Katilin Meselesi – Algan
Sezgintüredi
Yazan: nazimo Kategori: Kategori Dışı| Kurgu| Polisiye
Katilin Şeyi romanından tanıdığımız acemi dedektifler Vedat Kurdel ve
ortağı Tefo yeni bir macerayla karşımıza çıkıyorlar. Ama durumlar biraz
değişmiş. İlk kitaptaki seri katilin bulunmasının üzerinden yaklaşık 1 sene
geçmiş, bu arada Tefo, Ayla ile evlenmiş, balayına gitmiş. Vedat kendisini
biraz kandırılmış, biraz terk edilmiş hissediyor, çünkü Tefo, Ayla ile gezerken
Vedat’ın ruhu bile duymamış. 10 yaşından beri yediğinin içtiğinin ayrı
gitmediği, kendisi gibi ailesiyle birlikte yaşayan –böylece kendisine bir hayat
kurması gerektiğini, artık kazık kadar adam olduğunu söyleyen ailesine; bakın
Tefo da ailesiyle yaşıyor, ne var ki bunda diyebildiği can dostunu bundan
böyle Ayla ile paylaşmak zorunda olduğunun farkına varmış. İçinde arada
sırada baş gösteren bir kıskançlık duygusu var ve o bunu bastırmaya çalışıyor.
Vedat’ın asker arkadaşı Davut,
yıllardan sonra Vedat’ı arayarak ondan yardımını istiyor.
Vedat, biraz da yeni
evlileri baş başa bırakabilmek için, bu davete yalnız gidiyor. Davut Ege’de
Pınarkesen isimli kasabada kız kardeşiyle birlikte bir pansiyon işletiyor.
Kasaba ünlenmeye başlayan şarapları ve yakınlarında bulunan Roma döneminden
kalma antik kalıntılar sayesinde yeni yeni turistlerin ilgisini çekmeye
başlamış bir yer.
Aslında Pınarkesen’de gayet
Shakespearevari bir olay cereyan etmekte, sanki Hamlet Ege’nin bereketli
topraklarında, sıcak ve bunaltıcı güneşin altında tekrar sahnelenmektedir. Pınarkesen’in en nüfuzlu kişisi Bağkuran ailesinin büyük ağabeyi Şaduman Bey
kalp krizinden ölmüştür. İşlerin başına, Şaduman Bey’in kardeşi Şahap Bey (Kral
Cladius) geçmiştir. Bu görev geçici bir süre içindir. Şaduman Bey’in oğlu
Selçuk (Danimarka Prensi Hamlet) 21 yaşına geldiğinde işleri Kral Claudius’dan
pardon Şahap Bey’den devralacaktır. Aslında hiç kimse kasabada yaşananların Shakespeare’in
oyunu Hamlet’le olan benzerliğini fark etmemiştir, ta ki Şaduman Bey’in
hayaletinin sabah ezanından hemen önce kasabalılara görünmesine
dek.
Üstüne üstlük Amerika’daki okulundan henüz dönmüş olan Selçuk da
(Prens Hamlet) tutarsız ve sinirli davranışlar göstermeye başlayınca kız
arkadaşı Filiz (Ophelia) bu durumdan iyice rahatsız olmuş ve düşündüklerini çok
sevdiği Davut ağabeyiyle paylaşmıştır.
Davut da Şaduman Bey’in tıpkı
oyundaki gibi öldürülmüş olmasından ve de oyunun geri kalan bölümlerinin
sahnelenmesinden korkarak, asker arkadaşı Vedat’tan yardım istemeye karar
vermiştir. Üstelik Hamlet’in Pınarkesen şubesindeki kahramanları bu kadarla da
sınırlı değildir. Gertrude, Polorius, Rosencrantz, Guildenstern, Laertes, hepsi
kasabadadırlar ya da öyle midirler?
Vedat, ilk bakışta bir
Shakespeare trajedisi gibi gözüken bu olayı çözmek için kolları
sıvamıştır. Can dostu, karafatması Tefo da eş durumundan dolayı, olaylara ancak
telefon vasıtasıyla ortak olabilmektedir. Günler geçip, olayla ilgili yeni
gelişmeler, ipuçları ortaya çıktıkça, Tefo telefon konuşmalarının kifayetsiz
kaldığına karar verecek ve yeni evlendiği eşini geride bırakıp, kendini
Pınarkesen yollarına vuracaktır. Sonrası, yine gayet heyecanlı, merak dozu
yüksek ve mizah dolu bir hikaye.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder