29 Mart 2010 Pazartesi



Serçe – Mary Doria Russell

Yazan: nazimo Kategori: Bilimkurgu| Kurgu

Astronom Jimmy Quinn, 2019 yılının Şubat ayında, incelemekle yükümlü olduğu uzaydan gelen bir takım düzenli sinyallerin aslında bilmedikleri dilden söylenen bir şarkı olduğunu fark eder. Jimmy Quinn yaptığı keşfin sevincini arkadaşları Cizvit papazı ve dilbilimci Emilio Sandoz, Doktor Anne Edward, Anne’nin kocası Mühendis George ve bilgisayar programcısı Sofia Mendes’le paylaşır. Bu haber Jimmy Quinn ve arkadaşlarını olduğu kadar tüm dünyayı da şaşırtmış ve heyecanlandırmıştır.

Şarkının geldiği Rakhat gezegenine bir keşif gezisi yapılması fikri Cizvit Papazlarının İsa Cemiyeti tarafından benimsenir. İsa Cemiyeti buluşu yapan Jimmy ve arkadaşlarının yanına farklı konularda uzmanlaşmış üç Cizvit rahibi daha ekleyerek bir temas grubu oluşturur. Ekibin başında eski bir savaş pilotu olan rahip D.W. Yarbrough vardır. Şarkı söylemeyi bilen uzaylılarla ortak bir dil oluşturmayı uman müzisyen rahip Alan Pace ve fotoğraf sanatçısı rahip Marc Robichaux’la birlikte temas ekibi de tamamlanmış olur.
 
Kitabın ilk bölümü 2059 senesinde başlıyor. Rahip Emilio Sandoz, iki elinin etleri soyulmuş ve perişan bir halde Rakhat gezegeninden yalnız başına dünyaya döner. Rahip Sandoz, arkalarından gönderilen 2. temas grubunun üyesi rahipler tarafından çalıştığı genelevde bulunmuştur ve onlara rehberlik yapan çocuk uzaylıyı da aniden öldürmüştür. Yeni gelen temas grubu üyelerinin gözü önünde meydana gelen bu olay, dünyaya dönen Rahip Sandozu, diğerlerinin gözünde bekarlık yemini ettiği halde genelevde çalışan, çocuk katili bir adam haline getirir.

İsa Cemiyeti Emilio Sandoz ve arkadaşlarının Rakhat gezegeninde geçirdiği 4 yıl boyunca neler olduğunu öğrenmek istemektedir. Ama Rakhat gezegeninde her ne yaşandıysa bu Emilio için kelimelere dökülmesi kolay bir şey değildir.

İlk temas grubunun başından geçenleri, kimi zaman geriye dönüşlerle, kimi zaman da Peder Sandoz’un İsa Cemiyeti Başrahibi nezdinde yapılan toplantılarda anlattıklarından öğreniyoruz.

İlk temas ekibi Rakhat gezegenine 14 yıl süren seyahati, uzay madencilerin ıskartaya çıkarttığı bir gök taşı ile yapar. Gök taşının üzerine uzayda seyahat etmelerine olanak tanıyan bir yaşam ünitesi ve motor monte edilir. Böylece bu uzun yolculukta ihtiyaçları olan her şeyi yanlarında taşıyabilirler. Gezegene ulaştıklarında, atmosfer yapısının ve yeryüzü şekillerinin dünyaya çok benzediğini görürler.

Gezegende ilk Runalarla karşılaşırlar. Runalar bitkiyle beslenen, köylerde toplu halde yaşayan ve toplayıcılıkla uğraşan akıllı canlılardır. Fiziksel özellikleri bakımından insanlara çok benzerler ama insanlardan daha boyludurlar ve kuyrukları vardır. Bir de vücutları kedilerinkine benzeyen kısa tüylü parlak bir kürkle kaplıdır.

Gezegende Runalardan başka akıllı bir ırk daha vardır. Jana’talar. Runalarla Janatalar arasında ticaret ilişkisi vardır. Aslında gezegenin bir dengesi ve düzeni vardır. Irklar birbiriyle barış içerisinde yaşamaktadırlar.

Dışarıdan gelen yabancılarla temas, Runa’lara farklı bilgiler ve deneyimler aktarmış ve yavaş yavaş da olsa yaşam biçimlerini etkilemeye başlamıştır. Bu etkileşimin nelere mal olabileceği ise kitabın ilerleyen sayfalarında saklıdır.

Yazarın bu gezegen için yarattığı yaşam döngüsü, hayat düzeni, toplumsal kastlar, dil (hatta diller), dilin soyut ve somut kavramlar için kullanılış şekli gerçekten üzerinde çok düşünülerek tasarlanmış. Özellikle Runa dili beni çok etkiledi. Rakhat gezegenindeki düzeni anlamaya çalışırken, dünyadaki düzeni de gözden geçirmek, sorgulamak ihtiyacı hissettim.
Kitabı okurken Tanrıyla insan arasındaki inanç ilişkilerini de uzay yolcularımızın kişiliklerinde sorguluyoruz. Tanrının başka çocuklarını bulmak ve sevmek için Rakhat’a giden Cizvit rahipleri, tanrıyla ilişkisini uzun yıllar önce dondurmuş Yahudi Mendes, ateist Anne, yarı inançlı George. Hepsinin olaylar karşısındaki tepkileri, Tanrı’yla bütünleşmeleri veya hesaplaşmaları farklı şekillerde gelişiyor.

Kitabı çok beğendim. Hikaye her ne kadar günümüze çok yakın bir tarih olan 2019 yılında başlasa da, kitapta anlatılan dünyadaki tarih döngüsü gerçeklerden kısmen ayrılarak farklılaşmış, İstanbul’un ve diğer büyük metropollerin kendini yok edecek bir süreç yaşamaları ya da teknolojinin günümüzdekinden daha farklı bir seviyeye gelmesi bizi tarihsel döngüden uzaklaştırırken,  baba oğul Bush’ların Amerika Başkanı olarak seçildiklerini öğrenmek tekrar günümüze yaklaştırmaktadır.

Rakhat gezegeninde yaşayan akıllı iki tür için kurgulanan ilişki modelinde yazarın Antropolog  kimliğini hissedebiliyoruz. Aslında bu modeli başkalarına anlatmak için içimde dayanılmaz bir istek var ama, kitabı okumayanlara haksızlık yapmak istemiyorum. Mecburen susuyorum.

Bir devam kitabı olarak yazılan “Children of God” kitabının da Türkçeye çevrilerek basılmasını umuyorum.

Meraklısına Not: Serçe, ilk yayımlandığı 1996 yılında Entertainment Weekly dergisi tarafından yılın en iyi on kitabından biri seçildi. 1997’de İngiliz Bilimkurgu yazarları Kurumu tarafından “En İyi Roman” ödülüne layık görüldü. Sırasıyla James Tiptree Jr., Arthur Clarke ve John. W. Campbell edebiyat ödüllerini de topladı.

Kim bu Mary Doria Russell diyenler için not:
1950′de Chicago’da doğdu. İllinois Üniversitesinde kültürel antropoloji, Boston Northern Üniversitesinde sosyal antropoloji ve Michigan Üniversitesinde de paleoantropoloji eğitimi aldı.  Kemik biyolojisi ve biyomekanik konusunda uzman bir paleo-antropolog olarak Avustralya ve Hırvatistan’da araştırmalar yaptı. 1980′lerde akademik kariyerini bırakarak yazarlığa soyundu. Halen eşi Don ve oğulları Daniel ile Cleveland’da yaşamaktadır.
http://web.archive.org/web/20100403011950im_/http:/www.neokudum.com/wp-content/plugins/wp-spamfree/img/wpsf-img.php


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder