12 Ocak 2016 Salı



Cehennem - İstanbul Devlet Tiyatrosu

(Nazimo - Tiyatro)

Tek perde - 1 saat 10 dakika

Yazan: Jennifer Haley
Çeviren: Gülay Gür
Yöneten: Metin Belgin
Dekor Tasarım: Hakan Dündar
Kostüm Tasarımı: Ceren Karahan
Işık Tasarım: Yakup Çartık
Dramaturg: Şafak Eruyar
Yönetmen Yardımcısı: Şamil Kafkas

Oyuncular;
Sıms/Papa: Metin Belgin
Dedektif Morris: Simay Tuna
Doyle: Ahmet Somers
Woodnut: Hakan Onat
Irıs: Aslı Sarınç


Jennifer Haley'in 2012 yılında yazdığı bir oyun Cehennem (The Nether). Oyun önce Los Angles'ta, sonra Londra'da sergilenmiş. 2015 yılında da İstanbul Devlet Tiyatrosu Cehennem oyunun New York'la aynı zamanda sahnelemeye başlamış. (Bu bilgi Hıncal Uluç'un sabahtaki yazısından)

Oyun sahnede bir masa, 2 iskemle ve 5 oyuncuyla oynanıyor. Bir de ışık. Ama ne oynanıyor. 
Olaylar, insanların çevrim içi hayatlarının çevrim dışı hayatlarını ele geçirdiği ve sanal alem gerçekliğinin beş duyuya hitap ettiği gelecekte, 2050 senesinde geçiyor.  Cehennem, sanal alemde avatarlarla işlenen sanal suçların peşine düşen gerçek dünyadaki polis biriminin adı. Ve bu birimden bir kadın polis, Dedektif Morris, sanal alemde "kuytu"adında bir site yaratan Sims/Papa'nın peşine düşer. 


Kuytu ağaçların arasında, etrafı yemyeşil çimenlerle çevrili huzur dolu bir Victoria dönemi evidir. Buradaki yaşamda Victoria devrinde kalmıştır. Bu evde küçük bir kız çocuğu ve babası (Papa) yaşamaktadır. Fakat evin kendine ait sırları vardır. Kuytu'ya gelen her ziyaretçi, bu sırrın bir parçası olur. Kuytunun ne olduğu hakkında oyunun heyecanı kaçmasın diye fazla bilgi vermek istemiyorum ama hepimizin kuytularında bir yerlerinde gizli saklı ne varsa onları bazen gıdıklayan bazen kaşıyıp kanatan bir yer kuytu. En derinlerimize kaçmış şiddeti olduğu yerden çekip çıkaran bir yer. 


Bu dünyada, günümüz bilgisayar oyunlarından farklı olarak, seçtiğiniz kahramanımızın avatarını giyerek, yani gerçekten yaşayarak, dokunarak, hissederek oynayabileceğiniz çok tehlikeli oyunlara katılabiliyoruz. O evde küçük bir kızla neler yapılabilir mesela? Kan ılık ılık ellerimizden akarken ne hissederiz?


Dedektif, Papa'yı ve yakalayabildiği kuytu sakinlerini  masa başında sorgularken, biz de suçlu kim, suç nerede başlar, cani kimdir, kaçan kim, yakalayan kim sorularının peşinde biraz da hayal gücümüzün sınırlarını zorlayarak oradan oraya savruluruz. Peki sanal alemdeki suçu engellemeyi başarırsak, bu cani ruhlar içlerindeki kötülüğü kimlere yöneltecektir? Bu savaşın kazananı kim? 

Müthiş bir oyundu. Gerçekten. Bu sezon seyrettiğim en etkileyici oyunlardan biriydi ve kadın polis dedektif Morris rolünde Simay Tuna gerçekten çok iyiydi. Benim bile ne var ne yok itiraf edesim geldi. 

Neredeyse boş bir sahnede, ışık oyunlarıyla gerçek ile sanal mekan geçişleri çok iyi verilmişti. Işık sahnedeki 6. oyuncuydu. 

Gidin, seyredin.Ufak bir tavsiye. Oyuna teknolojiye çok yakın olmayan anneniz ya da babanızla gidecek olursanız onlara farmwille ile avatar filmi karışımı bir konusu var deyip, oyunu buradan örnekleyin. Canavar gibi anlıyorlar.

Maalesef bizim oyundan aşağıdaki videodan başka bir görüntüye ulaşamadım.  


Ama onun yerine youtube'da yurt dışında sahnelenen oyunlardan bir şeyler bulabilir miyim acaba diye baktım ve buldum. Center theatre grup'un sahnelediği cehennem oyunundaki dekora bayıldım. İlk video oyundan parça, diğeri de o muhteşem sahne dekorunun yapım sürecine dair bir video.




Bu da MCC Thatre'nin sahnelediği oyunun tanıtım videosu.





Kendime not. Bizim takım; ben, annem, kızım
Kendime resim


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder