15 Temmuz 2010 Perşembe



Kaptanın Teknesi – Sezgin Kaymaz


Yazan: nazimo Kategori: Fantastik| Kurgu

Durmamalı, dinlenmemeli ve yazmalıyım ‘O’ nu. Uyumamalıyım, yemek de yememeliyim gerekirse ve zamanında bitirmeliyim… Yoksa ‘O’nun kim olduğunu benden başka bilen de olmayacak…Üç gün önce başladı her şey… sadece üç gün önce…

Hacettepe Üniversitesi, Beytepe Kampüsü’nde İngiliz dili ve edebiyatında eğitim gören Selen ve Cavidan için sıradan bir gün. Aslında onları sınıfın diğer öğrencilerinden ayıran bir özellikleri var. İkisi de üniversiteye 5 sene rötarlı olarak başlamışlar, yani sınıf arkadaşlarından 5 sene  daha yaşlılar. Aralarındaki arkadaşlık ilişkisini çok değişik kelimelerle tanımlamak mümkün. Çok samimi arkadaşlık, sıkı dostluk, birbirine destek olunan arkadaşlık, arkadan vuran arkadaşlık, birbirinin kuyusunu kazan arkadaşlık, kötü gün dostluğu. Hepsini söylemek mümkün.

Cavidan, Ankara’da ailesinden ayrı yaşayan, dışa dönük, çok güzel bir kız. Selen, Ankaralı, varlıklı bir ailenin, küçük kızı. Neşeli ve atak bir görünüm sergilese de aslında içine çok kapalı. Herkesle her konuda duvarları var. Babası Akil Bey dışındaki aile bireyleri için bile duvarları mevcut. İnsan ilişkileri hislerinden çok, menfaatleri doğrultusunda yönlendiriyor.

12 Ekim Pazartesi günü, bu iki kızın hayatı bir daha düzelmemek üzere değişiyor. ‘O’ siyah kıyafetleri, sarı gözleriyle sınıfa giriyor. Cavidan’la Selen’in arasına oturuyor. Adının Murat olduğunu söylüyor ama, sınıfa girmesiyle birlikte kızların hayatlarında öylesine değişikliklere sebep oluyor ki, Selen ve Cavidan için Murat, hep ‘O’ olarak kalıyor.

Gelirken, ne kadar gerçeküstü varsa, hepsini beraberinde getirdi ‘O’
‘O’…
Vakitle birlikte, vakitlice gelen…
Hayatımı allak bullak eden, sonra da ortalığı bana toplatan…
Bir kapı aralandı üç gün önce ve ‘O’ girdi hayatıma…
Güneş kadar yakıcıydı, buz gibi don…
Deprem kadar yıkıcıydı, tufan gibi bir son…
‘O’ ydu hepsi de…
Ruhumun tufanı, tufanımın Nuh’uydu…
Kim, benim sandığım ‘ben’ olmadığımı öğretebilirdi bana?
Vakti, bir kılıç gibi kuşanan kim olabilirdi?…
Kimdi, hiç tanımadığım halde, hep beklediğim?
Sarı gözlü, kara giysili, o yakışıklı kimdi?
‘O’ydu elbette!”
‘O’… Vakitle birlikte, vakitlice gelen… Hayatımı allak bullak eden, sonra da ortalığı bana toplatan… Bir kapı aralandı üç gün önce ve ‘O’ girdi hayatıma… Güneş kadar yakıcıydı, buz gibi don… Deprem kadar yıkıcıydı, tufan gibi bir son… ‘O’ ydu hepsi de… Ruhumun tufanı, tufanımın Nuh’uydu… Kim, benim sandığım ‘ben’ olmadığımı öğretebilirdi bana? Vakti, bir kılıç gibi kuşanan kim olabilirdi?… Kimdi, hiç tanımadığım halde, hep beklediğim? Sarı gözlü, kara giysili, o yakışıklı kimdi? ‘O’ydu elbette!”
Üç gün boyunca yaptıklarıyla ‘O’ kızları kimi zaman şaşkınlığa, kimi zaman dehşete, kimi zaman korkuya sürüklüyor. Ama her darbe Selen’in etrafındaki duvarlardan bir parça kırıyor ve onu kendi kendisiyle ve çevresindeki insanlarla yüzleşmeye zorluyor.  Selen, kendinden ve düşüncelerinden şüpheye düştüğünde ‘O’ndan kaynaklandığına inandığı  tuhaflıkları Cavidan’la paylaşıyor, ablasıyla paylaşıyor. Hepsi ‘O’ nun farklı olduğunu kabul ediyor ama hiçbirisi aslında onun kim olduğunu bilemiyor. Ama bu hikaye üç günün sonunda geride hiç bir sır kalmamacasına sona eriyor.

Sezgin Kaymaz yine çok güzel ve sıra dışı bir fantastik romanı okuyalım diye kucaklarımıza bırakmış. Bir erkek olarak, kitabın kadın kahramanlarına inanılmaz gerçekçi ve eğlenceli diyaloglar yazmış. Kaptanın Teknesini elimden bırakmadan bir solukta okudum. Çok çok güldüm, çok meraklandım, fena halde şaşırdım, ayrıca hüzünlendim. Kitap için çok güzeldi demiş miydim?
http://web.archive.org/web/20110610020921im_/http:/www.neokudum.com/wp-content/plugins/wp-spamfree/img/wpsf-img.php


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder