Çeviren: Fatoş Sevengil
Yöneten: Hülya Karakaş
Yardımcı Yönetmen: Gözde İpek Köse
Dramaturg: Hatice Yurtduru
Dekor ve Kostüm Tasarımı: Almila Altunsoy
Işık Tasarımı: Mahmut Özdemir
Müzik: Cihan Kurtaran
Görsel Efekt Tasarımı: Nesrin Coşkuner
Yönetmen Yardımcıları: Cafer Alpsolay, Volkan Öztürk
Oyuncular: Can Ertuğrul, Ebru Üstüntaş, Murat Coşkuner
Şehir Tiyatrolarının yeni oyunu Söz Veriyorum'u seyrettim bu akşam.
Aleksei Arbuzov'un yazdığı oyun 1942 yılında, kuşatma altındaki Leningrad şehrinde başlıyor ve 1960 yılına kadar geçen zamanda üç insanın birbiriyle kesişen hayatlarını, dostluklarını ve aşklarını üç farlı zaman kesitinde anlatıyor.
Bir genç kızla delikanlı savaş sırasında aynı eve sığınırlar. Bombaların altında, savaşın ortasında, bu evde birbirlerine tutunarak hayatta kalmaya çalışırlar. Derken eve bir genç daha gelir. Çok hastadır ve ikisi, yeni gelen için evlerinde bir yer açıp onu da aralarına alırlar. Sonra iki genç savaşmak üzere cepheye giderler. Hayat kız için Leningrad'da yalnız başına, gençler içinse cephe de devam eder. Zaman geçer ve yıllar bu insanları her seferinde farklı duygular içerisinde bir araya getirir. Ve onların özelinde seyirciye aşk, dostluk, fedakarlık kavramları üzerine bir düşünce yolu açar.
Oyun metnini gerçekten sevdim. Ama seyrettiğim sahnelemeyi maalesef çok iç açıcı bulmadım. Bana göre oyunun en büyük handikabı oyuncu seçiminde olmuş. Oyunun ilk sahnesinde 18 yaşında bir genç kızla 22 yaşındaki genç adamları canlandıran oyuncular gerçekte 1970 ve 1971 doğumlular. O nedenle sanırım yaşları belli olmasın diye oyunun ilk perdesi, 1942 yılı neredeyse karanlık denecek bir ışıkta oynandı. Oyunun ilk on dakikası kocaman kadın ve adamların niye böyle acayip davranıp, seslerini incelterek, cümleleri uzatarak konuştuklarını anlamaya çalışarak geçirdim. Neyse ki oyun metninde oyuncuların yaşlarıyla ilgili replikler geçti de bu abuk davranışların sebebi anlaşıldı. Sahnedeki kocaman insanlar ergen taklidi yapıyorlardı.
İlk başında içine giremediğim oyunun sonrasını da takip etmekte zorlandım. Bence karakterlerin çözümlenmesinde de sorun vardı. Oyuncular bu üç arkadaşın değişen, dönüşen duygularını bize doğru olarak aktarmayı da başaramadılar. Birbirlerine aşıklar mı, kim kimi seviyor, iki adam birbirine ne hissediyor anlayamadık.
Oyunun ikinci yarısı oyuncuların kendi yaşlarına yakın karakterlere bürünmesinin de etkisiyle biraz daha seyredilebilir bir hale geldi. Üç karakterden en başarılı bulduğum genç kızı oynayan Ebru Üstüntaş oldu ama Can Ertuğrul'un inandırıcılıktan uzak oyunu gerçekten seyir zevkini iyice azalttı. Oyunda hiç mi iyi bir şey yoktu diye sorabilirsiniz. Müzikler nefisti ve döner sahne ile üç ayrı zamanı yansıtan dekor çok başarılıydı. Özellikle Sovyet Rusya'sındaki dönem evinin mobilya seçimi çok başarılıydı.
Ben Şehir Tiyatrolarının yeni oyunlarını -eğer bir aksilik olmazsa- sahnelenmeye başladıkları ilk ayda seyrederim. Sağ olsun Şehir Tiyatroları ilk bilet satışı sırasında, kendi sitelerinde oyunun isminden bazen de oyuncuların isminden başka pek bir bilgi paylaşmaz. O nedenle ben de internetten oyun hakkında bilgi bulmaya çalışırım. Bu oyunla ilgili olarak da ekşi sözlükte geçmiş yıllardaki sahnelenmeleriyle ilgili çok olumlu yorumlar okumuştum. O nedenle içimde oyunla ilgili ister istemez bir beklenti oluştu. Ama maalesef oyundan mutlu ayrılmadım. Fakat bu durum son dönemlerde Şehir tiyatrolarında benim için çok sık tekrarlanmaya başladı. Şehir Tiyatroları maalesef Süha Uygur'un yönetimine geçtiğinden beri gün günden eriyor, zayıflıyor. Şu an sahnede olan oyunların içinde çok azı belli bir standarttı aşmayı, ve yeniden seyredilmeyi hak ediyor. Umarım en kısa zamanda Şehir Tiyatroları eski ihtişamlı günlerine döner.
Meraklısına Video: Oyunun fragmanı
Meraklısına Video: Kendi çektiğim selam videosu
Meraklısına Dedikodu: Oyundan sonra @ebru_tarm adresinde oyunla ilgili yaptığım paylaşım altında oyunun yönetmeni Hülya Karakaş'la anlamsız bir polemiğe girdik. İsterseniz polemiği oradan takip edebilirsiniz.
Kendime Not: Bizim takım ben, annem, babam, Berkay, naz
Meraklısına Not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdan ya da instagramda @ebru_tarm adresindeki paylaşımlardan takip edebilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder