(Nazimo - Tiyatro)
NAZIM HİKMET’ten Uyarlayan ve Yöneten: GENCO ERKAL
Müzik: Fazıl Say, Zülfü Livaneli, Cem Karaca, Tarık Öcal, Edip Akbayram, Tolga Çebi, Nadir Göktürk, Timur Selçuk
Düzenleme ve müzik yönetimi:Yiğit Özatalay
Giysi: Özlem Kaya
Işık tasarımı: Yüksel Aymaz
Koreografi: Sernaz Demirel
Oyuncular: Genco Erkal, Tülay Günal
Piyano: Yiğit Özatalay
Viyolonsel: Deniz Doğangün
Işık: Cemal Sezer
Ses: Mehmet Doğan
Nazım Hikmet'in Bursa cezaevinde ve sürgündeyken yazdığı şiirlerini seslendirdi Genco Erkal. Aslında Genco Erkal şiirleri seslendirdi demek doğru değil. Genco Erkal Nazım Hikmet oldu ve şiirleri yaşadı. Parmaklıklar arkasındaki Nazım'ı, onun duygularını, ruh halini, Piraye'ye olan aşkını, yaşama sevgisini ve her koşulda yarınlardan, bu memleketten umudunu kaybetmeyişini ete kemiğe büründürdü. Nazım hapisten Piraye' ye seslendi, Piraye de ona evinden cevap verdi.
*
Saat 21.
Meydan yerinde kampana vurdu,
nerdeyse koğuşların kapıları kapanır.
Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz :
8 yıl...
Yaşamak : ümitli bir iştir, sevgilim,
yaşamak :
seni sevmek gibi ciddî bir iştir...
*
İlk göz göze geldiğimiz günkü elbiseni çıkar sandıktan,
giyin, kuşan,
benze bahar ağaçlarına...
Hapisten
mektubun içinde yolladığım karanfili tak saçlarına,
kaldır, öpülesi çizgilerle kırışık beyaz, geniş alnını,
böyle bir günde yılgın ve kederli değil,
ne münasebet,
böyle bir günde bir isyan bayrağı gibi güzel olmalı Nâzım Hikmetin
kadını...
Sonra Nazım bize sürgünden seslendi. Özgür ama sevdiklerine hasret, vatanına hasret, Mehmet'ine hasret. Genco Erkal'ın sesindeki hasretin tınısı, oğlu Mehmet'e seslenişi içimi üşüttü adeta.
*
Çok yorgunum, beni bekleme kaptan.
Seyir defterini başkası yazsın.
Çınarlı, kubbeli, mavi bir liman.
Beni o limana çıkaramazsın...
*
Bir vapur geçer Varna önünden,
uy Karadeniz'in gümüş telleri,
bir vapur geçer Bogaz'a doğru.
Nazım usulcacik okşar vapuru,
yanar elleri..
Genco Erkal etkileyici ses tonuyla şiirlere ve Nazım Hikmet'e can verirken, Tülay Günal da Nazım Hikmet şiirlerinden bestelenen birbirinden güzel şarkıları seslendirdi. Müzik de şiir de, eksik kalmış yaşamlar da içime işledi. Ben onları dinledikçe bir sızı yumruk oldu yerleşti boğazıma. Ne kadar hoyrat davranmış bu ülke güzel insanlarına. Ne kadar kolay harcamış ve ne çok hayatı mahvetmiş.
Genco Erkal'ın Nazım'ın Bursa cezaevi mektuplarından uyarladığı Yaşamaya Dair oyunu Nazım Hikmet için bir nevi saygı duruşu olmuş. Bizim için ise tadına doyulmayan bir seyir, dinleti ve oyunculuk şöleni. Oyun bittiğinde tüm salon bu iki usta sanatçıyı ve tabi Nazım'ı dakikalarca ayakta alkışladı. Mutlaka seyredilmesi gereken bir oyun.
Ve son olarak, Sen çok yaşa Genco Erkal!
Meraklısına video;
Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
Kendime Not: Bizim takım Naz ve ben
Kendime resim:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder