22 Temmuz 2010 Perşembe



Gelecek Sefere – Marc Levy

Yazan: nazimo Kategori: Fantastik| Kurgu

Gelecek Sefere” Fransız yazar Marc Levy’nin dördüncü romanı ve kitabın arkasında yazdığına göre Fransa’ da 4.000.000 adet satarak bir rekora imza atmış. Ben de 4.000.000 Fransız yanılıyor olamaz deyip, bu kitabı alıp okudum – yalan söyledim, çok sevdiğim bir arkadaşım doğum günü hediyesi olarak aldı - ve diyorum ki, iyi ki de okumuşum.

Yazarın çok akıcı bir dili var. Okurken mizah peşinizi hiç bırakmıyor, soluğunu hep ensenizde hissediyorsunuz.  Kısa bir kitap olmasına rağmen, yoğun bir olaylar örgüsü taşıyor. Hatta bir miktar polisiye tadında bile olduğu söylenebilir.

Daha ilk sayfasından size kitabın gelişimini sorgulamanıza neden olacak açılımlar sunuyor ve kitap boyunca bu sorgulama hiç bitmiyor. Her sayfada yeni bir acaba ile göz göze geliyorsunuz.


Değil Efendi’nin Renk ve Korku Meselleri – İsmail Güzelsoy


Yazan: nazimo Kategori: Kurgu

Biz -okuyucu- bu hikayeyi son meddah ya da kendisinin deyişiyle meselperdaz Değil Efendi’nin ağzından, bir çadır tiyatrosunda, temaşacıların arasında dinlemekteyiz. Dinlediğimiz sadece bir öykü değil. Değil Efendi de sıradan bir meselperdaz değil. O çok güzel hikaye anlatan, sadece hikaye anlatmakla da kalmayıp, hikayesini konuya bağlı küçük göz boyuma oyunlarıyla da şenlendiren bir halk filozofu. Değil Efendi meselinin en başında temaşacıları Tanrı’nın en önce yarattığı “Hiç” ve sonra Hiçliği doldurmak için yarattığı “Şey” ile yüzleştiriyor. Sonra da Şey’i renklerle beziyor. Hiç’i de, Şey’i de, Renkler’i de gözümüzde öyle bir canlandırıyor ki, kendimizi ilk dakikadan, tıpkı çadırdaki diğer temaşacılar gibi Değil Efendi’nin çekim gücüne hevesli bir şekilde bırakıyoruz.

20 Temmuz 2010 Salı



Kraliçe Loana’nın Gizemli Alevi – Umberto Eco

Yazan: nazimo Kategori: Kurgu

Giambattista Bodoni 25 Nisan 1991 tarihinde başına gelen kaza nedeniyle daldığı derin uykudan uyandığında, ne adının Giambattista Bodoni olduğunu, ne içinde bulunduğu yılı,  ne de Paola adında bir karısı, 2 kızı ve 3 torunu olduğunu hatırlıyordu ama Napolyon döneminde yaşamış ünlü bir matbaacı olan  adaşı Giambattista Bodoni’yi gayet iyi hatırlıyordu. Bodoni’nin başına gelen kaza her ne ise –bunu hiç bir zaman öğrenemiyoruz- hafızasında sıra dışı bir hasar bırakmış; tüm entelektüel bilgi birikimi yerli yerinde dururken, şahsına ait tüm anılarını elinden almıştı.  Giambattista Bodoni ya da ailesinin ona seslendiği adıyla Yambo artık geçmişi olmayan bir adamdı. 

Hastaneden evine dönen Yambo, hem ailesiyle, hem dostlarıyla hem de işiyle yeniden tanışmak zorundaydı. Bir karısı olması güzeldi, Paola tatlı ve anlayışlı bir kadına benziyordu ama kazadan önce onunla ilişkisi nasıldı, bunca yılın ardından onu hala seviyor muydu, çok sık kavga ederler miydi? Bunların hiç birini hatırlamıyordu. Kendisinin sahaf olduğunu söylemişlerdi. İş yerine gittiğinde sahip olduğu eski kitaplar karşısında şaşkınlığa kapıldı. Çok kıymetli kitapları vardı. Her bir kitabın basım yılına, basıldığı matbaaya, dizgisine, cildine baktığında o kitabın kıymetini, değerini, nerede satılabileceğini biliyordu ama o kitabın sahibi olduğunu, ne zaman ve nereden aldığını hatırlamıyordu.