2 Temmuz 2016 Cumartesi

Köpek Kadın Erkek - Moda Sahnesi



(Nazimo - Tiyatro)

Yazan: Sibylle Berg
Çeviren: Sibel Arslan Yeşilay
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne Tasarım: Bengi Günay
Işık Tasarım: İrfan Varlı
Afiş Tasarımı: Mark Hale

Oynayanlar;
Köpek:  Barış Yıldız
Kadın: Zamire Zeynep Kasapoğlu
Erkek: Caner Cindoruk

Bu sezon çok fazla oyun son kez perde dedi ve sahnelere vade etti. Bu da onlardan bir tanesiydi. Biz de Köpek Kadın Erkek oyununun son temsiline yetiştik. Hem tanışma hem veda. İkisi bir arada. Ama iyi ki izlemişim ve Barış Yıldız'ın canlandırdığı Köpek'le tanışmışım. Farkındaysanız köpekten sonra gelen 'le' ekini tıpkı özel isimlerdeki gibi yukarıdan kesme işareti ile ayırdım. Ayırdım çünkü ona özel isim muamelesi yapmayı, hatta çok çok özel isim muamelesi yapmayı istedim. Köpekten sonra gelen 'le' ekini, sıradan bir köpekten bahsediyormuşuz gibi bitişik yazmaya kıyamadım. Çünkü ben bu konuşan, okuyan, entelektüel köpeğe bayıldım.



Oyunun baş rolünde Köpek var. Oyunda Köpek'in gözünden bir kadınla bir erkeğin ilişkisi anlatılıyor. Onların ilişkisinin özelinde de aşka ya da aşksızlığa dair bizlere bir ayna tutuluyor. 40'lı yaşlarının başında çevirmen, yalnız bir kadınla, grafiker, yalnız bir adamın ilişki denemesine şahit oluyoruz. Hem kadın hem de erkek bu zamana dek pek çok deneme yapmış, yanlış insanlardan, çöpçatan buluşturulmalarından yorgun düşmüşlerdir. Son buluşma denemelerinde birbirlerine rastlarlar. Belki de yıllar geçtikçe bu tür buluşmalardan bekledikleri, beklentileri o kadar azalmıştır ki, bu kez birbirlerinde umduklarından çok daha fazlasını bulurlar ve birbirlerine tutunmaya karar verirler. Kafede başlayan bol şaraplı, bol gülmeli, "ne sen de mi öyle düşünüyorsun" lu, "bence de öyle" li geceyi kadının evinde sonlandırırlar ve kapının önünde buldukları köpeği de içeri alırlar. Evet, şu bizim köpeği.
Köpek: neden mi buluştular? çünkü pazar günüydü, çünkü pazarları kimse kendini iyi hissetmezdi, çünkü televizyon programı kötüydü, çaresiz restorana gittiler; hiçbir beklentileri yoktu. güzel görünmek için hiç çaba sarfetmemişlerdi; birbirlerini gördüklerinde restoran birden aydınlandı, boş bir pazar günü boş bir restoranda karşılıklı oturduklarında etraf iyice aydınlandı.

Sonra ilişkilerinin içinde bolca seksin olduğu sık buluşma evresine girdiler. Çok seviştiler çünkü çok aşıktılar, çok mutluydular, Her şeyi beraber yapıyorlardı, sonunda çift olmuşlardı, Olmuşlar mıydı acaba? Yani dışarıdan öyle gözüküyordu da, içerideki durum tam olarak nasıldı, işte o tartışmaya açıktı. Zaten ilişki de zaman içinde tartışmaya açıldı. Sonra da ilişkilerinin rotasını oldukça tehlikeli sulara çevirdiler. Hayatlarının her anında Köpek'de yanlarındaydı. İşin sarpa sardığının farkındaydı. Kafasında deli sorularla dolaşıyordu. En önemli sorunsa çiftler ayrılınca köpek kimde kalırdı. Zavallı köpek kadınla adamın ilişkilerini gözlemliyor, ilişkinin içinden bize bildiriyordu..Muhbir köpek.

Oyun ilerlerken kadınla adam arasında yaşananlarda çok fazla tanıdık anlar, evreler, sözler, neden sonuç ilişkileri yakalıyorsunuz. Bazı sahneler öyle tanıdık ki. İnsanın içindeki yalnız kalmama güdüsünün ya da korkusunun nelere kadir olduğunu gördüğünüzde bir taraftan da ürküyorsunuz 'acaba hepimizin içinde bir yerlerde uyuyan böyle bir canavar var mı' diye.


Oyun çok eğlenceliydi. Her üç oyuncu da çok başarılıydı ama ben en çok Köpek'i beğendim. Hele oyun başladığında, ilk sahnede bir sessiz yavru köpek tiradı vardı ki, gerçekten çok komikti. İri bir adamın bir köpeği oynaması, konuşması, olaylardan neden sonuç ilişkileri çıkarması ve bunları yaparken de seyirciyi köpek olduğuna ikna etmesi. Kolay iş değil doğrusu.

Kadını oynayan Zamire Zeynep Kasapoğlu'nu ilk kez seyrettim. Bence çok iyi bir performans sergiledi. Caner Cindoruk'u daha evvel televizyon dizilerinde izlemiştim. Fakat canlı izlemek çok farklı ve kendisi komedi de çok başarılı. Ben tiyatro sahnesinde oyuncuları daha samimi buluyorum.

Biraz da oyunun dekorundan bahsetmek istiyorum. Moda Sahnesinde seyrettiğim diğer oyunlardaki gibi bunda da minimum düzeyde dekor kullanılmıştı. Sonuçta yalnız yaşayan, bekar insanların evlerinde geçiyor oyun, çok da karmaşık dekorlar gerektirmiyor ama zaman zaman gözüm Şehir Tiyatrolarının özenli dekorlarını da aramıyor değil doğrusu. Kadın ve adamın ev sınırlarının, yere yapıştırılan beyaz kalın bantlarla ayrılması ve bir arada yaşamaya başladıklarında da aradaki bantların kaldırılarak yeni mekanın sınırlarının belirlenmesi fikri bence güzeldi.

Gecenin sonunda çok güzel vakit geçirdiğimi söyleyebilirim. (Bu arada benim kafamda da deli sorular, acaba zavallı köpeği bize mi götürseydik)

İki sezondur oynayan Köpek Kadın Erkek oyununu son anda da olsa yakaladığım ve seyredebildiğim için mutluyum. Ama keşke bir sezon daha oynasaydı. Köpek'i bir kez daha izlemeyi isterdim.

Maalesef yazımı 'gidin, seyredin ve eğlenin' diyerek bitiremiyorum, 'tüh, kaçırdınız' diyorum. Bir de seyredenler, seyredemeyenlere anlatsın lütfen.

Oyun provaları esnasında çekilen bir video;




Meraklısına Not: 

Youtubeda oyunun yurt dışı sahnelemelerinin görüntülerine baktım. Bir kaç tanesini burada da paylaşacağım. Fark ettim ki dekor konusunda haksızlık yapmışım, en zengin dekorlu bizimkiymiş. Bu arada en sevimli köpek de bence Moda Sahnesi yorumunda. 

Bu aşağıdaki Almanya'da yani ana dilinde sahnelenmiş bir versiyon. Müzikal denilemez ama müzikle süslenmiş bir yorum ve ben bu köpeğin sevimli olduğunu düşünmüyorum.




Bu da yine oyunun ana dilinde sahnelenen bir versiyon ama çok farklı bir köpek yorumu;





Kendime not; bizim kadro ben ve kızım
Kendime resim;







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder