20 Nisan 2010 Salı



Ateş Canına Yapışsın – Sezgin Kaymaz

Yazan: nazimo Kategori: FantastikKurgu

Azazil başlangıcını bilmediği zamandan beridir Allah’ın cennetinde, cennetin diğer sakinleriyle birlikte mutlu ve mesut  yaşıyor, Rabbine ibadet ediyor ve küçük meleklere; o altın saçlı, narin yaratıklara öğretmenlik yapıyordu. Azazil küçük meleklerin Büyük Usta’sıydı. Cennette tüm yaratılanlar Allah’ın sevgili kulları idi ama Azazil ve diğer dört büyük melek; Cebrail, Mikail, Azrail ve İsrafil Allah’ın daha da  sevgili kullarıydılar. Azazil ise onların arasında bile daha farklıydı. Kendini hepsinden özel ve güzel buluyordu. Diğerleri nurdan yaratılmıştı ama Azail, Büyük Usta, dumansız ateşten yaratılmıştı. Bir tek o ateşten yaratılmıştı. Tek olduğuna göre o en özeldi. Fıtratında ateş vardı. İçi kıpır kıpırdı. Rabbinin sevgisi sayesinde içindeki ateşi dizginliyor ve hak yolundan ayrılmıyordu. Ta ki, bir gün haberci melek Cebrail, Adem’in gelişini müjdeleyinceye dek.

Tanrı Cebrail vasıtasıyla tüm kullarını kükreyen çimenler platosuna topladı. Cebrail onlara müjdeyi verdi.


ALLAHIN BUYRUĞUDUR!  ÖYLE DİNLENSİN VE ÖYLE UYGULANSIN!
ARAMIZA YENİ BİR CAN KATILMIŞTIR.  ADI  ADEM!
O Kİ FITRAT MALZEMELERİ FARKLI,
O Kİ YARADILIŞ GAYESİ FARKLIDIR.
NE BİR HAYVAN,  NE BİR BİTKİ,  NE BİR BÖCEKTİR O.
ASLA BİR MELEK DE DEĞİLDİR!  BAMBAŞKADIR!
İNSANDIR!  İNSANDIR!  İNSANDIR!

Cebrail, Allah’ın buyruğu ile ve O’nun yüce rızası için topraktan ve pıhtıdan var edilen Adem’i sevip sayacağız, koruyup gözeteceğiz ve ona secde edeceğiz dedi.

Bu haber Azazil’in içindeki tüm dengeleri altüst etti. Yok artık daha nelerdi. İhramının eteklerini savurmak için kendi etrafında bir tur attı, bu hareketle o çok güzel saçlarını da sağından soluna doğru tüm ihtişamıyla şöyle bir  dalgalandırmış oldu. Dumansız ateşten yaratılan Azazil, çamurdan yapılmış, ne idüğü belirsiz, herkesin ortasında çırılçıplak gezen Adem’in önünde secde edecekti ha…  Kesin bunda bir yanlışlık vardı. Cebrail bir şeyleri mutlaka yanlış anlamış olmalıydı. Yoksa sümme haşa, Tanrı’nın yanlışlık yaptığını kesinlikle kastetmemişti.

Adem, Azazil’e hiç de iyi gelmemişti. Azrail, topraktan yapılan Adem’i küçümsüyor, onun ne kadar yetersiz olduğunu görüyordu ama onun dışında kimse bu gerçeği fark edemiyordu. Onun önünde cennetin Büyük Usta’sı Azazil secde edemezdi. Yapılması gereken şey belliydi. Adem’in ne mal olduğunu herkese gösterecekti.

Azazil, Adem’le giriştiği bu mücadelede içindeki kötülükle yüzleşti, ateşini keşfetti ve Azazil’den İblis’e doğru bir dönüşüm yaşadı. Adem ise yaradılışında hamuruna eşit oranda katılan iyi ve kötü hasletlerin etkisiyle, içindeki tüm Allah sevgisine rağmen Şeytan’ın oyununa gelerek yeryüzüne açılan kapının anahtarı olan elmaları yasak ağaçtan kopardı. Elmayı ısırdı. Haram meyve, Adem’in fıtratındaki kötülükle buluştu. Ateş canına yapıştı. Artık hep tehlike içinde olacak ve hep tehlike ile sınanacaktı. Yeryüzünde Şeytanla Adem  birbirlerinin sınırı oldular. Adem’in direndiği yere şeytan giremedi, şeytanın girdiği yerde Adem kaybetti.

Tüm dinlerde var olan Adem’in cennetten kovulma hikayesi Sezgin Kaymaz’ın kaleminde bambaşka bir soluk bulmuş. Bir kere çok eğlenceli anlatılan bir öykü olmuş.  Neredeyse cennetteki, içine Adem kaçmış, kafası karışmış Azazil’i sevimli buldum bile diyebilirim. Bu açıdan yolda okumak için çok uygun değil. Yalnız başına yollarda kıkır kıkır, dikkat çekiyor. Hikayede en çok hoşuma giden kısım ise, Adem’e elmayı verenin Havva değil de şeytan olması. Bu kadın yanlısı bakış ruhuma iyi geldi.


Ne diyebilirim ki, yeni bir Sezgin Kaymaz romanı daha. Okuyun, okutun diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder