Zengin Mutfağı - Dasdas Sahne

Yazan: Vasıf Öngören
Yönetmen: Şener Şen
Yardımcı Yönetmen: Defne Kayalar
Dekor Tasarım: Barış Dinçel
Işık Tasarım: Cem Yılmazer
Kostüm Tasarım: Başak Özdoğan
Afiş Tasarım: Ethem Onur Bilgiç

Oyuncular: Şener Şen, Kutay Sandıkçı, Onay Kaya, Gizem Ergün, Uğur Arda  Başkan


1970 yılı 15 - 16 haziranındaki büyük işçi ayaklanmasının yaşandığı günler. Bütün Türkiye ayakta. Türkiye'nin her yerinden isçiler Ankara'ya yürüyor. Biz ise olayları ve ardından yaşananları fabrikatör Kerim Beyin köşkünün mutfağından izliyoruz. Mutfağın emektar aşçısı Lütfü Usta, aşçının eline doğmuş, aynı köşkte hizmetçilik yapan manevi kızı, kızın nişanlısı Selim, Kerim Beyin şoförü Seyfi, şoförün arkadaşı Ahmet ve mutfağın dışında, bahçeye bağlı Kerim Beyin vahşi kurt köpeği. Mutfak ahalisinin mevcudu bu kadar. 

Sihirli Flüt Tamino'nun Rüyası- İstanbul Devlet Opera ve Balesi

Beste: Mozart
Müzik Uyarlama ve Orkestra Şefi: Murat Cem Orhan
Metin Uyarlama: Defne Arıkan
Sahneye Koyan: Caner Akın
Kostüm Tasarımı: Gizem Betil
Koro Şefi: Paolo Villa
Işık Tasarımı: Taner Aydın
Solistler:
Tamino: Caner Akın, Pamina: Ayşegül Karkıner, Sarastro: Umut Tingör, Papageno: Caner Akgün, Gece Kraliçesi: Dilruba Akgün, Monostatos: Okan Fidan, 1.kadın: Zeynep Yılmaz, 2. kadın: Neslişah Pekin, Üç Çocuk: Damla Dal, Eda Gökçeler, Ezra Erdoğan


Mozart'ın Sihirli Flüt operası İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nce çocuk izleyiciler için uyarlanarak sahneye konulmuş. Mozart'ın Sihirli Flüt operası her yaşta farklı anlamlar yüklenebilecek bir eser. Prens Tamino Prenses Pamino ile birlikte ormanda gezinirken uyuya kalır ve rüyasında içinde prenses Pamino'nun da olduğu bambaşka bir aleme gider. Rüyasında sevgilisi Sarastino'nun yanındadır. Tamino da sevgilisine kavuşmak için Sarastino'nun hazırladığı bir dizi sınavdan geçmek zorundadır. Aslında bu sınavlar insan olmanın, erdemli olmanın yolunu gösterir ve   iyilikle kötülük bu yolda birbiriyle mücadele eder. Bu arada Prensesin annesi Gece Kraliçesi de tüm öfkesi ve kötülüğüyle Pamino'yu kendi kötü emelleri için kullanmaya çalışır.

80 Günde Devri Alem - İstanbul Devlet Tiyatrosu

Yazan: Jules Verne
Uyarlayan: Mark Brown
Çeviren: Başak Othan
Yöneten: Gökhan Kocaoğlu
Dekor Tasarımı: Aytuğ Dereli Işık
Işık Tasarımı: Serhat Akın
Müzik: Oktay Köseoğlu
Koreografi: Tuğçe Tuna
Yönetmen Yardımcısı: Burak Altay
Oyuncular:
Cem Zeynel Kılıç
Sertel Uğur
Mustafa Yıldıran
Tuğba Yılmaz
Kemal Topal

Çocukluğumuzda hepimizin büyük bir heyecanla sayfaları arasında kaybolup, hayallere daldığı Jules Verne'nin fantastik eseri 80 Günde Devr-i Alem Devlet Tiyatroları yorumuyla sahnelerde.  Sanırım kitabın konusunu bilmeyen yoktur ama yine de her ihtimale karşı kısaca bahsetmekte yarar var. Tabi ki hatırlatma babında.

Benim Adım Feuerbach - Aysa Prodüksiyon

Yazan: Tankred Dorst
Çeviren: Sema Engin Edinsel
Yöneten: Ayşenil Şamlıoğlu
Dekor Tasarım: Gül Emre
Işık Tasarım: Yakup Çartık
Oyuncular:
Selçuk Yöntem
Toprak Can Adıgüzel
Aslı Samat



Tiyatro oyuncusu Feuerbach yedi yıl boyunca zorunlu olarak sahneye ara vermiştir. Yeniden başlamak için çok değer verdiği, önemli bir yönetmenin oyuncu seçmesi için tiyatroya gelir. Feuerbach tam vaktinde gelmesine karşın yönetmen yerinde değildir ve onu yönetmenin genç asistanı karşılar. Maalesef biraz beklemesi gerekmektedir. Feuerbach sabırsızdır. Zaten yedi yıldır  beklemektedir. Kendisini beklettiği için ya da onu beklemediği için yönetmene öfkelidir ama öfkesini ona yöneltemeyecek kadar da ona saygı duymaktadır. O da öfkesini, hayal kırıklığını genç asistana yöneltir. Asistan Feuerbach'ı tanımamaktadır çünkü sektörde yenidir. Yani meslek hayatı Feuerbach'la kesişmemiştir.

Donkişot'um Ben - Baba Sahne

Yazan: Miguel de Carvantes Saavedra
Oyunlaştıran: Mihail Bulgakov
Çeviren: Irmak Bahçeci
Yöneten: Emrah Eren
Müzik: Can Şengün
Sahne Tasarımı: Barış Dinçel
Kostüm Tasarımı: Sadık Kızılağaç
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Koreografi: Orçun Okurgan
Dramaturgi: Ozan Güven, Irmak Bahçeci, Caner Güler
Şarkı Sözleri: Faruk Üstün
Korrepetitör: Uğur Çerkezoğlu
Eskrim Koreografisi: Deniz Özmen
Afiş Tasarımı: Bir Dost
Oyuncular: Ozan Güven, Günay Karacaoğlu, Nazlı Tosunoğlu, Ömür Arpacı, Serhan Ernak, Nur Erkul, Dilşad Bozyiğit, Diren Polatoğulları, Enis Aybar, İbrahim Aladağ, Tuğba Eskicioğlu, Kamran Velicanov

Baba Sahne yapmış yine yapacağını. Muhteşem bir kadroyla hafızalarda yer edecek bir oyun koymuşlar sahneye. La Mancha'da yaşayan soylu Alonso gidip gelen aklıyla, okuduğu şövalye kitaplarının da etkisinde kalarak kendisinin şövalye Donkişot olduğuna inanmaya başlar.

Fotoğraf 51 - Craft Tiyatro

Yazan: Anna Zeigler
Çeviren: Hira Tekindor
Yöneten: Çağ Çalışkur
Yardımcı Yönetmen: Ali Tunç
Dekor ve Işık Tasarımı: Kerem Çetinel
Kostüm Tasarımı: Nihal Kaplangı
Mekan Yönetimi: Şevval Çakır
Fotoğraf: Ayşegül Karacan
Oyuncular:
Rosalind Franklin - Funda Eryiğit, Maurice Wilkins - Cem Avrayim, Ray Gosling - Orçun Soytürk, James Watsons - Selahattin Paşalı, Francis Crick - Bahadır Efe, Donald Caspar - Korhan Soydan, Kemal Kayaoğlu


Bu akşam yudum yudum tiyatronun tadına vardığım bir oyun seyrettim. Craft tiyatrodan Fotoğraf 51. Su gibi akıp giden bir reji, oya gibi işlenmiş karakterler, mükemmel performanslar, çok başarılı dekor ve ışık tasarımı ve döneme, karakterlerin ruhuna cuk oturan kostümler.  Konusunu gerçek hayattan alan şiir gibi bir oyun Fotoğraf 51.

Oyun bilim kadını Dr. Rosalind Franklin'i merkeze koyarak DNA, X ışınları, fosfatlar, modeller, sonsuz deneyler arasında, farklı laboratuvarlarda  DNA'nın sırrını çözmeye çalışan bir grup bilim insanının hikayesini anlatıyor. Ama öyle kuru kuru anlatmıyor. Onları sadece bilim insanı olarak değil, bir insan olarak da zaaflarıyla, hırslarıyla, bilimsel mücadele ve hayat mücadelesi içinde anlatıyor.

Ölü'n Bizi Ayırana Dek - Gergedan Yapım

Konsept: Pucca
Yazan: Murat Dişli, Alper Atalan, Zeki Enes Akkan
Yöneten: Hakan Yılmaz
Işık Tasarım: Burak Gürsoy
Sahne Tasarımı: Aygül İleri
Oyuncular:
Ebru Cündübeyoğlu
Hakan Yılmaz

Cansu ve Serdar boşanmak üzeredir. Boşanma davalarının görülmesinden bir gece önce, onların tanışmalarına sebep olan ve aynı zamanda ertesi sabah onları boşayacak olan avukat arkadaşları boşanmaları şerefine bir parti düzenler. Çok içerler, hatta çok, çok içerler ve sabah uyandıklarında kendilerini Serdar'ın salonundaki kanepede hercümerç olmuş bir halde bulurlar. Bulurlar bulmasına da ikisinin de gece neler olduğu konusunda en ufak fikirleri yoktur. Parti dahil her şey kopuktur. Gece neler olduğunu hatırlamaya çalışırlarken evde yalnız olmadıklarını fark ederler. Camın önündeki koltukta, az sonra kendilerini boşayacak olan avukat arkadaşlarının bedeni boylu boyunca uzanmış yatmaktadır ve fakat o beden uzaktan oldukça cansız gözükmektedir. Hatta gidip kontrol ederler, yakından da gayet cansız gibidir. Cansızdır. Cansız mıdır sahiden?

Tatlı Kaçık - Şehir Tiyatroları

Yazan: John Patrick
Çeviren: Ahmet Levendoğlu
Yöneten: Naşit Özcan
Dramaturg: Hande Ören
Müzik: Orçun Tekelioğlu
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Eylül Gürcan
Işık Tasarımı: Özcan Çelik
Efekt Tasarımı: Yunus Nalcı
Oyuncular:
Opal Kronkie: Ayşe Köklü
Bradford Winter: Mert Aykol
Gloria Glock: Eylül Soğukçay
Solomon Bozo: İbrahim Can
Doktor: Soner Dinç
Polis: Çağlar Polat
130 dakika - 2 perde

Şehir Tiyatrolarının 2018 - 2019 sezonuna hazırladığı yeni oyunlardan biri de John Patrick'in Tatlı Kaçık oyunu. Oyun şehrin gözden düşmüş, metruk hale gelmiş kenar mahallelerinden birinde, her tarafı ayrı dökülen, yaşlı, bakımsız hatta tekinsiz evinde kedisi Mr. Tanner'la birlikte yaşayan Opal hakkında. Opal evine çok yakın olan şehir çöplüğünden topladığı ganimetleri satarak geçimini sağlamaktadır. Ailesinden geriye hiç kimse kalmamıştır. Eskiden her kapısından birilerinin çıktığı, neşeli seslerin yükseldiği o ev artık boştur. Hırpani ve pis görüntüsü insanları uzaklaştırmaktadır.

Felatun Bey İle Rakım Efendi - Şehir Tiyatroları

Yazan: Ahmet Mithat Efendi
Oyunlaştıran ve şarkı Sözleri: Selçuk Soğukçay
Yöneten: Selçuk Soğukçay
Müzik: Ali Otyam
Sahne Tasarımı: M. Nurullah Tuncer - Senem Geldi
Kostüm Tasarımı: Canan Göknil
Işık Tasarımı: Murat İşçi
Efekt Tasarımı: Ersin Aşar
Süre: 160 dakika - 2 perde
Oyuncular:
Arda Aydın, Aslı Aybars, Ayşegül İşsever, Bekir Aksoy, Doğan Şirin, Emrah Can Yaylı, Emrah Derviş Soylu, Engin Gürmen, Ezgim Kılınç, Fahri Kıncır, Gizem Akkuş, İrem Arslan, Nazife Oğlakçıoğlu, Nur Saçbüker, Osman Kaba, Pınar Pamuk, Sarin Karadaş, Sevilay Şimşek, Sinan Bengier, Zeynep Ceren Gedikali

Şehir Tiyatrolarının sezona hazırladığı yeni müzikali Felatun Bey İle Rakım Efendi'yi izledim bugün. Öncelikle Ahmet Mithat Efendi'nin bu özel eserinin tiyatroya kazandırılmış olmasından çok mutlu olduğumu söylemek isterim. Üstelik kitab gayet başarıyla, kopukluk olmadan, aslına oldukça uygun olarak oyunlaştırılmış. (Neden oldukça dediğimi daha sonra açıklayacağım)

Romantizma - Gergedan Yapım

Yazan: Murat Dişli, Alper Atalan, Zeki Enes Akkan
Oyuncular: Janset, Gökçe Özyol
Yöneten: Oktay Şenol
Yapımcı: Cengiz Şahin, Hakan Yılmaz
Müzik: Luxus
Işık Tasarımı: Burak Gürsoy
Afiş Tasarımı: Galip Aksular
Afiş Fotoğraf: Eren Yiğit

Yasemin ve Uğur 20. evlilik yıl dönümü kutlaması olarak, evlenirken yapamadıkları, içlerinde hep uhde kalan, hayallerinde yaşattıkları düğünü en sonunda yapacaklardır. Karı koca beraber hazırlık listesi üzerinden geçmektedirler. Düğün heyecanı ne kadar büyük olsa da sonuçta evliliklerinin üzerinden yirmi yıl geçmiş, ilişkileri öyle ya da böyle biraz eskimiştir, yaşanmışlıklar birikmiştir. Her iki taraf da evlenirken kendilerine destek olmayan aile bireylerine içten içe öfke beslemektedir. Bu düğün biraz da onlara cevap niteliğinde olacaktır. Ama düğün dediğin şey aile büyükleri burnunu sokmadan ya da daha kibar bir ifadeyle ufak müdahalelerde bulunmadan yapılamaz. Çünkü bu düğünün doğasına aykırıdır, hatta düğün müessesesinin fıtratında aile büyükleri ve onların istekleri vardır.

Üç Silahşörler - İstanbul Devlet Opera ve Balesi

Eser: Alexandre Dumas
Müzik: Verdi
Düzenleme: Bujor Honic
Koreografi: Armağan Davran ve Volkan Ersoy
Dekor Tasarımı: İsmail Dede
Kostüm Tasarımı: Nursun Ünlü
Işık Tasarımı: Fuat Gök
D'artagnan: Erhan Güzel
Athos: Batur Büklü
Porthos: Oliver Spence
Aramis: Mehmet Aekan
Constance: Büşra Ay
Lord Buckingham: Okay Tunçeli
Milady: Melike Koper
Kraliçe: Gizem Atik Tuncay
Kral XIIı. Louıs: Alkış Peker
Rochefort: Ömer Erenler
Mr. Treville: Onur Tunay
Kardinal Richelieu: Alper Akalın
Kral'ın Silahşörleri: Çağatay Özmen , Can Bezirganoğlu
Çocuk Balerinler: Beren Öztürk, Güneş Natıroğlu, Radan Berrak Şahin

Bu akşam değişik bir bale deneyimi yaşadık. Böyle söylüyorum çünkü bu balenin koreografisi bize ait, özgün bir çalışma. Üç Silahşörler balesi ilk kez 2009 - 2010 sezonunda Ankara Devlet Opera ve Balesince sahneye taşınmış. Alexandre Dumas'ın ölümsüz eseri Üç Silahşörler romanı heyecanlı, bol aksiyonlu konusuyla bale için çok uygun bir tercih olmuş.

Ocak'ta Bahar - Şehir Tiyatroları

Yazan: Duşan Kovaceviç
Çeviren: Bilge Emin
Yöneten - Sahne Tasarımı: N. Nurullah Tuncer
Dramaturg: Hatice Yurtduru
Kostüm Tasarımı: Gamze Kuş
Koreografi: Olga Pango
Müzik: Ognen Anastasovski
Müzik: Osman Aktan
Efekt Tasarımı: Özgür Yaşar İşler
Yönetmen Yardımcıları:Pınar Demiral, Berfu Aydoğan, Aslı Menaz, Kamer Karabektaş
Oyuncular: Alp Tuğhan Taş, Aslı Nimet Altaylar, Aslı Şahin, Ayşe Günyüz, Berk Samur, Buğra Can Ildırışık, Caner Çandarlı, Cihat Faruk Sevindik, Çağlar Ozan Aksu, Damla Cangül Yiğit, Destan Batmaz, Elyasa Çağlar Evkaya, Gül Yıldırım, Gürol Güngör, Hakan Gümüş, Hazal Uprak, Mana Alkoy, Onur Şirin, Serap Doğan, Tankut Yıldız

Ocak'ta Bahar sinema seyircisi için aslında oldukça tanıdık bir oyun. Bilenler bilir, Duşan Kovacavic'in yazdığı Ocak'da Bahar, Emir Kustrica tarafından sinemaya uyarlanmıştı. Namı değer Yeraltı (Underground) filmi. Gelelim oyunun konusuna; 2. Dünya Savaşı biteli neredeyse 20 yıl olmuştur. Dünyada yeni dengeler oluşmuş, yeni bir düzen kurulmuştur ama bir evin bodrum katında yaşayan daha doğrusu hem saklanıp hem yaşayam bir avuç insan için o savaş hiç bitmemiştir.

Barut Fıçısı - İstanbul Halk Tiyatrosu

Yazan: Dejan Dukovski
Yöneten: Yıldıray Şahinler
Sahne ve Kostüm Tasarım: Barış Dinçel
Işık Tasarım : Erdem Çınar
Oyuncular:
Erkan Can, Ruhi Sarı, Yıldıray Şahinler, Aşkın Şenol, Faruk Akgören, Rüya Önal, Aytek Önal, Başak Gümülcinelioğlu.


Barut Fıçısı şiddete dair onbir kısa öyküden oluşuyor ve öyküler bir şekilde birbirinin kuyruğundan tutuyor. Anlatılan her hikayede gidişata hiç de uymayan beklenmedik bir şiddet yaşanıyor. Kimi zaman hikayenin bir ve/veya bir kaç kahramanı diğer hikayeye katılırken, bazılarını da arkamızda bırakıyoruz. Allah taksiratlarını affetsin artık.  Bazı öykülerdeki şiddetin ortaya çıkması o kadar doğal, o kadar kendiliğinden gelişiyor ki, insan ürküyor. Demek ki hepimiz şiddete bu kadar yakınız diye düşünmekten kendimi alamadım. Hikayelerde şiddetten kaynaklı mizah da var. Şiddete bayağı gülüyoruz yani.

Felatun Bey ile Rakım Efendi - Ahmet Midhat Efendi

Bu cumartesi Şehir Tiyatrolarının yeni müzikali Felatun Bey ile Rakım Efendi oyununu seyretmeye gideceğiz. E tabi bu şartlar altında Ahmed Mithat Efendi'nin yazdığı aynı isimli kitabı okumak farz oldu ve ben de İş Bankası Yayınlarından çıkan kitabı okudum. Roman beni gerçekten çok şaşırttı. Demode bulacağımı düşünmüştüm ama hiç de öyle olmadı. Kitap alafranga yaşam hayranı Felatun Bey'in bu merakı yüzünden düştüğü komik durumları anlatırken karşına iyi eğitim almış, ailesine düşkün, batı dünyasıyla ilişkilerini sürdürürken kendi değerlerinden ödün vermeyen, herkes tarafından sevilen ve takdir edilen Rakım Efendiyi koyuyor. Ve bunu yaparken asla bu iki farklı yaşam tarzı arasında, tarzlardan birini rencide eden ya da küçümseyen, aşağılayan çıkarsamalar yapmıyor. Ahmed Mithat Efendi kitabı çok akıcı bir dille, sanki okuyucuyla sohbet eder gibi yazmış. Okurken öyle keyifli bir sohbet havasına kapılıp gidiyorsunuz ki. Kitap bizi göremediğimiz İstanbul'un o güzel günlerine, dönemin alafranga eğlencelerine, Beyoğlu'na, Üsküdar'a, Kağıthane çayırına, arap bacılara ve İstanbul'u mesken tutan yabancıların evlerine konuk ediyor. Ve kitapta ne aşklar, ne fanfinifonlar var inanamazsınız. Görseniz Tanzimat dönemi İstanbul'u demezsiniz. Sanki JR'ın Dallas'daki çiftliği. Odalıklar, cariyeler mi isterseniz, tiyatoracı ecnebi kadınlar mı, yaşça olgun madamalar mı, hepsi mevcut yani.

Aşk Ölsün - Baba Sahne

Yazan: Murat İpek
Yöneten: Barış Dinçel
Dekor ve Kostüm Tasarımı: Barış Dinçel
Işık Tasarımı: Yakup Çırtık
Müzik:Çiğdem Erken
Afiş Tasarımı: Murat Saner

Oyuncu:
Günay Karacaoğlu

Baba Sahnenin ilk sezon oyunlarından Aşk Ölsün oyunun biraz gecikmeli olsa da dün akşam annemle seyrettik. Aşk Ölsün aslında bir devam oyunu. Murat İpek'in yazdığı Basit Bir Ev Kazasından tanıdığımız Songül'ün hayatının ikinci perdesi. Hadi ufak bir ipucu da vereyim, finali de Aşk Ölsün'de.  Ama merak etmeyin, ilkini seyretmemiş olsanız da, bu oyunda bir kopukluk yaşamıyorsunuz.

Basit Bir Ev Kazasında Songül'ü 15 yıllık evliliğini bitirdikten sonra yeniden hayata tutunmaya çalışırken, hayata yeniden umutla bakarken, hatta ufukta yeni bir aşk varken bırakmıştık. Ama anlıyoruz ki işler pek yolunda gitmemiş. Songül yine yalnız ve yine mutsuzdur. Ara ara yaşamaktan vazgeçse de sonra yine bir ucundan hayata tutunuveriyor. Tek istediği kendisini onun sevgililerini sevdiği gibi sevebilecek bir adam, bir can yoldaşıdır. Ama Songül çok azimli, hep aşkı arıyor, hayattan umudunu kaybetmiyor. Tabi söz konusu Songül ise, her şey çok komik oluyor. Acılar bile komikleşiyor. Ve kadınlar Songül'ün özelinde kendi hayatlarından pek çok şey buluyorlar  bu oyunda. Sağ olsun Günay Karacaoğlu, sayesinde öyle çok güldük ki kendimize, hemcinslerimize.

Meçhul Paşa - Tiyatro Adam

Yazan: Ahmet Sami Özbudak
Yöneten: Emrah Eren
Dekor ve Kostüm Tasarımı: Barış Dinçel
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Müzik: Deniz Bayrak
Koreograf: Gizem Erdem
Yönetmen Yardımcısı: Güney Zeki Göker
Oyuncular:
Erdem Akakçe
Fatih Koyunoğlu
Bülent Çolak

Bu akşam nefis bir oyun izledim. Halen etkisindeyim. Hem çok güldüm, hem çok hüzünlendim hem de çok hayıflandım. Meçhul Paşa 1946 yılında Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Mustafa Mim Uykusuz tarafından çıkartılan daha doğrusu çıkarılmaya çalışılan, çıkarabilmek için mücadele edilen mizah dergisi Marko Paşa'nın tarifsiz serüvenini anlatıyor. Bize hikayeyi bu yazarların ilham perileri anlatıyor aslında. Her şeye tanık ya da sebep olan ilham perileri. Peri deyince aklınıza minnoş genç kızlar falan gelmesin lütfen. Perileri de oyun künyesindeki aynı bıyıklı/bıyıksız adamlar oynuyor. Sahnedeki üç adam rolden role giriyorlar. Perileri oynuyorlar, yazarları oynuyorlar, hanın çaycısını oynuyorlar, mürettipi oynuyorlar, okuyucuları oynuyorlar, isimsiz pek çok role giriyorlar. Üç kişiyle dev bir kadroyu döndürüyorlar sahnede.

Uzlaşma - Şehir Tiyatroları

Yazan: Cholelam Bert
Çeviren: Zeynep Su Kasapoğlu
Yönetmen: Aslı İçözü
Dramaturg: Arzu Işıtman
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Zuhal Soy
Işık Tasarımı: Mahmut Özdemir
Müzik ve Ses Tasarımı: Ilgın İçözü
Oyuncular:
Zeliha Bahar Çebi
Işıl Zeynep
Gökçer Genç
Yeliz Şatıroğlu


Şehir Tiyatrolarının sezona hazırladığı yeni oyunlardan Uzlaşmayı seyrettik bu akşam. Son cümlemi baştan söylemek istiyorum. Ben Uzlaşmayı gerçekten beğendim. Konusuna gelince; üç yaşında ufak çocukları olan bir çift boşanmaktadır ama aralarındaki anlaşmazlık derin olduğu için hakim onları uzlaşma müessesesine göndermiştir. Uzlaşma görüşmelerinde onlara biri deneyimli, diğeri yeni mezun iki kadın danışman yardımcı olacaktır.

Senaryo - Siyah, Beyaz ve Renkli

Yazan: Martin Crimp
Çeviren: Barış Arman
Yöneten: Mehmet Birkiye
Sahne Tasarımı: Cihan Aşar
Kostüm Tasarımı: Şirin Dağtekin
Işık Tasarımı: Emir Uçurçağ
İllüstrasyon: Şerif Karasu
Görsel Tasarım: İpek Kent
Oynayanlar:
Cem Özeren, Çağrı Şensoy, Güneş Sayın, İmer Özgün, Nişan Şirinyan, Salih Bademci, Tuğçe Yolcu

Senaryo benim Siyah, Beyaz ve Renkli tiyatrodan seyrettiğim ilk oyun. Oyundan sonra ilk izlenimim farklı sahnelenmiş bir oyun seyrettiğim şeklinde. Günümüz New York'unda geçen oyun bir yapım şirketinde başlıyor. Anne şirket sahipleri Andrew ve Jennifer'a hayat hikayesini anlatmaktadır. Daha doğrusu hayatını kamuya mal etmek üzeredir. Çünkü buraya giren hayatlar artık herkesin bildiği hikayelere, hikayeler de filmlere ve dizilere dönüşmektedir. Andy Warhol'un bir zamanlar öngördüğü gibi "herkes bir gün 15 dakikalığına meşhur olacak. Hikayeni bir kez anlattıysan, onun kontrolünü kaybedersin.

Baş Belası - Sahne 27

Yazar: Sam Bobrick
Çeviren: Ekin Tuncay Turan
Yöneten: Melih Madan
Oyuncular:
Su Demir
Yiğiter Bür
İshak Burak Ocak


Sam Bobrick evvelce oyunlarını seyrettiğim bir oyun yazarı. Daha Önce Ali Poyrazoğlu tiyatrosundan Oğlum Çiçek Açtı, Duru Tiyatro'dan İki Bekar ve Komedia Türk'den Travis Pine oyunlarını seyretmiştim. Biyografisinde en sevilen oyunlarından birisinin de Baş Belası olduğunu okumuştum. Sahne 27 diye daha önce duymadığım bir tiyatro topluluğunun oyunu sahnelediğini duyunca da hemen biletimi aldım.   

Oyun bir psikiyatrisin muayenehanesinde geçiyor. Kendi kendisine "sinir bozucu adam" teşhisi koyan Ethan bu durumundan kurtulabilmek için Dr. Wells'in muayenehanesine gider. Ethan aslında kendisinin düşündüğünden çok daha fazla sinir bozucudur ve Dr Wells ile yaptığı bir kaç seanstan sonra elde ettikleri tek gelişme Dr. Wells'in ayarlarının bozulmasıdır ve Dr. Wells'in bir müddet işinden uzak kalması gerekmektedir.

Cadı Avı - Kadıköy Emek Sahnesi

Yazan: William Shakespeare
Çevirmen: Talat Sait Halman
Uyarlayan / Yöneten / Besteci / Dekor Tasarımı: Engin Alkan
Dramaturg: Sinem Özlek
Koreograf: Senem Oluz
Kostüm Tasarım / Uygulama: Candan Seda Balaban
Işık Tasarımı: Cem Yılmazer
Müzik: Altuğ Kutluğ
Orkestra Şefi: Merve Sarıkaş
Afiş Tasarımı: Şeyda Özdeğer
Oyuncular:
Ayşegül Sünnetçioğlu, Pınar Yıldırım, Emre Yetim, Mert Arat, Makbule Sitare Akbaş

Bu tiyatro beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı. Bu akşam da nefis bir oyun izledik. Bizi Macbeth'in cadıları karşıladı. Acı üstüne acı, kan üstüne kan. Kayna kazanım kayna, yan ateşim yan. Sonra Macbeth'in cadıları Anadolu'nun kadın tanrılarına dönüştüler. Bu toprakların belki de en eski tanrıçası, Sümerlerin Bereket tanrıçası İnanna, Tanrı Zeus'un gözdesi, karada, denizde ve yer altında söz sahibi olan, üçyüzlü ay tanrıçası Hakete ve dünyalar güzeli aşk tanrıçası Venüs. Bu üç kadın insanlık tarihinin farklı dönemlerinde tanrıçalık yapsalar da (acaba "hüküm sürseler de"demek daha mı doğru olur, bilemedim) aslında matruşka kadınlar gibi birbirinin içine geçmiş, küllerinden kendisinden sonraki tanrıçaya yol açmışlar.

Rus Besteciler Konseri - İstanbul Devlet Opera ve Balesi

Süreyya Operasında yine çok keyifli bir akşam. Perihan N. Artan, Utku Bayburt, Arzu Bozkurt, Yoel Keşap, Hüseyin Likos, Ayten Tekel'in sesinden Korsakov, Çaykovski, ahmaninov, Musorgski'den seçilmiş aryalar diledik. Solistlere piyanoda Yuliya Bapova eşlik etti. Tekrarı var. Kaçırmayın.

Can Yeleği - Şehir Tiyatroları

Yazan: Gönül Kıvılcım
Yöneten: Nihat Alptekin
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Aysel Doğan
Işık Tasarımı: Mustafa Türkoğlu
Efekt Tasarımı: Metin Küçükyılmaz
Video Tasarımı: Mustafa Küçücük
Oyuncu:
Elçin Atamgüç

Şehir Tiyatrolarının yeni sezona hazırladığı Can Yeleği oyunu hayatımıza ansızın giren, istesek de istemesek de yüzleşmek zorunda kaldığımız Suriyeli göçmenleri anlatıyor. Öğretmen bir anne, mühendis bir baba, iki erkek çocuk. Suriyeli bir aile. Vatanı olan, evi, malı, mülkü olan, işi olan, kökleri olan bir aile. Ellerindeki her şey birden bire yok oluyor ve kendilerini Türkiye'de, sefil bir hayatın içinde buluyorlar. Her şeylerini artlarında bırakıyorlar ama acılarını, kayıplarını, korkularını, özlemlerini yanlarında getiriyorlar. Bu ailenin başından geçenleri Elçin Atamgüç'ün oynadığı Suriyeli anne anlatıyor bize. Kocasını, çocuklarını, ardında bıraktıkları dünyalarını onun anlattıklarıyla, onun gözünden tanıyoruz. Can Yeleği seyretmesi zor bir oyun çünkü bize dinlemesi zor şeyler anlatıyor, çünkü bizim görmek, duymak istemediğimiz şeylerden bahsediyor.

Kendi Gök Kubbemiz (Yahya Kemal) - İstanbul Devlet Tiyatrosu

Yazan: Sönmez Atasoy
Yöneten: Okday Korunan
Dekor - Kostüm Tasarımı: Şirin Dağtekin Yenen
Işık Tasarımı: İ. Önder Arık
Oyuncular: Okday Korunan
Müzik: Timur Selçuk

İstanbul Devlet Tiyatrosu'nun bu sezona hazırladığı yeni oyunu Kendi Gök Kubbemiz (Yahya Kemal)'i seyrettim. Yahya Kemal'in ağzından, onun şiirlerinin rehberliğinde çocukluğuna, gençliğine, Paris günlerine, hayatına değen insanlara, Atatürk'e, büyük elçilik yıllarına, özetle yaşamına tanıklık ediyoruz. Bugüne kadar sadece şair kimliğiyle tanıdığım (kendi adıma söylüyorum) Yahya Kemal'in çok farklı yönlerini öğreniyorum. Sahnedeki Yahya Kemal tüm bunları o kadar güzel, o kadar dinlenesi anlatıyor ki. Anlattıklarına o kadar şaşırıyorum ki. Ne kadar sıra dışı, ne kadar cesur, ne kadar başarılı bir hayat. Mesela 18 yaşında Marsilya'ya, oradan Paris'e kaçmak nasıl bir cesaret, nasıl bir gözükaralıktır? Bir taraftan da eğitimini tamamlamak, hem yabancı hem de Türk sanat çevreleriyle hercümerç olmak. Sonra  Atatürk'le bir araya gelmek, büyük elçilik yapmak. Ne kadar renkli, ne kadar entelektüel bir hayat. Oyundan aklımda kalan cümle, kendisini hastanedeki hemşireye tanıttıktan sonra umarım hayal kırıklığına uğramadınız diyor. "bazen şiiriyle şairin kalıbı birbirine uymaz"

Korku - Altsahne

Yazan: Stefan Zweig
Uyarlayan:Elodie Menant
Çeviren: Can Kapyalı
Proje Tasarım, Yöneten: Tuğçe Mine Aktulay Çakır
Proje Yapım: Altsahne
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Müge Hooper
Koreograf ve Hareket Düzeni: Seçil Demircan
Müzik: Doğan Balcı
Afiş Tasarımı: Ali Cengiz İşcanlı
Işık Kumanda: Devrim Kabacaoğlu
Ses Kumanda: Anıl Akagün
Oyuncular: Zeynep Aytekin, Kerim Ürün, Asena Yıldırım, Nadir Bilgili

Bu akşam Stefan Zweig'in Korku isimli uzun öyküsü ya da kısa romanından aynı isimle sahneye uyarlanan oyunu izledik. Ben bu oyuna da dersimi çalışarak gittim ve önden kitabı okudum. Kitap kocasını aldatan genç bir kadının, aşığının nişanlısı tarafından şantaja maruz kalmasını anlatıyor.

İyi Geceler Anne - AST

Yazan: Marsha Norman
Çevirmen: Yıldırım Türker
Yönetmen: Yeşim Özsoy
Işık Tasarımı: Yüksel Aymaz
Dekor Tasarımı: Selim Cinisli
Ses Efekt Tasarımı: Çağrı Beklen
Oyuncular: Lale Mansur, Gizem Aldemir


Bu akşam Ankara Sanat Tiyatrosu Baba Sahne'ye konuk geldi. Marsha Norman'ın yazdığı oyun aynı evde yaşayan anne ve kızın bir akşamını anlatıyor. Sara hastası olan kız,  kocasından boşandıktan sonra annesinin evine yerleşmiş (şimdi yazarken tam olarak hatırlayamıyorum belki de evliliğinde de orada oturuyordu) ve evden hiç çıkmadan dört duvar arasında yaşamını sürdürmektedir. Anne ise zaman içinde kızına bağımlı bir hayat tarzı geliştirmiştir. Ev işleri, annenin kişisel bakımı, kızın sorumluluğundadır.

Efsana Kadın - Ezop Sahne

Yazan: Ali Kemal Güven
Konsept ve yöneten: Naz Erayda
Müzik Direktörü: Cumhur Bakışkan
Işık dekor Tasarımı: Cem Yılmazer
Kostüm ve Şapka Tasarımı: Cansu Tabak ve Ubeyd Bayraktar

Bu akşam Baba Sahne'de Derya Alabora'nın tek kişilik oyunu Efsane Kadın'ın ilk gösterimine katıldım. 80'li yılların namı değer Kızıl Bomba'sı Efsane Pars o şaşalı günlerinden çok uzaktadır. Artık hayatın farklı bir evresindedir. Derken bir haber magazin gündemine bomba gibi düşer. Efsane kendisinden yaşça oldukça genç olan sevgilisiyle kaldığı otel odasında vurulur. Olay kaza mıdır, intihar mıdır yoksa taammüden adam öldürmeye teşebbüs müdür, işin orası biraz karışık. Üstelik olaydan sonra genç sevgilinin Efsane'nin köpeği Fondip'le birlikte kayıplara karıştığı da çıkan haberler arasındadır.

Hırçın Kız - Devlet Tiyatroları

Yazan: William Shakespeare
Çeviren: Nurettin Sevin
Rejisör: Yücel Erten
Dekor Tasarım: Ethem İzzet Özbora
Kostüm Tasarım: Nalan Alaylı
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Müzik: Emil Tan Ertem

Oyuncular:
Veda Yurtsever (biz Eylem Yıldız'dan izledik), Hakan Meriçliler, Uğur Hakan Güneri, Turan Günay, İlkay Akdağlı, Fatih Dokgöz, Zülfükar Ali Sinan Demir, Burak Altay, Çiğdem Yıldız, Ahmet Taşdemir, Ahmet Kurt, Başak Ova, Bilal Ercan, Büşra Saraç, Erdem Bilgi, Hakan Sivlim, Mehmet Emrah Hamşioğlu, Muhammed Yıldız, Oya Ünal, Özlem Karataş, Rezzak Aklar, Seda Özgiş, Tuba Aydın, Tuğçe Topçu

Bugün Devlet Tiyatrosunun sezona hazırladığı yeni oyunlardan William Shakespeare'nin Hırçın Kız oyununu izledim. Oyun Padualı zengin tüccar Baptista'nın iki güzel ve bekar kızı hakkında. Kızlardan büyük olanı, Katherina çok huysuz, çok aksi ve çatal dilli bir kızdır. Küçük kız Bianca ablasının aksine hem çok güzel hem de çok iyi huyludur. Pek çok talibi vardır ama kızların babası büyük kız evlenmeden küçüğün evlenmesine izin vermez.

Kral Lear - Oyun Atölyesi

Yazan: William Shakespeare
Çeviren: Haluk Bilginer
Yönetmen: Muharrem Özcan
Sahne Tasarımı: Özlem Karabay
Müzik: Tolga Çebi
Işık Tasarımı: Kemal Yiğitcan
Hareket Düzeni: Orçun Okurgan
Dövüş Koreografi: Tamer Serkan Subaşı
Oyuncular:
Haluk Bilginer - Kral Lear
Berfu Öngören - Goneril ve soytarı
Hare Sürel - Regan ve soytarı
Nazlı Bulum - Cordelia ve soytarı
Arif Pişkin - Gloucester Kontu ve soytarı
Deniz Celiloğlu - Kent Kontu
Kaan Turgut - Edmund, Burgonya Dükü, soytarı, hizmetli
Onur Özaydın - Edgar, Fransa Kralı, soytarı
Sertan Müsellim - Cornwall Dükü, soytarı, hizmetli
Efe Tunçer - Albany Dükü, soytarı, hizmetli
Hüseyin Sevimli - Oswald ve hizmetli

Bugün günlerden Kral Lear'di. Oyun Atölye'sinin yeni sezona Kral Lear'i hazırladığını duyduğumdan beri heyecanla oyunun perde demesini bekledim ve sonunda bugün kapalı gişe oynayan oyunu seyretmeyi başardım. Başardım diyorum çünkü Kral Lera'a 3. sıranın başından yer  bulmak hiç de kolay bir iş değildi ama harcadığım çabaya değdi.

Teftişör - Tiyatro Adam

Yazan: Gogol
Uyarlayan: Irmak Bahçeci, Oğuz Utku Güneş, Ayşe Ayter
Yöneten: Oğuz Utku Güneş
Yönetmen Yardımcısı: Ayşe Ayter
Dramaturg: Ormak Bahçeci
Koreograf: Gizem Erdem
Kostüm ve Dekor Tasarımı: makbule Mercan
Işık Tasarımı: Ayşe Ayter
Oyuncular:
Barış Yıldız, Berk Yaygın, Çağdaş Tekin, Çetin Kaya, Deniz Özmen, Ediz Akşehir, Gökhan Azlağ

Tiyatro Adam'ın bu sezona hazırladığı yeni oyunu Teftişör dün akşam Baba Sahne'de prömiyer yaptı ve ben de ikinci akşamında seyretme imkanı buldum. Gogol'un ölümsüz eseri Müfettiş'den uyarlanan oyunun kategorisi Tiyatro Adam tarafından "distopik komedya" olarak tanımlanmış.

Gogol Müfettiş oyununda Çarlık dönemi Rusyası'nın çürümüş devlet düzenini, yozlaşmış bürokrasiyi, yolsuzluğa bulaşmış, halktan uzaklaşmış, ahlaksız bürokratları hicveder.

Arya - Şirin Pancaroğlu

Türkiye'nin ve dünyanın tanınmış arp sanatçısı Şirin Pancaroğlu'nu bu akşam sanatçının Arya ismini verdiği konserinde dinleme şansını yakaladım. 1968 yılında Ankara'da doğan sanatçı Cenevre Konservatuvarının ardından Amerika'da, İndiana Üniversitesi Jacobs Müzik fakültesinde yüksek lisan eğitimini tamamlamış. 20 yıl yurt dışında yaşadıktan sonra 2000 yılında ülkesine dönmüş. Şirin Pancaroğlu'nun sanat hayatında Türkiye'de ve yurt dışında kazanılmış pek çok ödül var.

Kıyı - Moda Sahnesi

Yazan: Wajdi Mouawad
Yöneten: Kemal Aydoğan
Çeviren: Ayberk Erkay
Sahne Tasarımı: Bengi Günay
Müzik Direktörü: Ulaş Özdemir
Işık Tasarımı: İrfan Varlı
Kondüsyoner: Yeşim Coşkun

Oyuncular:
Onur Ünsal, Uluç Esen, Caner Erdem, Mert Şişmanlar, Melek Ceylan, Barış Yurtsever, Çağla Buldak, Talha Kaya

Süre: 150 dakika
+18

Bu akşam Moda sahnenin sezona hazırladığı yeni oyunu Kıyı'yı seyrettim.  Tiyatronun web sayfasında "Wajdi Mouawad'ın önemli oyunlarından olan Kıyı (Littoral) savaş nedeniyle Batı'ya göç etmiş bir ailenin oğlunun babasını gömmek için onu memleketine getirişi ve gömmek için bir yer arayışını anlatıyor" diyerek tanıtıyor oyunu. Ama siz böyle söylediklerine bakmayın. İnsanı yerden yere çalan bir yol hikayesi Kıyı.

Rossini 150. Yıl - İstanbul Devlet Opera ve Balesi 2018 - 2019 Sezonu Açılış Konseri

Orkestra Şefi: Zdaravko Lazarov
Koro Şefi: Paolo Villa

Solistler:
Caner Akgün
Caner Akın
Ayşe Sinem Ekşioğlu
Nesrin Gönüldağ
Ali İhsan Onat
Hale Soner
Elif Tekışık
Umut Tingür
Hande Soner Ürben
Gökhan Ürben
Sevim Zerenaoğlu

Bu akşam UDOB adına yakışan bir konserle sezon açılışını yaptı. 2018 tüm dünyada ünlü besteci Rossini'ye adanmış. Aynı sebeple İstanbul Devlet Opera Balesi açılış konseri de Rossini'ye ithaf edilmiş. Sahnedeki muhteşem orkestraya solistler Caner Akgün, Caner Akın, Ayşe Sinem Ekşioğlu, Nesrin Gönüldağ, Ali İhsan Onat, Hale Soner, Elif T. Tekışık, Umut Tingür, Hande Soner Ürben, Gökhan Ürben, Sevim Zerenaoğlu eşlik etti. Son iki eserde yaklaşık 60 kişiden oluşan İstanbul Opera ve Balesi korosu da yer aldı.

Angina Pektoris - Küçük Salon

Yazan: Çağıl Tekten
Yöneten: Emre Tandoğan
Kostüm Tasarımı: Elif Arman
Oyuncular: Çağıl Tekten, Atakan Yılmaz


Sezonun ilk oyunu (2018 - 2019) geçen sezon çok istemem rağmen bir türlü denk getirip gidemediğim Küçük Salon'un Angina Pektoris oyunu. Yazamama sancısı çeken bir yazarın, bir türlü yazılamayan kahramanlarının var olamama sancısı üzerine hem çok komik hem de çok zeki bir oyun Angina Pektoris. Yazarın beyninin kıvrımları arasına sıkışmış, daktilodan hırsla çıkarılıp atılan her sayfada geçmişi, o anı ve geleceği yeniden ve yeniden yok olan ve/veya değişen, nereden gelip nereye gittiğini unutan roman kahramanları. Bir kadın ve bir erkek. Birbirlerini bir bulup, bir kaybediyorlar.

Zorba - Ankara Devlet Opera ve Balesi

Eser: Kazancakis
Beste:  Mikis Theodorakis
Libretto ve Koreografi: Lorca Massine
Orkestra Şefi:  Bujor Hoinic
Dekor ve Kostüm: Gürcan Kubilay
Işık Tasarımı: Fuat Gök

Balet ve balerinler: 
Zorba: Burak Kayıhan
John: Eren Keleş
Marina: Özge Onat
Manilioes: David Khozasvhili
Madame Hortance: Sanem Subaygil
Solist: Selva Erdener
Baş Kemancı: Tayfun Bozok



9. Uluslararası İstanbul Opera Festivali kapanışı Ankara Devlet Opera ve Balesince sahnelenen Zorba balesiyle yaptı. Konusunu Kazancakis'in aynı isimli ünlü  romanınından alan eserin müzikleri yabancısı olmadığımız, Zülfü Livaneli ile yaptığı ortak çalışmalardan da tanıdığımız Mikis Theodorakis'e ait.

La Traviata - 9. stanbul Uluslararası Opera Festivali

Beste: Giuseppe Verdi
Libretto: Francesco Maria Piave
Orkestra Şefi: Alessandro Cedrone
Reji: Henning Brockhous
Dekor Tasarım: Josef Svoboda
Kostüm Tasarımı: Gian Carlocolis
Işık Tasarımı: Henning Brockhous
Koro Şefi: Giam Paolo Vessella
Koreografi: Valentina Escobar
Baş Kemancı: Tayfun Bozok
Solistler:
Burcu Uyar, Sezin Kirişci, Zeliha Kökçek, Giorgi Oniani, Viladimir Stoyanov, Cem Akyüz, Emre Uluocak, Yiğit Can Tatlıoğlu, Mithat Karakelle, Ali Can Akyıldız, Mahir Kat, Görkem Aytemur


Bu akşam nefis bir La Traviata yorumu izledik. Aynaların sihirli dünyasında nefis sesler dinledik. Geceye damgasını dekor olarak kullanılan dev ayna vurdu. Şöyle anlatmaya çalışayım: Sahneye perdeye bağlı olarak hareket eden, neredeyse sahneyi bir uçtan diğer uca kadar kaplayan dev bir ayna kurulmuştu.

Arıza - Moda Sahnesi

Yazan: Koffi Kwahule
Çeviren: Ezgi Coşkun
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne Tasarımı: Bengi Günay
Işık Tasarımı: İrfan Varlı
Koreografi: Yeşim Coşkun
Oyuncular:
Ezgi Mola
Caner Cindoruk

Moda Sahnesi'nin Stüdyo sahnesinde oynanan ilk oyunu Arıza'yı sezonun sonunda, hatta dibinde yakalayıp, seyretmeyi başardım.

Tanımadığınız bir erkek ya da kadınla asansörde bir süre mahsur kalsanız, bir erkek ya da kadın olarak neler geçerdi aklınızdan, nasıl davranırdınız? İşte bu soruların cevaplarını oynuyor Arıza'da Ezgi Coşkun ve Caner Cindoruk. Bizim kahramanlarımız olan o kadınla o adam bir gökdelenin asansöründe yukarıya doğru hızla çıkmaktadır. Fonda Louis Armstrong'un büyülü sesinden "What a Wonderful World" çalmaktadır ve müzik ikisini de iç dünyalarında yakalamıştır.

Gala Konseri - 9. Uluslararası İstanbul Opera Festivali

9. Istanbul Uluslararası Opera Festivali - Gala Opera Festivaline yakışan nefis bir konserle yapılan açılışta biribirinden güzel eserler dinledik. Konserin konuk solisti, Leyla Gencer'in de öğrencisi olan Nino Machaidze'ydi. Nefis sesi ve yorumuyla hepimizi etkiledi. Konser Mozart'in Figaro"nun Düğünü operası uvertürü ile açıldı. Nino amachaidze aynı operadan deh vieni non tardar aryasını, Dvorak'in Rusalka operasından song of the moon aryasını, Puccini'nin La Bohem operasından mi chiamano mimi aryası, Charles Gounod'un Romeo ve Juliet operasindan Je veux vivre aryasini seslendirdi. 
Rossini'nin Hırsız Saksağan operasının uvertürü, Pietro Mascagni'nin Cavakkeria Rustica operası intermezzo, Verdi'nin Nubucco operası Sinfonia, Bellini'nin Norma operası uvertürü, Puccini'nin Monan Lescaut operasi intermezzosu İstanbul Devlet Opera ve Balesi orkestrası tarafından seslendirildi. 
Nino Machaidze gerçekten muhteşem bir sese ve tekniğe sahip. Aryalara neredeyse 100 kişilik bir koro da eşlik etti. (Saymaya çalıştım ama sayı tahmini). Keşke Tekrarı olsaydı.

Gizli Evlilik (İl Matrimonio) - İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Ana Sanat Dalı Bölümü

Besteci: Domenico Cimarosa (1749 - 1801)
Libretto: Giovanni Bertati
Orkestra Şefi: Murat Cem Orhan
Rejisör: Aytaç Manizade
Işık: Onur Koçtürk
Korepitatör:  Dinara Binnazarova ve Murat Cem Orhan
Reji Asistanı: Buse Gülyalçın
Kondüvit: Erdem Muallaoğlu
İÜDK Opera Orkestrası

Bu akşam İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Opera Ana Sanat Dalı öğrencilerinin mezuniyetlerinde seslendirdiği nefis bir opera seyrettik. Sahnede pırıl pırıl altı genç sanatçı vardı.  Operanın konusu kimin elinin kimin cebinde olduğu pek belli olmayan, iç içe geçmiş, yanlış anlaşılmalar, yalanlarla örülü karmaşık aşk öykülerinden oluşuyor. Signor Gerinimo iki kızı ve kız kardeşiyle birlikte yaşamaktadır. Bir gün yardımcısı Paolino ona Kont Rabinson'dan bir mektup getirir. Kont Robinson'un niyeti Signor Gerinimo'nun kızıyla evlenip, onun yüklü drahomasını almaktır.

Apollo e Dafne - Judith - İstanbul Devlet Opera ve Balesi

Eser Adı: Apollo ve Daphne
Besteci: Handel
Müzik Sorumlusu: Turan Manafzade
Sahneye Koyan: Doğan Çelik
Dekor Tasarımı: Efter Tunç
Kostüm Tasarımı: Gazel Erten
Koreografi: Çiğdem Erkaya Öztürk
Işık: Taner Aydın
Solistler: Sinem Ekşioğlu, Utku Bayburt
Dansçılar: Melis Kolçak, Berkay Topçuoğlu
Çocuk Dansçı: İpek Kilimci


İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde sezonun son gösterisi 2 farklı eserden oluşuyor. İlk Bölüm Handel'in Apollo ve Defne Sahne Kantatı. Nefis müzik, etkileyici sesler. Kantat konusunu Dafne'nin efsanesinden alıyor. Dafne Yunan nehir tanrılarından Peneus'un kızıdır. Avcılığa düşkündür, vaktinin çoğunu ormanda geçirir.

Yuva - bplanı

Yazan: Sami Berat Marçalı
Yöneten: Sami Berat Marçalı
Kostüm Tasarımı: Marta Monte Vecchi,
Işık: Alev Topal
Oyuncular:
Özlem Zeynep Dinsel
Bora Aktaş
Erol Ozan Ayhan
Saim Karakale

Bu akşam bplanı'ndan Yuva oyunun seyrettim. Oyun yuvasını kaybetmiş dört kişinin hikayesi. New York'tayız. Oyun bir kadınla otistik kardeşinin yağmurlu bir günde taksiye binmesiyle başlıyor. Kadın sadece Türkçe konuşabiliyor, otistik kardeşi ise korktuğunda, heyecanlandığında bağırıyor, anlamsız sesler çıkarıyor. Kadın delicesine oradan uzaklaşmak istiyor. İngilizcede bildiği bir kaç kelimeden birini umutsuzca, çaresizce tekrar ediyor. Go!!! Go!!! Taksi şoförü kadını anlamıyor.

Gençlik Konseri - İstanbul Devlet Opera ve Balesi

Şef: Zdravko Lazarov
Solistler: Uğur Atasoy, Sibel Demir, Gamze Ayaydın, Sezin Duzci, Canan Özgür, Ayşenur Ayyıldız, Nazirem Türkmen, Selin Uzun, Emre Güngör, Ekin Su Paker, Algan Özcan, Bezmi Hazal Eksi, Muzaffer Dingil, Onur Çalışkan, Burcu Ömür Zeybek, Melis Sağlam, Anıl Önder, Dilara Kaymak

İstanbul Devlet Opera ve Balesi bu akşam 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramının şerefine sahneyi gençlere bırakmış. Zdravko Lazarov yönetimindeki kalabalık orkestranın eşliğinde sahneye pırıl pırıl genç sanatçılar çıktılar. Gençlerin heyecanları, coşkuları, mutlulukları yüzlerinden okunuyordu. Ve hepsi birbirinden şık giysiler içindeydiler. Kendilerine, bizlere çok özenmişlerdi. 

Kanlı Komedya - Baba Sahne

Yazan: Stefan Tsanev
Çeviren: Hüseyin Mevsim
Yöneten: Ragıp Yavuz
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Barış Dinçel
Işık Tasarımı: Yüksel Ayma
Müzik: Can Şengün
Koreografi: Yasemin Gezgin
Oyuncular: Levent Öktem, Ahmet Saraçoğlu, Ecem Üstündağ, Pınar Coşkun

Caligula Kanlı Komedya benim çalışarak seyretmeye gittiğim oyunlardan. Oyundan önce Mümtaz İdil'in biyografik roman türünde yazdığı "Dehşetin Kanlı Gölgesi Caligula" kitabını okudum. Roman tadında yazılmış Kitap Caligula'nın nasıl birisi olduğunu anlamamda çok yardımcı oldu. Tarihi kahramanımız gerçek ismi Gaius Julius Caesar Augustus Germanıcus olan ve Caligula takma adıyla anılan İ.S. 12 ile 41 yılları arasında yaşamış ve kısa ömrünün son dört yılında imparatorluk yapmış bir Romalı.

Nereden Nereye - Enver Aysever ve Gurup Gündoğarken

Anlatan: Enver Aysever, Burhan Şeşen, Gökhan Şeşen
Müzik: Burhan Şeşen, Gökhan Şeşen, Murat Güner, Selen Kosova
Görsel İçerik: Şule Aydın
Yapım: SGM


Bu akşam nefis bir gösteri izledik. Grup Gündoğarken'in müzikte ve müzikle geçen 35 yılını, Enver Aysever'in yaşamına değenleri, yıllar içinde gelip geçenleri, gelip de (maalesef) henüz geçemeyenleri, bir döneme damga vuranları, güzel insanları, güzel olmayan (!) insanları hatırladık, yad ettik ve de lanet ettik. Eğer ben yaşlardaysanız, Gurup Gündoğarken'in sahneye çıktığı ilk yılları hatırlayabiliyorsanız, hayatınız Demirel'e, Kenan Evren'e, sonra bir kaç kez daha Demirel'e, Özal'a, Tansu Çiller'e değmiş demektir. Yani politik olarak travmalı çocuklardık vesselam. Sonrakiler zaten malumunuz. Yakın tarih diyoruz kendilerine.

Travis Pine Halktan Biri - Komedia Türk

Yazan: Sam Bobrick
Çeviren: Ekin Tuncay Turan
Yönetmen: Bahtiyar Engin
Dekor: Barış Dinçel
Müzik: Ozan Erdoğan
Oyuncular:
Levent Ülgen
Galip Erdal

Travis Pine Halktan Biri çok keyifli bir politik komedi. Yazar Sam Bobrick oyunu George E. Bush ve Dick Chney'in yönetimde olduğu yıllarda bir dönem eleştirisi olarak yazmış. 2016 yılı Kasım ayında Donald Trump seçilince oyunu gözden geçirerek, güncellemiş. Yani olaylar Amerika'da geçiyor ve oyunda bahsi geçen "Başkan" da Donald Trump. Baştan bu durumu açıklığa kavuşturalım ki, yanlış anlaşılmalara sebep olmayalım.

Sahnede gerçekten nefis bir dekor var. Eskimiş, köhneleşmiş, standart bir Amerikan evi. İç mekan detayları, penceresi, penceresinden gözüken dışarı manzarası, dış kapısı, bahçesi, bahçesindeki eski ve bakımsız arabası, ağaca asılı, terkedilmiş gibi duran eski lastikten salıncağı. Barış Dinçel'in kim bilir kaç yüz parçadan oluşan oya gibi işlenmiş dekorunu oyun başlayıncaya kadar, nereye bakacağımı şaşırarak seyrettim.

Düğün - Sarı Sandalye

Yazan: Bertol Brecth
Çeviren: Yılmaz Onay
Yönetmen - Işık Tasarımı: Doğan Nalbantoğlu
Oyuncular:
Şeyiba Ceren Ülgen
Canan Günaştı
Emre Yıldızlar
Sencan Oytun Tokuç

Bu akşam çok farklı bir Bertol Brecht yorumu seyrettim. Bir gelinle damadın evlerinde yakın aile bireylerine verdiği düğün yemeğine konuk olduk. Evet oyun bir düğün yemeği hakkında ama ortada kurulu bir sofra yok. Gelin, damat, anne ve babaları, arkadaşlar hep birlikte yemekteler ama sahnede sadece dört oyuncu var. Dolayısıyla oyuncular birden fazla rolü canlandırıyor. Bildik sosyal kalıplar içinde, genel nezaket kurallarına göre, dar alanda kısa paslaşmalarla süren yemek, gittikçe yolundan çıkmaya başlıyor. Alkol miktarı artıkça misafirlerin yaldızları dökülüyor, maskeleri düşüyor ve içlerinde birikenler, kızgınlıklar, kuyruk acıları, kompleksler bir bir ortaya saçılmaya başlıyor.

Killology - Craft Tiyatro

Yazan: Gary Owen
Yöneten: İbrahim Çiçek
Çeviren: Hira Tekindor
Dekor ve Işık: Kerem Çetinel
Koreografi: Yağmur Su Alparslan
Haraket: Göksun Büyükkahraman
Oyuncular:
Güven Murat Akpınar
Ozan Dolunay
Serkan Altunorak

Oyun karakterlerinden biri ufak bir erkek çocuğu. Babasıyla annesi küçükken ayrılmış. Annesiyle yaşıyor. Öğrenci, gününün çoğu okulda geçiyor. Sıradan bir hayatı varmış gibi görünüyor ama aslında öyle değil. Çünkü etrafı şiddetle çevrelenmiş. Çünkü şiddet her yerde ve kanıksanmış. Çocuk da kendisine yönelmiş bu şiddetle baş etmeye çalışıyor. Şiddetin maduru konumunda. Babası ilk zamanlarda yanında, sonraları ziyaretler giderek seyrekleşmiş. Artık babanın adı var, kendisi yok.

Martı - Pürtelaş Tiyatro

Yazan: Anton Çehov
Çeviren: Ahmet Sami Özbudak
Yönermen: Serdaş Biliş
Sahne ve Kostüm Tasarım: Gamze Kuş
Müzik: Çiğdem Erken
Koreograf: Tuğçe Tuna
Işık Tasarımı: Cem Yılmazer
Video Animasyon: Ezgi Kaplan
Oyuncular:
Boran Kuzum, Ecem Uzun, Fırat Tanış, Gonca Vuslateri, Kayhan Açıkgöz, Serdar Orçin, Sevil Akı, Şerif Erol, Tilbe Saran, Yasin Bardakçı, Cem Cücenoğlu

Yaklaşık bir buçuk ay önce seyrettiğim Çehov'un Martı oyununu biraz gecikmeli olarak yazıyorum. Çehov'un İş Bankası yayınlarından çıkan Büyük Oyunlarını okuduğumda, içlerinde en çok Martı oyununu merak etmiştim. Çünkü oyun göl kıyısındaki bir evde geçiyordu ve göl oyunda çok önemli bir yer tutuyordu. O nedenle gölün tiyatro sahnesinde nasıl taşınacağını çok merak etmiştim.

Bilmeyenler için oyunun konusundan biraz bahsedelim.  Pyotr Nikolayeviç Sorin devlet memurluğundan emekli olduktan sonra bir taşrada, göl kıyısındaki çiftliğine yerleşir. Ünlü bir artist olan kız kardeşi İrina Nikolavyevna'nın oğlu Konstantin Treplev de onunla birlikte yaşamaktadır.
Treplev'in çocukluğu annesinin başarılarının ve güzelliğinin gölgesinde, ona duyduğu sonsuz hayranlıkla geçmiştir ve bu ortam onu çok naif, çok duygusal ama başarısız bir gence dönüştürmüştür. Şimdi burada, sığıntı gibi kaldığı dayısının yanında oyun denemeleri yazmaktadır.

Ke$ On Dı Teybıl - Zafer Algöz

Zafer Algöz'ün ikinci kitabını az önce bitirdim. Okurken o kadar çok eğlendim ki. O kadar çok güldüm ki. Eline, kalemine, aklına sağlık Zafer Algöz.  Zafer Algöz ikinci kitabında tiyatro yaşamında hayatına özel dokunuşlar yapan güzel insanları, meslektaşlarını, ustalarını anlatmış. Ama içerden, çok içerden, yanıbaşlarından.

Çoğu komik olan hikayeler ama hayat işte kimisi de hüzünlü. İnsanın içini burkuyor, kadare, feleğin kahpesine sövdürüyor. Anlattığı insanların kimini çok iyi tanıyoruz, kimisinin sesi kulağımıza yabancı bir filmde uğramış gitmiş, kimi televizyonda ya da tiyatro sahnesinde karşımıza çıkmış. Kimi hayatımızda bir iz bırakmış, kimini hatırlamıyoruz ya da hiç görmemişiz bile. Kimler yok ki kitapta ve ne çok sır, ne çok dedikodu var.

Düşperest - Taşra Kabare

Yönetmen: Oğuz Utku Güneş
Hikaye: Nergis Öztürk, Cemal Toktaş
Yazan: Ayça Işıldar
Beste Güfte: Şevki Çapa
Yardımcı Yönetmen: Cemal Toktaş
Reji Asistanı: Yiğit Aytuğar
Işık Tasarımı: Utku Kara
Dekor ve Kostüm Tasarım: Hilal Polat

Oyuncular: Nergis Öztürk, Cemal Toktaş, Şevki Çapa, Yiğit Aytuğar

Düş Bandosu: Şevki Çapa, Ayşe Evrim Uluözyurt, Vehbi Can Uyaroğlu, Bahadır Şentürk, İlker Uçarer

Bu akşamın programı Taşrakabare'de Düşperest oyunuydu. Oyun "Biraz sonra seyredeceğiniz düşlerin tamamı gerçeklerden alınmıştır" diyerek başladı. Ya da bu minvalde bir şey de olabilir. Aklımda kalan bu. Antalya'daki evinden şarkılarını söylemek için İstanbul'a gelen Cemalettin'in hayallerinin peşinden koşmak isterken yok olmasına, daha doğrusu başkalarının hayallerine dönüşmesini anlatıyor oyun. Arka planda da değişen Türkiye'nin soluk gölgesi.

Şvayk Harikalar Ülkesinde - Kadıköy Tiyatro Oyuncuları Topluluğu

Eserin Özgün Adı: Aslan Asker Şvayk
Yazan: Yaroslav Hasek
Oyuncular: Ali Alan, Atakan Gözel, Barış Sönmez, Beril Yeğin, Betül Kurtulan, Deniz Kapıkıran, Derviş Genç, Duygu Kutlu, Emine N. Özseven, Emre Cingöz, Emre Özdemir, Ertan Tok, Feryal Saç, Gökhan Güneş, Güven Yılmaz, Hasan Arslan, Hatice Düştegör, Huriye Yılmaz, Mert E.  Berger, Mithat Can Met, Ozan Keleş, Özlem Cengiz, Suat Akbaş, Volkan Efir, Yasemin Altuntaş, Zuhal Deliağaoğlu

Bu akşam DasDas sahnede farklı bir ekipten  güzel bir oyun izledim. Avusturyalı 91. Alay askeri Svayk'la beraber, I. Dünya savaşı özelinde, savaşı ve bileşenlerini irdeledik.  Savaşın kazananları, kaybedenleri, kurbanları, onu besleyen toplumsal damarlar, savaşın haklılığı, haksızlığı, sınırlar, imparatorlar, şehitlik, hainlik ve daha neler neler.

Narnia Günlükleri - İstanbul Devlet Tiyatroları

Yazan: Clive Staples Lewis
Oyunlaştıran: İrita Kutchmy
Müzik: İrita Kutchmy
Çeviren: Çağman Pala
Rejisör: Işıl Kasapoğlu
Yönetmen: Sabri  Özmener
Dekor Tasarım: Hakan Dündar
Kostüm Tasarım: Ceren Karahan
Işık Tasarım: Yakup Çartık
Koreograf: Tuğçe Tuna

Oyuncular: Sevinç Erol, Ömer Hüsnü Turat, Çağıl Tekten, Çağla Buldak, Çağrı Aslan, Doruk Ordu, Özlem Sağlam, Müzeyyen Durgun, Alp Aydın, Ecem Alpay, Betül Çevgen, Sena Tuğçe Güner, Ihlara Yener, Nazlı Uğurtaş, Yıltan Kahraman, Mukaddes Kurmuş, Gökhan Yıldırım, Abdülhamit Mutlu, Damla Polat, Ceren Narinoğlu, İlter Kapıcı, Evren Akyürek, Tuğçe Tanıl, Nevzat Cengiz, Onur Ertaman, Gizem Genç, Handan Ölçener, Aykan Aydın, Umut Aydın, Ercüment Ekrem Güvenç, Çiçek Üstün, Alparslan Çağlar, Ezgi Mutlu, Nezahat Seza Yeğin, Orhan Ergiol, Aykut Söyük, Gülçin Arsla.

Devlet Tiyatrosu sezon sonuna "yediden yetmişe" sloganıyla Narnia Günlükleri müzikalini yetiştirdi. İnanılmaz keyifli bir müzikal seyrettik. Nefis dekoru, şenlikli kostümleri, başarılı sahnelemesi ve oyuncularıyla 2.5 saat nasıl geçti anlamadık. Oyun konusunu Narnia Günlükleri serisinin birinci kitabı Cadı, Aslan ve Dolap'tan alıyor. Clive Staples Lewis'in yazdığı kitap İrita Kutchmy tarafından sahneye uyarlanmış. Gayet de başarılı olmuş. Oyunun konusuna gelecek olursak; 2. dünya savaşı sırasında yalnız kalan  4 kardeş yardımsever bir profesörün kırsaldaki şatosuna kalmak üzere gelirler. Profesörün tarihi şatosu çocuklar için sürprizlerle dolu bir oyun alanı gibidir. Özellikle boş odadaki büyük elbise dolabı. O elbise dolabı aslında karlar altındaki Narnia ülkesine açılan gizli bir geçittir. İlk önce küçük kız kardeş Lisa dolaptaki kürklü paltoların arasından geçerek Narniya'ya ulaşır. Narnia uzun zamandır Beyaz Cadı'nın büyüsü altındadır ve bu yüzden o topraklarda sonsuz bir kış yaşanmaktadır.  Aslında Narnia kendisini Beyaz Cadı'nın büyüsünden kurtaracak, kehanette bahsi geçen 2 erkek 2 kız dört çocuğun gelmesini beklemektedir. Lisa aynı yoldan boş odaya döndükten sonra kardeşlerini de alıp geri gelir. Kardeşler gerçek bir kral olan Aslan'ın yardımıyla Beyaz Cadı'ya karşı mücadele ederler.

Bahar Konseri - İstanbul Devlet Opera ve Balesi

Solistler:
Esra Abacıoğlu Akcan
Muzaffer Dingil
Önay Günay
Efsun Öztoprak
Ayşe Sezerman
Ayten Telek
Piyano:
Hüesyin Kaya

Bu akşam Süreyya Operası'nda keyifli bir konserle bahara merhaba dedik. Konser için bahar temalı aryalardan oluşan bir seçki hazırlanmış. Kadıköy'de oynanan Fenerbahçe - Beşiktaş derbisine rağmen zar zor da olsa konsere yetişmeyi başardım. Süreyya operasının kırmızı koltuklarına kuruldum ve Hüseyin Kaya'nın piyanosu eşliğinde birbirinden güzel eserler dinledim.

Harukilade Bir Çiftin Badireli Ev Yaşamı - İkincikat Tiyatro

Konsept ve Yönetim: Mine Çerçi
Metin Yazımı: Mine Çerçi, Güray Dinçol, Sena Taşkapılıoğlu
Oyuncular: Güray Dinçol, Sena Taşkapılıoğlu
Ses Tasarım ve Müzik: Eda Er
Işık Tasarım: Utku Kara
Kostüm Tasarım: İnci Kangal Özgür
Dekor Tasarım: Mine Çerçi
Dekor Uygulama: Marta Montevecchi
Teknik Uygulama: Koray Doğan
Afiş Tasarımı: Uğur Açıkgöz

Bu akşam yolum ikinci kez Güray Dinçol ile kesişti. Kendisiyle Şatonun Altında oyunuyla tanışmıştım ve tiyatrolarına aşık olmuştum. Bu oyunlarını da çok sevdim. Bir kadınla bir adam birlikte yaşadıkları hayatlarını evin iç duvarlarından doğru bize anlatıyorlar. Anlattıkları hikaye aslında tanıdık. Hepimize ait, hayatın ana hatları, kalın çizgileri. Ama hikayeyi sanki yabancı bir dilde anlatıyorlar. Sonra çok harika bir şey oluyor ve biz anlattıklarını dillerini bilmesek de anlıyoruz. Büyülü bir şey sanki.