Tatlı Rüyalar – Alper Canıgüz
Yine bir Türk yazarı, yine bir ilk kitap ve yine yeni bir tanışma. Alper
Canıgüz’ün ismine Murat Menteş’in “Dublörün Dilemması” adlı kitabının arka
kapağı için yazdığı yazıda rastladım. Kendi kendime bu Alper Canıgüz, Murat
Menteş’in kitabının arkasına yazı yazıyorsa, kesin o da aynı taifedendir dedim
ve internette yaptığım araştırma sonucunda, Sabitfikir sitesinde kendisinin kitaplarına
ulaştım. İyi ki de ulaşmışım.
Kitabın kapağı üzerinde “Psiko-Absürd Romantik Komedi” ifadesi yer alıyor.
Yazar kitabını bu şekilde tanımlamış.
Bundan ne anlaşılıyor diye soracak olursanız, kitabı okumadan pek fazla bir
şey anlaşılmıyor derim ben. İbare, beklenti çıtasının pusulasını şaşırtıyor,
kendi ekseni etrafında fır fır döndürüyor.
Kitapta birbirine paralel
işleyen ve bizi de içinde sürükleyen iki tane zaman var. Biri, geceleri hep
aynı kişiyi rüyasında gördüğünü söyleyen, bunun aslında bir rüya değil de
paralel bir hayata yapılan bir zorunlu röntgencilik olduğuna inanan
Şevket Hakan Tunçel ve hayatının geçtiği zaman, diğeri ise bir grup mafyanın
planına vakıf, İstanbul’da yaşayan, ne iş yaptığı tarafımızdan bilinmeyen,
atletik bir adam Hector Berlioz ve hayatının geçtiği zaman.
Şevket Hakan Tunçel içinde
bulunduğu karmaşaya açıklık getirmek üzere Psikoloji Profesörü Şimşek’e gider.
Şevket Bey, Prof. Şimşek’e rüyalarının Hector Berlioz tarafından ele
geçirilmesinden, bu nedenle uzunca bir süredir gerçek rüyalar göremediğinden,
rüyalarla beslenen bir hayat yaşayamadığı için de dengesinin bozulduğundan
şikayet eder ve hikaye böyle başlar.
Bu noktadan sonra yazar;
gerçekle rüyanın arasında gidip gelen, içinde saygın profesörlerin, imamların,
psikoloji mastır sınıfı ve ayrıca medrese öğrencilerinin, mafya elemanlarının,
mafyanın gönül verdiği hatunların, para dolu çantanın bulunduğu,
içinde Beşiktaş Balık Pazarı’ nın da olduğu İstanbul’un çeşitli
mekanlarını mesken tutan bir hikayeyi sayfalar üzerinde koşturmaya başlar, tabi
siz de peşinden. Kişiler gerçek hayatın çok içinden, çok İstanbul’ dan
ama, yazar kitabın ilk sayfasına şöyle bir not düşmek ihtiyacı hissetmiş.
“Zeki Müren’in Zeki
Müren rolünde olduğu filmlerde canlandırdığı karakterlerin gerçek Zeki Müren’le
ilgisi ne kadarsa, bu kitapta sözü edilen kişi ve olayların gerçekle ilgisi o
kadardır.”
Bunun ne demek olabileceği
üzerine konuşurken; “tehlikeli oyunlar”; Hindistan Cevizi filminde, denizci
sert erkek rolündeki Zeki Müren’in, paylaşılamayan bir kız için manikürlü
elleriyle rakibine yumruklar savururken, bahriyeli üniformasının açık
düğmelerinin arasından da bady modeli fanilasıyla seyirciye göz kırptığını
hatırlattı.
Edebiyat adına fazla bir
beklentiye girmeden, kitabının iyi kurgusunun, şakacı anlatımının ve yaratıcı
konusunun keyfini çıkarmak ve bunu yaparken de hoşça vakit geçirmek için gönül
rahatlığıyla tavsiye edebileceğim bir kitap.
Tanıştığımıza memnun oldum Alper Canıgüz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder