14 Nisan 2010 Çarşamba



Rita – Kemal Safa Güntekin

Yazan: nazimo Kategori: Kurgu

1950 yılların başındayız. Samsun’lu Cemile çok güzel, çok genç ama bir o kadar da fettan. İstanbul’a gidip artiz olma hayalleri kuruyor. Kendisini bu şehirden çekip kaçıracak birine ihtiyacı var. Erkek Namık klarnet çalıyor. Cemile ona İstanbul’a gitmekten ve artiz olma hayallerinden bahsedince, o da kendi hayallerinde kendini İstanbul’un lüks gazinolarında klarnet çalarken buluveriyor. Haliyle hayalleri bu kadar örtüşünce Cemile’yle birlikte kaçma planları yapıyorlar. Zaten Erkek Namık Cemile’ye sırılsıklam aşık. Beraber Ankara’ya giden bir kamyona biniyorlar. Kamyon yolculuğunda Cemile’nin adı Rita oluyor. Samsun’da kamyon’a Cemile biniyor ama Ankara’da kamyondan Rita iniyor.

Rita İstanbul’a hiç gidemiyor. Ankara’da tanıştığı Kabadayı Ali Osman’la sıcak bir gecenin ardından imam nikahıyla evleniyor. Adam vurmaktan hapse düşen kocası,  Kayseri Cezaevi’ne nakledilince, o da arkasından Kayseri’ye geliyor ve Pavyoncu Nuri’nin açtığı Elhamra Gazinosunda şarkı söylemeye başlıyor.

12 Nisan 2010 Pazartesi

Kukla - Ahmet Ümit



Yazan: nazimo Kategori: KurguPolisiye


TBMM Susurluk Araştırma Komisyonu Sonuç Raporundan;

Susurluk Belgeleri II. Cilt Sayfa 380

Bilgisi ve görüşüne başvurulan bir kısım kişiler komisyonumuza; olayların 1970’li yıllarda başladığını ve o dönemde devlette bazı güçlerin, sağ-sol kavgasını başlattıklarını, bundan devletin içindeki bazı kurumların haberdar olduğunu ve yönlendirdiğini, sabah sol görüşlü kişilere sıkılan silahın akşam sağ görüşlü kişilere sıkıldığını söylemişlerdir. Bu olaylar 12 Eylül 1980’e kadar devam etmiştir. 12 Eylül’den sonra da bir kısım ülkücü olarak bilinen  ve aranılan şahıslardan olan bazılarının devlet tarafında yurt içinde ve yurt dışında bazı operasyonlarda kullanıldığı, Komisyonumuza verilen beyanlar ve bir takım bilgilerden anlaşılmıştır.

Bir gece ansızın kırmızı bir kamyonun beyaz bir Mercedese Susurluk’ta çarpmasıyla başlayan macera aslında yukarıdaki raporla sonlanmıştı. Türkiye günlerce bu olayla yattı, bu olayla kalktı. Halk devlet içindeki çetelerden, devlet için adam öldürmekten haberdar oldu. Ya da önce devlet için sonra da kendileri için adam öldürenlerden. Ama gazetelerde okuduğumuz kadarından bu mekanizmaların nasıl işlediği, kimlerin hangi koşullarda neler yaptığı çoğumuzun gözünde tam olarak canlanamadı. Karanlıkta duran iri bir kütle vardı. Büyüktü, herkes bir tarafına dokunabiliyor, dokunduğu yeri anlatmaya çalışıyordu, ama hiçbirimizin gözünde – ya da benim gözümde- karanlıkta odada duran o kütlenin tam olarak ne olduğu canlanmıyordu. Kukla kitabında Ahmet Ümit o karanlık odaya fener tutmuş. Devlet içindeki çetelerin nasıl çalıştığına dair bize bir yol haritası çıkarmış. Kendi öyküsünü anlatırken, yaşanabilecek nice öyküye giden düşünce yollarını da açmış.