Nilgün – Refik Halid Karay
İtalyanların Habeşistan’ a sevkiyat yaptıkları sırada idi; 1936 senesinde. Faşist askerle dolu bir İtalyan vapurundayım: Mazotla işleyen 22 bin tonluk, 24 mil süratinde bembeyaz Conte Verdi adındaki bir yolcu vapuru…
Şark’a gidiyorum. Niçin? Ben kimim? Sizlere bunu şimdiden söylemeyeceğim. Yazıma ifşaatla başlamayalım. Önceden izahat vermemekle beraber öyle tahmin ediyorum ki hikayem ilerledikçe şahsiyetim kendiliğinden belirecek.”
Conta Verdi vapurunda yola çıkan bizim baş erkek kahramanımız. Aslen İstanbul’lu,
40’lı yaşlarının başında, oldukça yakışıklı ve atletik, başından 3 evlilik
geçmiş, birkaç dili ana dili gibi konuşan esrarengiz bir adam. Esrarengiz
diyorum, çünkü ne iş yaptığını tüm roman boyunca
öğrenemiyoruz. Anlattıklarından çok fazla seyahat ettiğini, Mısır,
Suriye, Hicaz, Avrupa, Hindistan, Cava, Amerika, Güney Amerika’ya, Uzak
Doğu’ya gittiğini, gittiği her yerde işlerini hallettirecek
birilerini tanıdığını, çok çapkın olduğunu, hayatına değişik
milletlerden bir sürü kadının girip çıktığını anlıyoruz.