Yazan: Tom Basden
Yöneten: Mert Fırat, Volkan Yosunlu
Çeviren: İlksen Başarır
Işık Tasarımı: Alev Topa:
Dekor Tasarım: Cansu Gürgen, Avşar Gürpınar, Mete Godollar, Metincan Güzel
Kostüm Tasarım: Zeynep Bozkaya Pırlanta
Şapka Tasarım: Buket Engin
Ses Tasarım ve Müzik: Ahmet Kenan Bilgiç
Oyuncular: Erkan Avcı, Ferit Aktuğ, Özgün Aydın, Hazal Türesan
Dasdas Tiyatro'nun yeni yerinde yeni sezon için hazırladığı oyunlardan biri de İngiliz mizah yazarı Tom Basden'in Dostoyevski'nin aynı adlı eserinden esinlenerek yazdığı Timsah oyunu.
Konusuna gelecek olursak Ivan her gece boş masalara gösteri yapan bir stand up oyuncusudur. Şovları gerçekten çekilmez bir durumdadır. Eski sevgilisi, ama artık "arkadaşı" olan Anna onun en yakın dostu Zack ile evlenme kararı almıştır. Ivan'ın değil evlilikten ikisinin bir ilişkisi olduğundan dahi haberi yoktur.
Bu durumun işler daha da sarpa sarmadan, biran önce Ivan'a söylenmesi gerekmektedir (daha ne kadar sarpa sarabilir acaba?). Ve maalesef bu tatsız görev Zcak'e kalır. Ama çok beklenmedik bir şey olur. Zack'in konuşmak için hayvanat bahçesine götürdüğü İvan, biraz dikkatsizlikten biraz da aptal cesaretinin yüzünden orada dev bir timsah tarafından yutulur. Evet yanlış duymadınız bir lokmada timsahın midesini boylayıverir. Bu durum hem Ivan'ın hem de Zack ve Anna'nı hayatını beklenmedik şekilde değiştirecektir. Beklenmedik olaylar devam etmektedir. Anlaşılan timsah Ivan'ı çiğnemeden yutmuştur, çünkü timsahın midesinde canlı canlı kalmayı bir şekilde başarmıştı İvan. Önceleri büyük bir korkuyla dışarıya çıkmak için can atarken, timsahın midesindeki canlı adam olmanın getirdiği beklenmedik şöhret, imkanlar ve para yeni ikametgahını onun için bir saray haline getirir. O artık tüm dünyanın tanıdığı Timso olmuştur.
Oyun bu değişim üzerinden her şeyin metalaştığı, her değerin yozlaştığı günümüz toplumuna ironik bir şekilde yaklaşıyor. Timso toplumun hızla ürettiği, sonra taptığı ve kuvvetle muhtemel aynı hızla da tüketeceği "gösteri peygamberlerinden" birine dönüşmüştür ( yeri gelmişken burada Chuck Palahnuik' e de bir selam çakalım: selam!). Timso etrafındaki "fan"larının ilgisinden son derece memnundur. İçinde bulunduğu durumun sağladığı imkanlardan sonuna kadar yararlanmaktadır. Tabi çevresi de ondan.
Daha önce Dosteyevski'nin Timsah oyununu İstanbul Tabibler Odası'nın sahnelediği okuma tiyatrosunda izlemiştim ve hem bu işe ilk kez soyunan doktorların performansından hem de metinden ve sahnelemeden çok etkilenmiştim. Tom Basden'in esinlendiği bu yeni metin, oyunun vermek istediği mesajları biraz ucuzlatmış ya da nasıl desem sanki sulandırmış, sitcom kıvamına getirmiş gibi geldi bana. Belki bu bilinçli bir tercih de olabilir, bilemiyorum tabi. Ama bana orijinal Timsah oyunun verdiği tadı veremedi maalesef.
Oyundaki Zack, Ivan ve Anna dışında kalan tüm rolleri oynayan Özgün Aydın gerçekten çok başarılı bir performans sergiledi. Onu seyretmekten keyif aldım. Rolden role geçişleri de tasarımını Buket Aydın'ın yaptığı birbirinden güzel şapkaları takarak gerçekleştirdi. Ama diğer oyuncularla ilgili olarak aynı şeyi söyleyemeyeceğim maalesef.
Bu arada Dasdas'ın hangar kadar büyük olan yeni sahnesine hala alışamadım. Sahnesi bana gereksiz büyük geliyor. En ön sıra en orta koltuktan seyrettiğim bu oyunda bile kendimi sahneye çok uzak hissettim. Dekor, oyuncular o kocaman boşlukta kayboluyorlar. Herhangi bir sahne yükseltisi olmadan zeminde oynadıkları için de seyircinin görüş açısında o kocaman alanı sınırlayan, çerçeveleyen hiç bir şey yok. Belki bu olumsuz koşullarında etkisiyle oyun beni içine alamadı. Oyun bittiğinde yeniden seyretmek istediğim oyun benim için iyi oyundur. Timsah bittiğinde maalesef böyle hissetmedim.
Meraklısına Video: Kendi çektiğim selam videsu
Meraklısı için bir soru ve bir cevap: Tabipler Odası niçin Timsah oyunun sergiledi?
Bu sorunun cevabı ve fazlası için buraya ilgili yazımın linkini bırakıyorum.
Kendime Not: bizim takım ben, müge ve gülden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder