7 Ağustos 2009 Cuma

Ressamın Bahçıvanıyla Marul Üzerine Sohbeti - Henry Ceuco



Ressamın Bahçıvanıyla Marul Üzerine Sohbeti - Henry Cueco


Yazan: nazimo Kategori: Kategori Dışı

Paris’li ünlü ressam Henry Cueco yaz aylarında gittiği sayfiye evinde, bahçesiyle ilgilenen bahçıvanıyla yıllar boyunca yaptığı kısa sohbetleri kitaplaştırmış. Aslında arka kapak yazısı, kitap hakkında gayet  yeterli bilgi içeriyor. Ama ben yine de bir kaç cümle eklemek istedim.

Kitap, aynı konuşulduğu gibi yazılmış, okunması çok kolay. Bir bahçıvanla, bir ressamın önce bahçecilik ile başlayan, tanışıklıkları ilerledikçe günlük hayat gaileleri üzerine yaptığı sohbetler, zaman içerisinde bu iki adam arasında yıllar süren derin bir dostluğa dönüşüyor. Sanki birlikte günlük hayatın felsefesini yapıyorlar. Siz de onlarla birlikte hayatınızdaki sıradan olaylar üzerine düşünmek ihtiyacı hissediyor, karşılaştırmalar yapıyorsunuz.
Ressamın dünyası bahçıvana çok yabancı. Tarlasında yetiştirdiği ve günlük diyetinin bir parçası olan patatesleri ressamın tuvali üzerinde görmek onun için gerçekten şaşırtıcı oluyor.
“…inanmıyorum, şimdi de bir patatesin portesini yapıyorsun, üstelik doğal büyüklüğünde, birebir benzeyen bir porte! Ismarlama mı?…”
 



Bahçıvanın hayata bakışı çok basit, hayatındaki nesnelerin sadece gerçek, yalın anlamları var. Hayatında metaforlara yer yok. Tanrıyla olan ilişkisi de biraz şaibeli. Ölümle ilgili fikirleri de,  nasıl desem, sanki biraz mesleki deformasyona uğramış. Çok ağır bir sağlık problemi sonrasında ölüme çok yakınken, tüm ömrünü toprakla haşır neşir olarak geçirmiş biri olarak ve yalnızca  yerde uzanarak bahçesinde çalışabiliyorken ölümle ilgili olarak düşüncelerini şöyle açıklıyor;
“…Bana kalırsa, ölünce yukarı gideceğimi hiç zannetmiyorum: Kendimi yukarıda göremiyorum. Daha çok aşağıda, köklere ve çukurlara yakın görüyorum. Aşağısı bana daha uygun.  Yukarıyı hiç bilmiyorum, kesin kaybolurum orada. Böyle yattığın yerden gökyüzüne bakınca, nerede sonlanabileceğini bilemiyorsun. Gökyüzü, gökyüzü deyip duruyorlar ama saydam bir şey bu gökyüzü. Hiçbir şey değil bence. Tanrı gibi o da. Bir gaz belki…” 
Kitap bittiğinde, hayatımın  çok fazla karmaşık bir hal almış olduğunu düşündüm. Yumağın üzerine ne ara bu kadar çok düğüm atmışım ben de bilemedim. Düğümlerden bir kısmını açmam ve bu kitabı kızıma da okutmam gerektiğini düşündüm.

Meraklısına Not 1: Bu kitap sayesinde ressam olarak Henry Cueco’ yu da tanımış oldum. Sağolasın Google.



Meraklısına Not 2: 2007 yılında kitap Jean Becker tarafından filme çekilmiş.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder