4 Temmuz 2016 Pazartesi

Parkta Güzel Bir Gün - Moda Sahnesi



(Nazimo - Tiyatro) 

Yazan: Kieran Lynn
Çeviren: Yeşim Gökçe
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne Tasarım: Bengi Günay
Işık Tasarım: İrfan Varlı
Afiş Tasarımı: Özgül Kosşfoğlu

Oyuncular:
Acemi sınır muhafızı: Mert Fırat
Olivia: Didem Balçın
Arthur: Volkan Yosunlu

Adını bilmediğimiz bir ülkede, havanın çok güzel olduğu bir günde bir çift Olivia ve Arthur parka gelirler. Sıradan bir tatil gündür. Olivia ülke meseleleriyle, politikayla daha ilgilidir. Arthur ise daha sıradan bir hayat yaşamayı, politikadan, eskilerin deyimiyle memleket meselelerinden uzak durmayı tercih etmektedir. Ama tiplerinden bellidir ki, etliye sütlüye çok da karışmayan, kendi hallerinde bir çifttirler.  



Birden ortaya bir güvenlik görevlisi çıkar, elinde sarı renkli olay yeri bandı vardır ve bu şeridi çiftimizin oturduğu bankın tam ortasından geçirerek bir hat çeker. Yaşadıkları ülkede köklü değişiklikler olmuştur (ki bizim çiftimiz bundan bir haberdir) ve ülkenin sınırları yeniden belirlenmiştir. Alınan devlet kararları doğrultusunda yeniden belirlenen o sınır, tam da o gün, tam da çiftimizin oturduğu bankın ortasından geçmiştir, O sınırın başına acemi bir de sınır görevlisi atanmıştır. İşin en kötüsü Olivia sınırın kendi ülkesindeki tarafında kalırken, Arthur'un düşman ülke topraklarında kalmasıdır. Sonrası ise dokunsan kopacak, ittirsen yana kayacak bir sınır çizgisinin iki tarafında, yanlarında görevine sonuna kadar bağlı bir gümrük muhafaza memuruyla baş başa kalan bir çift. Henüz yazılamamış prosedürler, amirlerden alınan emirler. Aslında hiç sorun olmaması gereken bir sürecin el birliğiyle kangrene dönüştürülmesi ve bu süreçte sınırlar, milliyetçilik, vatandaşlık, birey, özgürlük gibi kavramların irdelenmesi. Tabi bunlar irdelenirken aniden zor koşullarla yüzleşerek sınanan bir ilişki. 



Yazarın yazdığı oyun içerik olarak inanılmaz başarılı, çok gerçekçi, evrensel bir metin. Özellikle üniforma karşısında insanın konumu, üniforma içinde insanın yeniden şekillenmesi, üniformanın günlük hayatta temsil ettikleri ile ilgili yaptığı göndermeleri çok çarpıcı buldum.

Oyunda komedi iki ana unsurdan besleniyor. Biri aslında o sarı bandı havaya kaldırıp sen geç bakiyim bu tarafa diyerek kolayca çözülecek bir sorunun devlet mekanizması ve emir komuta zincirleri içinde düğümlenmesi diğeri de Mert Fırat'ın canlandırdığı, şiveli konuşan güvenlik görevlisinin davranışları. 

Aslında ben oyunu maalesef çok komik bulamadım. (Oysa izleyen bir sürü seyirci bolca güldü) Onlar Arthur'la Olivia'nın başına gelen olayı  ne kadar komik anlatmaya çalışsa da, ben konuyu içinde barındırdığı trajediden arındırıp da gülemedim maalesef.  Belki de böylesi hikayelerin çok sık yaşandığı bir ülkede yaşıyor olmaktan kaynaklı gülememiş de olabilirim, bilemiyorum. Aynı duyguyu Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz'ı seyrederken de hissetmiştim. İnsan her zaman ağlanacak haline gülemiyor sanırım. Ya da belki de bu oyunu tuzu kuru bir Avrupa ülkesi vatandaşı olarak seyretmek çok daha keyifli olabilirdi.

Bir de Mert Fırat'ın şivesi beni çok rahatsız etti. İsimleri Olivia ve Arthur olan insanlarla bizim toprakların şivesiyle konuşan bir güvenlik görevlisi. Olmamıştı, benim gözünde karakter gerçekliğini ve inandırıcılığını yitirdi.

Parkta Güzel Bir Gün benim en az keyif aldığım Moda Sahnesi oyunu oldu maalesef.  Ama bence herkes kendi kararını gidip, seyredip, kendi vermeli. 



Oyunun Tanıtım Videosu;

















Oyunla ilgili yapılan röportaj;






Kendime Not; bizim takım ben ve kızım
Kendime Resim;

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder