Yazan: Anton Çehov
Çeviren: Ataol Bahremoğlu
Uyarlayan ve Yöneten: Aleksandar Popovski
Dramaturji: Dubravko Mihanovic
Yardımcı Yönetmen: Branko Jordan
Sahne Tasarım: Sven Jonke
Kostüm Tasarım: Taciser Sevinç
Müzik: Barış Manisa
Işık: Mustafa Dinç
Oyuncular: Özge Özder, Selin İşcan, Tuba Karabey
Bugün Hayal Perdesi oyuncularından çok farklı bir Üç Kız Kardeş izledik. Biraz oyun içinde oyun gibiydi. Çehov'un Üç Kız Kardeşinde kız kardeşleri oynayacak oyuncular, tiyatro topluluğuyla buluşmak için Berlin'e girmeye, sınırdaki görevlileri kendilerini pasaportsuz olarak içeri almaları için ikna etmeye çalışıyorlar. Çünkü çıkan bir yangında pasaportları yanmış. Her şeyleri yanmış.
Bütün ülkeyi yakan kocaman bir yangında yok yok aslında onlara kocaman gelen sadece bir mahallede çıkan bir yangında pasaportlarının yanı sıra bir çok şeyleri yanıp kül olmuş. Bu üç kadın belki doğudan batıya kaçmak için, belki daha iyi, daha özgür bir hayat yaşamak için, belki de söyledikleri gibi sadece Üç Kız Kardeş oyunun oynamak üzere tiyatro topluluğuyla buluşmak için Berlin'e gitmek istiyorlar.
Ve sınırda beklerken hem kendi hayatlarından hem de Üç Kız Kardeş oyunundan kesitler sunuyorlar bizlere. Aralarındaki diyaloglar kimi zaman gerçek kişilikleri arasında kimi zaman da oyundaki kişilikleri arasında geçiyor. Hikaye çift katmanlı olarak açılıyor önümüzde.
Bu üç kadın Berlin'e gitmeye çalışıyor. Çehov'un üç kız kardeşleri de Moskova'ya. Berlin'e ya da Moskova'ya. Aslında bir şey fark etmiyor. Umut, çaba, beklentiler hep aynı aslında. Ertelenmiş mutluluğa ulaşmak.
Ve bir noktada oyun kırılıyor. Sınırdakilere oyuncu olduklarını ispat etmek için Üç Kız Kardeş oyununu oynamaya başlıyorlar.
Oyundan bir bölümü bize neredeyse sıfır dekor eşliğinde canlandırıyorlar. Orijinal metnin hafif hızlandırılmış son bölümlerini canlandırıyorlar. Üçünün dışındaki karakterler oyuna dış ses olarak katılıyor. Gerçekten mükemmel bir performansla oynuyorlar. Çehov işte böyle yorumlanır dercesine.
Biraz da oyunun dekorundan bahsetmek istiyorum. Tabi ki klasik bir dekoru yoktu. Sahnede duvarları yarı şeffaf ince bir naylonla kaplı irice bir küp vardı ve oyun ilk önce bu dekorun içinde başladı. Sonra oyuncular ön taraftaki naylonu yırttılar ve kendilerini bize, sınırdaki görevlilere gösterdiler. Fakat bu çok basit dekor ışık yardımıyla oyun boyunca çok etkileyici görüntüler verdi.
Oyuncuların performanslarına gelince tek kelimeyle çok iyiydiler.
Ben oyunu çobaşarılı buldum. Umarım önümüzdeki sezonda da oynarlar.
Kendime Not: Yalnız seyrettim.,
Kendime Resim:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder