Serçe – Mary Doria Russell
Yazan: nazimo Kategori: Bilimkurgu| Kurgu
Astronom Jimmy Quinn, 2019 yılının Şubat ayında, incelemekle yükümlü olduğu
uzaydan gelen bir takım düzenli sinyallerin aslında bilmedikleri dilden
söylenen bir şarkı olduğunu fark eder. Jimmy Quinn yaptığı keşfin sevincini
arkadaşları Cizvit papazı ve dilbilimci Emilio Sandoz, Doktor Anne Edward,
Anne’nin kocası Mühendis George ve bilgisayar programcısı Sofia Mendes’le
paylaşır. Bu haber Jimmy Quinn ve arkadaşlarını olduğu kadar tüm dünyayı da
şaşırtmış ve heyecanlandırmıştır.
Şarkının geldiği Rakhat
gezegenine bir keşif gezisi yapılması fikri Cizvit Papazlarının İsa Cemiyeti
tarafından benimsenir. İsa Cemiyeti buluşu yapan Jimmy ve arkadaşlarının yanına
farklı konularda uzmanlaşmış üç Cizvit rahibi daha ekleyerek bir temas grubu
oluşturur. Ekibin başında eski bir savaş pilotu olan rahip D.W. Yarbrough
vardır. Şarkı söylemeyi bilen uzaylılarla ortak bir dil oluşturmayı uman müzisyen
rahip Alan Pace ve fotoğraf sanatçısı rahip Marc Robichaux’la birlikte temas
ekibi de tamamlanmış olur.
Kitabın ilk bölümü 2059
senesinde başlıyor. Rahip Emilio Sandoz, iki elinin etleri soyulmuş ve perişan
bir halde Rakhat gezegeninden yalnız başına dünyaya döner. Rahip Sandoz,
arkalarından gönderilen 2. temas grubunun üyesi rahipler tarafından çalıştığı
genelevde bulunmuştur ve onlara rehberlik yapan çocuk uzaylıyı da aniden
öldürmüştür. Yeni gelen temas grubu üyelerinin gözü önünde meydana gelen bu olay,
dünyaya dönen Rahip Sandozu, diğerlerinin gözünde bekarlık yemini ettiği halde
genelevde çalışan, çocuk katili bir adam haline getirir.
İsa Cemiyeti Emilio Sandoz ve
arkadaşlarının Rakhat gezegeninde geçirdiği 4 yıl boyunca neler olduğunu
öğrenmek istemektedir. Ama Rakhat gezegeninde her ne yaşandıysa bu Emilio için
kelimelere dökülmesi kolay bir şey değildir.
İlk temas grubunun başından
geçenleri, kimi zaman geriye dönüşlerle, kimi zaman da Peder Sandoz’un İsa
Cemiyeti Başrahibi nezdinde yapılan toplantılarda anlattıklarından öğreniyoruz.
İlk temas ekibi Rakhat
gezegenine 14 yıl süren seyahati, uzay madencilerin ıskartaya çıkarttığı bir
gök taşı ile yapar. Gök taşının üzerine uzayda seyahat etmelerine olanak
tanıyan bir yaşam ünitesi ve motor monte edilir. Böylece bu uzun yolculukta
ihtiyaçları olan her şeyi yanlarında taşıyabilirler. Gezegene ulaştıklarında,
atmosfer yapısının ve yeryüzü şekillerinin dünyaya çok benzediğini görürler.
Gezegende ilk Runalarla
karşılaşırlar. Runalar bitkiyle beslenen, köylerde toplu halde yaşayan ve
toplayıcılıkla uğraşan akıllı canlılardır. Fiziksel özellikleri bakımından
insanlara çok benzerler ama insanlardan daha boyludurlar ve kuyrukları vardır.
Bir de vücutları kedilerinkine benzeyen kısa tüylü parlak bir kürkle kaplıdır.
Gezegende Runalardan başka
akıllı bir ırk daha vardır. Jana’talar. Runalarla Janatalar arasında ticaret
ilişkisi vardır. Aslında gezegenin bir dengesi ve düzeni vardır. Irklar
birbiriyle barış içerisinde yaşamaktadırlar.
Dışarıdan gelen yabancılarla
temas, Runa’lara farklı bilgiler ve deneyimler aktarmış ve yavaş yavaş da olsa
yaşam biçimlerini etkilemeye başlamıştır. Bu etkileşimin nelere mal olabileceği
ise kitabın ilerleyen sayfalarında saklıdır.
Yazarın bu gezegen için
yarattığı yaşam döngüsü, hayat düzeni, toplumsal kastlar, dil (hatta diller),
dilin soyut ve somut kavramlar için kullanılış şekli gerçekten üzerinde çok
düşünülerek tasarlanmış. Özellikle Runa dili beni çok etkiledi. Rakhat
gezegenindeki düzeni anlamaya çalışırken, dünyadaki düzeni de gözden geçirmek,
sorgulamak ihtiyacı hissettim.
Kitabı okurken Tanrıyla insan
arasındaki inanç ilişkilerini de uzay yolcularımızın kişiliklerinde
sorguluyoruz. Tanrının başka çocuklarını bulmak ve sevmek için Rakhat’a giden
Cizvit rahipleri, tanrıyla ilişkisini uzun yıllar önce dondurmuş Yahudi Mendes,
ateist Anne, yarı inançlı George. Hepsinin olaylar karşısındaki tepkileri,
Tanrı’yla bütünleşmeleri veya hesaplaşmaları farklı şekillerde gelişiyor.
Kitabı çok beğendim. Hikaye
her ne kadar günümüze çok yakın bir tarih olan 2019 yılında başlasa da, kitapta
anlatılan dünyadaki tarih döngüsü gerçeklerden kısmen ayrılarak farklılaşmış,
İstanbul’un ve diğer büyük metropollerin kendini yok edecek bir süreç
yaşamaları ya da teknolojinin günümüzdekinden daha farklı bir seviyeye gelmesi
bizi tarihsel döngüden uzaklaştırırken, baba oğul Bush’ların Amerika
Başkanı olarak seçildiklerini öğrenmek tekrar günümüze yaklaştırmaktadır.
Rakhat gezegeninde yaşayan
akıllı iki tür için kurgulanan ilişki modelinde yazarın Antropolog
kimliğini hissedebiliyoruz. Aslında bu modeli başkalarına anlatmak için içimde
dayanılmaz bir istek var ama, kitabı okumayanlara haksızlık yapmak istemiyorum.
Mecburen susuyorum.
Bir devam kitabı olarak yazılan “Children of God” kitabının da Türkçeye çevrilerek basılmasını umuyorum.
Bir devam kitabı olarak yazılan “Children of God” kitabının da Türkçeye çevrilerek basılmasını umuyorum.
Meraklısına Not: Serçe, ilk yayımlandığı 1996 yılında Entertainment Weekly dergisi
tarafından yılın en iyi on kitabından biri seçildi. 1997’de İngiliz Bilimkurgu
yazarları Kurumu tarafından “En İyi Roman” ödülüne layık görüldü. Sırasıyla
James Tiptree Jr., Arthur Clarke ve John. W. Campbell edebiyat ödüllerini de
topladı.
Kim bu Mary Doria Russell
diyenler için not:
1950′de Chicago’da doğdu.
İllinois Üniversitesinde kültürel antropoloji, Boston Northern Üniversitesinde
sosyal antropoloji ve Michigan Üniversitesinde de paleoantropoloji eğitimi
aldı. Kemik biyolojisi ve biyomekanik konusunda uzman bir
paleo-antropolog olarak Avustralya ve Hırvatistan’da araştırmalar yaptı.
1980′lerde akademik kariyerini bırakarak yazarlığa soyundu. Halen eşi Don ve
oğulları Daniel ile Cleveland’da yaşamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder