Çeviren: Haluk Bilginer
Yönetmen: Muharrem Özcan
Sahne Tasarımı: Özlem Karabay
Müzik: Tolga Çebi
Işık Tasarımı: Kemal Yiğitcan
Hareket Düzeni: Orçun Okurgan
Dövüş Koreografi: Tamer Serkan Subaşı
Oyuncular:
Haluk Bilginer - Kral Lear
Berfu Öngören - Goneril ve soytarı
Hare Sürel - Regan ve soytarı
Nazlı Bulum - Cordelia ve soytarı
Arif Pişkin - Gloucester Kontu ve soytarı
Deniz Celiloğlu - Kent Kontu
Kaan Turgut - Edmund, Burgonya Dükü, soytarı, hizmetli
Onur Özaydın - Edgar, Fransa Kralı, soytarı
Sertan Müsellim - Cornwall Dükü, soytarı, hizmetli
Efe Tunçer - Albany Dükü, soytarı, hizmetli
Hüseyin Sevimli - Oswald ve hizmetli
Bugün günlerden Kral Lear'di. Oyun Atölye'sinin yeni sezona Kral Lear'i hazırladığını duyduğumdan beri heyecanla oyunun perde demesini bekledim ve sonunda bugün kapalı gişe oynayan oyunu seyretmeyi başardım. Başardım diyorum çünkü Kral Lera'a 3. sıranın başından yer bulmak hiç de kolay bir iş değildi ama harcadığım çabaya değdi.
Tragedyanın bir diğer kurbanı da Kral'ın sadık kulu Gloucester kontu ve onun meşru oğludur. Kontun gayrimeşru oğlu kendisinden esirgenen soyadını ve mirasındaki payını alabilmek için her yolu denemeye hazırdır ve içi intikamla doludur. Ve Kral Lear'ı topraklarını dağıtmak husunda aldığı karardan vazgeçirmeye çalışan sadık bende Kent de Kralın gazabından payına düşeni alır ve sürgüne gönderilir. Ve herkesin yolu birbirini takip eden trajik olaylar ve entrikalarla kesişir. Ve bu hikayeden pek çok haksızlık, ihanet, acı, kan ve gözyaşı -hatta gözün kendisi- çıkar.
Oyuna gitmeden evvel İş Bankası yayınlarından çıkan Kral Lear'i okudum ve seyrettiğim oyun -bana göre- okuduğumdan çok daha fazlasıydı. Oyun soytarıların korosuyla açıldı. Siyahlı beyazlı kıyafetleri ve kırmızı kukuletaları ile söyledikleri şarkı çok eğlenceliydi ve ilk andan beni yakaladı. Yok denecek kadar az ama çok işlevsel gotik dekoru çok beğendim. Fazlası yoktu ama eksiği de yoktu. Kostümler bence dönemin ruhunu yansıtıyordu. Oyun metnine yapılan ufak tefek eklemeler bütüne çok yakışmıştı. Okurken gerçek kişiler arasında geçtiğini düşündüğüm bazı sahneler Kral Lear'in hayalinde yaşanmış gibi kurgulanmıştı ki, anlatım böyle çok daha vurucu olmuştu. (okurken ben anlamamış da olabilir miyim acaba, kafamda deli sorular) Ve tüm bu acıların arasında dozu nefis ayarlanmış mizah oyuna eşlik etti.
Haluk Bilginer çok etkileyici bir Kral Lear olmuştu. Kral Lear başta gücüyle hem kızlarını hem de bizleri ürküttü, korkuttu. Gerçekten güçlüydü. O gücü bize de hissettirdi. Oyun ilerledikçe o koca Kral gözümüzün önünde pişmanlıklar içinde zavallı, bunak bir ihtiyara dönüştü. Onu izlerken içimden Haluk Bilginer tam da Kral Lear'i oynama yaşında diye düşündüm.
Oyun Atölyesi gerçekten etkileyici bir oyun sahneye koymuş. Ben Kral Lear'i ilk kez seyrettim ve oyun beni çarptı. Özellikle ilk perdenin sonundaki fırtına sahnesi gerçekten çok görkemliydi. Kral Lear dışındaki diğer roller de çok başarılıydı. Oyuncuların hemen hemen hepsi kırmızı kukuletalarını takarak soytarı oldular, bazıları da birden fazla rolde oynadı. İşte o bazılarının oynadığı birden fazla rol biraz kafa karışıklığına yol açıyor. Keşke öyle bir tercihte bulunmasalardı.
Bana göre oyunda rolüne oturmayan ya da zayıf kalan oyuncu yoktu. Ama Gloucester kontu rolünde Arif Pişkin, Kent Kontu rolünde Deniz Celiloğlu, Edgar rolünde Onur Özaydın, Edmund rolünde Kaan Turgut da çok etkileyici performanslar sergilediler. Hüseyin Sevimli'nin oynadığı hizmetli rolünü de ayrıca belirtmek isterim. Sessiz komikti kendisi.
Bu arada bu oyundan da bir cümle kaptım kendime. "Akıllanmadan yaşlanmamalıydın da ondan"
Kral Lear'i seyretmek bir zevkti. Başarır da yine bilet bulabilirsem bir kez daha seyretmeyi isterim. Sezonun iyilerinden. Mutlaka seyredin. Tabi yer bulabilirseniz.
Sizlere Not: Sahnelerde neler olduğunu Facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdaki paylaşımlardan takip edebilirsiniz.
Meraklısına Video:
Meraklısına Video: 1983 yılında Devlet Tiyatrosunda sahnelenen Cüneyt Gökçerin Kral Lear'ı oynadığı uyarlama 1. sahne
Meraklısına Video: 1983 yılı Devlet Tiyatrosu - II. Perde
Kendime Not: Bizim takım annem, ben ve Mügenin arkadaşı
Meraklısına Not: Oyun Atölyesi sitesinden:
İlk ısırıkla başladı her şey.
Kıyım o zaman başladı.
Zaman geçti
Ve Lear sordu:
"En çok hanginiz seviyor bizi?"
Ve Lear sordu
Ve gök gürledi.
"Sen her şeysin dediler bana.
Yalan!Her şeysem niye üşüyorum?"
Dedi.
Ve aklı
Kendi lanetiyle zehirlendi.
Kral Lear, iktidarın vahşiliğini ve iktidarın kendisiyken mağduruna dönüşen insanı anlatır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder