Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz
Misafir – Sezgin Kaymaz
Kahramanımız
Musa, ailesinden, yaşamından kaçmak, biraz kafasını dinlemek için Uzunharmanlar
mahallesinde, viran bir ahşap ev kiralar. Yanında getirdiği kayda değer tek
eşyası kitaplarıdır. Bir akşam vakti kitapları ve üç parça eşyasını eve
taşırken, evin kiralamaya geldiğinde gördüğü evden çok daha temiz ve bakımlı
olduğunu fark eder. Önce, ev sahibi Beyabi’nin temizlik yaptırmak için ona
verdiği parayla çok iyi iş çıkardığını düşünür. Sonra evdeki bakımın iyi
niyetli bir temizlik ve bakım harekatının çok ötesinde olduğunu fark eder. Metruk bahçe temizlenmiş, düzenlenmiş, banyo
ve mutfak onarılmış, yer yer yenilenmiş, dolaplar boyanmış, raflara muşambalar
serilmiş, mutfağın kap kaçak ve erzak eksiği tamamlanmış, tiryakisi olduğu
çeşit çeşit Seylan çayları tel dolaba yerleştirilmiş, buzdolabı envai çeşit
zeytinyağlılarla donatılmış, tertemiz mis kokulu çarşaflarla yataklar yapılmış,
hatta gardıroba tam bedenine uygun gömlek, pantolon, kazaklar
yerleştirilmiş, çekmecelere ise arasına
kokulu sabunlar sıkıştırılmış çamaşırlar istif edilmiştir.
Musa
taşınma sırasında çok meraklı bir mahalleye geldiğini fark etmiştir. Taşınma
bitene kadar, civardaki tüm evlerin perdeleri aralanmış ve meraklı insan
gözleri, Musa son kutuyu da eve taşıyana ve hatta perdesini kapamayı akıl
edinceye kadar onu izlemiştir.
Musa’nın
evdeki ilk gecesine insanın ensesindeki tüyleri diken diken eden olaylar eşlik
edecektir. Evin içinde ayak sesleri duyulmakta, sesin geldiği odaların ışıkları
kendiliğinden yanıp sönmektedir. Sabah kalktığında Musa’nın burnuna yeni
demlenmiş mis gibi çayın kokusu çarpmıştır ama bu çayı kimin demleyip gittiği
konusu bütünüyle bir muammadır.
Evde
Musa’nın göremediği, ama Musa’yı çok iyi görebilen bir şey, biri ya da birileri
yaşamaktadır ya da acaba yaşamakta mıdır? Bu durumun tek açıklaması vardır. Ev
ya perilidir ya da iyi saatte olsunlara karışmıştır.
Ertesi sabah
Musa, komşular ve mahalle esnafıyla tanışmıştır. Evinde evcil horozu Rıza’yla
beraber yaşayan Erzurumlu Teyze, ev sahibi Beyabi, Astsubay’ın karısı, evde
koca bekleyen kızı, işaret parmağı burnunda sürekli araştırma yapan küçük oğlu
Kemal, bakkal Mustafa, kaportacı Kirkor.
Musa
mahalleliyle kaynaştıkça, komşularının hepsinin hayatın dengesini, yani
denklemin iki tarafında yer alanları yani reaksiyona girenlerle reaksiyondan
çıkanlar arasındaki dengeyi yalayıp yutmuş bilge kişiler olduğunu fark
edecektir. Bu mahallede denge çok önemlidir.
Bir sohbet sırasında, ev sahibi Bayabi, Musa’nın ailesinden kaçtığını söylemesi üzerine; “…Bak Musa Efendi… kaçan adam, polisin elinden kurtulmuş gibi rahat bir nefes alır… son anda freni patlamış bir kamyondan canını kurtarmış gibi Allah’a şükreder… sözlüden yırtmış talebe gibi hoplayıp zıplar. Senin yaptığın gibi kaçışının sebebini arayıp durmaz… Ona buna kendini haklı göstermeye çalışmaz…” “…Yani diyorum, kaçmışsa kaçmıştır… o kadar… bunu danışmaz… Kaçmakla iyi mi ettim acaba diye kendine bile sormaz…” şeklinde yaptığı yorum Musa’yı kendi kendisiyle yüzleşmeye zorlamıştır.
Musa kendi
hayatının dengesini kurmaya çalışırken yolunun neden Uzunharmanlar’a düştüğü
gerçeğini de keşfedecektir. Tabi okuyucuyu da beraberinde sürükleyerek.
Uzunharmanlar neresidir, orada kimler yaşar ve kimlerin yolu oraya düşer, giden
geri dönmek ister mi, Uzunharmanlar’da kime misafir denir? Tüm bu soruların
cevapları “Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir”’de.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder