Geber Anne – Sezgin Kaymaz
Beni çok şaşırtan bir fantastik romanın son satırlarını biraz evvel
bitirdim.
Melek ve kocası Şükran
İsmailoğlu, iki oğulları ile birlikte mutlu bir hayat sürmektedir. Melek Anne
özellikle “Sarı Prensim” diye çağırdığı küçük oğlu Tayfun’u ayrı bir
sevmektedir. Kendi deyimiyle Sarı Prensi onun biricik aşkıdır.
Sarı Prensin 17. yaşına
basacağı gün, tüm ailenin hayatını değiştirecek bir olay yaşanır.
Arkadaşlarıyla doğum gününü kutlamaya giden Tayfun eve, döneceğini
söylediği saatten 2 saat evvel gelir. Şaşkınlık içerisinde köpekleri Sarı’nın
bahçeye kapatılmış olduğunu fark eder. Halbuki Melek Anne asla Sarı’nın
dışarıda yalnız kalmasına izin vermez. Kapıyı aceleyle açarak içeri girer.
Balkonda yerde kırılmış saksı çiçeğini görür. Melek Annenin “küçük orospu” diye
sevdiği ve özenle yetiştirdiği çiçeği yerlere saçılmıştır. Annesi şaşırtıcı bir
şekilde çağrılarına cevap vermemektedir. Annesinin yatak odasından gelen
sesleri duyar. Fısıltılar ve somya gıcırtıları. Sarı Prens içindeki meraka daha
fazla dayanamaz, odanın kapısını açar ve dolabın içine doğru çekilen tanımadığı
bir erkek bacağını görür. Sarı Prens her şeyi anlamıştır. Melek Anne’ye döner
ve Geber Anne diyerek evden ayrılır.
Sarı Prens’in 17. yaş günü
Melek Anne’nin ölüm günü olur. Melek anne tam Sarı Prens’i doğurdu saatte
tabancanın tetiğini çekerek intihar eder.
Melek Annenin intiharı ailenin
hayatında çok önemli bir kırılma noktası olur. Sarı Prens Tayfun, annesinin
aldatan kadın olmasını bilmenin ve bu sırrı saklamanın yüküyle çekilmez bir
insan haline gelir, çevresindeki herkes için sorun teşkil eder. Büyük ağabey
Tufan ise çareyi Allah’a sığınmakta bulur.
17 sene sonra bir gün,
Tayfun’un bahçesine, kimselerin yüzüne bakmaya doyamadığı, herkesin koşulsuz
sevdiği, hatta uğruna kul köle olmaktan kaçınmayacağı, uzun sarı saçlı bir
çocuk gelir. Kerem fizik olarak da karşı konulmazdır, akıl olarak da. Kerem’in
açtığı fikir yolunda Tayfun, 17 sene önce olan olayları tekrar tekrar
yaşayacak, geçmişiyle ve bugünüyle yüzleşecektir. Kerem sanki Tayfun’un
hayatındaki tabuları tek tek yıkmak için gelip onu bulmuştur. Tayfun dolabın
içine bacağını çeken adamı bulmak ve yarınını kurtarabilmek için geçmişe,
17.yaş gününe yolculuklar yapmak zorunda kalacaktır.
Tayfun ve Kerem’le birlikte
bizler de zaman ve mekanın ne olduğu, ne olmadığı ve nasıl algılandığı
konusunda bir yolculuğa çıkıyoruz. Yazar zaman ve mekanla oynayarak yarattığı
hikayesine, ayakları yere basan sağlam bir kurgu yapmış, çok kıvrak bir Türkçe
kullanmış. Konu her ne kadar ağır gözükse de, hikaye mizah dozu iyi ayarlanmış
keyifli bir üslupla anlatılmış.
Bu fantastik eğlenceyi
kaçırmamanızı dilerim.
Sezgin Kaymaz kimdir?
1962’de Sinop’ta doğdu. Konya Anadolu Lisesi’ni bitirdi. Hacettepe Üniversitesi İngilizce Dilbilimi Bölümü’nü, Türkçe dersini veremediği için son sınıftan terk etti. 1976’dan itibaren oyuncu ve teknik direktör olarak hentbolla uğraştı. Türkiye Voleybol Federasyonu’nda Koordinatör olarak çalıştı.
1962’de Sinop’ta doğdu. Konya Anadolu Lisesi’ni bitirdi. Hacettepe Üniversitesi İngilizce Dilbilimi Bölümü’nü, Türkçe dersini veremediği için son sınıftan terk etti. 1976’dan itibaren oyuncu ve teknik direktör olarak hentbolla uğraştı. Türkiye Voleybol Federasyonu’nda Koordinatör olarak çalıştı.
Sezgin Kaymaz nasıl yazar
oldu?
Kendi ağzından: Profesyonel yazar olduğum yıl kendimce yazdığım bir yazıyı, arkadaşım haberim olmadan İletişim Yayınevi’ne göndermiş. Yayınevi yazıyı çok beğenmiş ve basmak istemiş ama ne arkadaşıma ne de bana ulaşabilmiş. “Bu isimde bir yazar aranıyor” diye Milliyet gazetesine ilan vermiş. Ben o sırada milli takımla yurt dışındaydım. Konuyu dönüşte öğrendim ve böylece yazarlık kariyerim başlamış oldu.
Kendi ağzından: Profesyonel yazar olduğum yıl kendimce yazdığım bir yazıyı, arkadaşım haberim olmadan İletişim Yayınevi’ne göndermiş. Yayınevi yazıyı çok beğenmiş ve basmak istemiş ama ne arkadaşıma ne de bana ulaşabilmiş. “Bu isimde bir yazar aranıyor” diye Milliyet gazetesine ilan vermiş. Ben o sırada milli takımla yurt dışındaydım. Konuyu dönüşte öğrendim ve böylece yazarlık kariyerim başlamış oldu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder