiş, çok zengin bir ailenin mucit evladı İbrahim Kurban, ekmeğini boktan
çıkaran, çocuk bezi kralı Ferruh Ferman, Nuh’un ilk görüşte vurulduğu ama
Ferruh Ferman’ın sevgilisi Dilara Dilemma, mafya babası Rıza Silahlıpoda
(piyanist şarkıcı olan değil), Baretta lakaplı bir arkadaş, en az 3 kez
evlenmiş, ama uzun süredir bakire, ev sahibi, çok yaşlı Taziye Teyze, Profesör
ve belki de gizli ajan Umur Samaz, köpeği, gizli servis elemanları, gizli
olmayan servis elemanları, daha kimler kimler
Nuh Tufan, arkadaşları İbrahim
Kurban ve Beratta suça eğilimli, sıra dışı kişilikler. İbrahim Kurban’ın insan
yüzüne bire bir benzeyen maskeler üretmeye yaracak tekniği icat etmesi
sonucunda, Nuh Tufan kendine yeni bir iş sahası bulmuş olur. Bundan böyle Nuh
Tufan, hayattan zaman çalmak isteyen, paralı insanların yerine geçecek, onlara
hayallerini gerçekleştirmeleri için gerekli zamanı kazandıracak, karşılığında
da hayli yüklü miktarlarda ücret alacaktır. Ama hiç kimsenin hayatı, yerine
yarım saatline bile geçecek kadar basit değildir. Her ne kadar maskenin
içindeki, albino Nuh Tufan da olsa, başına örülen çorapların ilmekleri
yüzündeki maskenin sahibi tarafından atılmaktadır. Nuh Tufan, Ferruh Ferman’ın
maskesini yüzüne takmakla, ömrü boyunca sahip olamadığı renk pigmentlerine ve
delicesine aşık olduğu Dilara Dilemma’ya sahip olurken, bunun bedelini mafya
hesaplaşmasının ortasında kalarak ödeyecektir.
Kitabı şaşılacak derecede yaratıcı buldum. Hem konusu, hem anlatımı, hem de kurgusu gayet profesyonelceydi. Özellikle Nuh Tufan’ın şizofren olması nedeniyle, dünyayı değişik algılaması ve bunun okuyucuyla paylaşılış şekli kitabı mizah yönünden zenginleştirmiş, okumayı keyifli hale getirmiş.
Kitabı şaşılacak derecede yaratıcı buldum. Hem konusu, hem anlatımı, hem de kurgusu gayet profesyonelceydi. Özellikle Nuh Tufan’ın şizofren olması nedeniyle, dünyayı değişik algılaması ve bunun okuyucuyla paylaşılış şekli kitabı mizah yönünden zenginleştirmiş, okumayı keyifli hale getirmiş.
“…Beşiktaş sahilinde ben taksiden atladım, İbrahim Kurban, vedalaşırken “Allah’a emanet ol” dedi. “Beni merak etme deyip iskeleye doğru yürüdüm. İskele binasının arkasından bir balina başı görünüyordu. Bu, Üsküdar vapurundan başka bir şey olamazdı; balina jetonu almak için gişeye koştum…”
Yeni tanıştığımız insanların yanından ayrılırken, onların elini sıkarken,
mutlaka “Tanıştığımıza çok memnun oldum, tekrar görüşmek dileğiyle” deriz ama,
iyi niyet dileklerimiz yüzümüze yansımaz, bunlar sadece havaya yazılmış,
asılsız beyanatlardır. Herkes bunun son görüşme olduğunu bilir ama oyunu
kuralına göre oynar ve uygun repliklerini söyler. Ama ben gerçekten Murat
Menteş’le tanıştığıma sevindim ve onunla tekrar görüşmeyi umuyorum. Bu nedenle
de sözlerimi havaya değil, izi kalsın diye entelektüel baykuşlara yazıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder