19 Kasım 2016 Cumartesi

Fehim Paşa Konağı - İstanbul Şehir Tiyatroları

fehim paşa konağı istanbul şehir tiyatroları ile ilgili görsel sonucu
(Nazimo - Tiyatro)

Yazan: Turgut Özakman
Yöneten: Kemal Kocatürk
Dramaturgi: Hilmi Zafer Şahin
Sahne Tasarımı: Mehmet Emin Kaplan
Kostüm Tasarımı: Almila Altunsoy
Işık Tasarımı: Murat İşçi

Oyuncular:
Anlatıcı - Pertev Bey - Temsilci: Bahtiyar Engin
Rasim baba: Orhan Hızlı
Azizler - Yorgancı: Volkan Ayhan, Murat Üzen
Arifler - Berber: Hamit Erentürk - Cihan Kurtaran
Düztaban Osman: Murat Ozan
Yusuf: Çağatay Palabıyık
Ayvaz: Serkan Bacak
Nuri Bey - Hadi Bey: Nevzat Çankara
Fehim Paşa - Deli Suat Paşa: Selçuk Soğukçay
Zilli Ömer Çavuş: Ali Karagöz
Hanımefendi: Nazan Yatgın Palabıyık
Mihriban: Pınar Demiral
Halayıklar: Zeynep Ceren Gedikali, Pelin Budak, Gülsün Odabaş
Kavuklu - Pişekar: Pelin Budak - Zeynep Ceren Gedikali
Kanun: Kayahan Erdem

Süre: 160 dakika / 2 perde

Çok şenlikli, eğlenceli, müzikli bir oyun seyrettik bugün.  Sultan Abdülhamit saltanatının 32. yılıdır.  İstibdat döneminin son zamanları. Tüm baskıya rağmen sağda solda hürriyet, özgürlük, meşrutiyet diyen sesler duyulmakta. Abdülhamit'in gözdesi Fehim Paşa'nın  eski bendelerinden zamanının en ünlü kaba dayısı Rasim Baba, aldığı bıçak yaralarından sonra elden ayaktan düşmüş, hayata küsmüştür.


fehim paşa konağı istanbul şehir tiyatroları ile ilgili görsel sonucu

Yıllar sonra bir kahvehane açarak tekrar insanların arasına karışmıştır. Rasim Baba oğlu Yusuf'u tek başına büyütmüştür ama Yusuf bir karıncayı bile incitmekten çekinen, direkler arasında oyunculuk yapan, tef çalıp karagöz oynatan, hatta zennelik yapan bir genç olmuştur. Bu duruma çok içerleyen Rasim Baba oğlunun bileği kuvvetli bir kaba dayı olması için Fehim Paşa'nın konağına  kapılanmasını ister ve oğlunu konağa götürür. Fehim Paşa Yusuf'u görüp, ne iş yaptığını öğrenince onu Haremde kadınları eğlendirmesi için işe alır. Yusuf konağa kapılanmayı başarmıştır ama Rasim Babanın evde yaptığı hesap konağa uymamıştır. Sonra hikaye dallanır budaklanır. Hikayeye başka bir paşa daha katılır. Hürriyetçilerden yana Deli Suat Paşa. İki paşa arasındaki çekişmeler sürerken oyuna Paşaların yaverleri, Fehim Paşa'nın karısı, kızı, her iki konağa kapılanmış kabadayılar, mahalle esnafı, halayıklar ve anlatıcı da katılır. Biraz evvel paşanın kızı dedim ya, sanırım sizin de burnunuza hafiften bir aşk hikayesi kokusu gelmiştir herhalde. Zaten aşk hikayesi ortalığın iyice karışmasın sebep olur. Bu arada II. Meşrutiyetin ilanı da an meselesidir.

fehim paşa konağı istanbul şehir tiyatroları ile ilgili görsel sonucu
Ön planda tüm bunlar anlatılırken aslında arka planda dönemin siyasi panoraması da silik bir siluet olarak hikayede yer alıyor. Silik dediğime bakmayın aslında herkesin kaderi de bu siluetin gölgesinde şekilleniyor. Oyunun konusu kısaca böyle özetlenebilir. 2 perde 160 dakikalık bir oyundan bahsettiğimiz için anlattıklarım uzunmuş gibi gözükse de aslında konuyu kısacık geçtim. Oyunda neler neler oluyor öğrenmek için seyretmeniz gerek.

 Biraz da oyunun sahnelenme şeklinden bahsetmek istiyorum. Oyunda geleneksel tiyatromuz ortaoyunu tekniklerinden bol miktarda yararlanılmış. Kavuklu, pişekar oyuna katıldı. Karagöz perdesi kuruldu. Oyun içinde oyun tekniği kullanılarak baştan sona kesintisiz bir oyun değil de sanki bir oyunun genel provasını seyrediyormuşuz gibi bir kurgu yapılmış. Sahne değişimlerinde  oyunu yöneten bir adam araya giriyor. Sıradaki rolü kimin oynayacağı, hangi kostümü giyeceği, nerede duracağı konusunda açıklamalar yapıyor. Ayrıca sahneler arasında olan biteni özetleyen, ya da arka planda sahnede gözükmeyen olayları anlatan bir anlatıcıyla da sahneler birbirine bağlanmış.  Yani bir oyun seyrettiğinizi size hiç unutturmuyorlar.
fehim paşa konağı istanbul şehir tiyatroları ile ilgili görsel sonucu

Bence Fehim Paşa Konağı çok zor bir metin. Çünkü yanlış seçimlerle kolaylıkla sıkıcı ve demode bir oyuna dönüşebilirdi. Dekor, ışık, sahnenin ortasındaki kırık bir vagona yerleştirilen orkestra, meşk edilen şarkılar, kostümler  yönetmen Kemal Kocatürk tarafından o kadar iyi kotarılmış ki ortaya seyretmesi çok keyifli bir oyun çıkmış. Ben en çok kostümlerin oyunculara ulaştırılma şeklini beğendim bir de mekan değişikliklerinin belirtilme şeklini. (son cümlede çok şey söylemiş gibi yapıp aslında bir şey söylemedim, bunu bilerek yaptım. Seyredince ne demek istediğimi anlarsınız artık. Oyunun keyfi kaçmasın.)

Bir de oyundan bir bölüm paylaşmak istiyorum. Yönetmen de oyun kitapçığında bu tirada yer vermiş.

"Sıkıldım ben bu kabadayılık oyunundan. Hiç kimse sevda şarkısı söylemiyor. Ela gözden, güzel yüzden, çiçekten böcekten söz eden yok. Yalnız çığlık atıyoruz. As, kes, vur, kır, döv, söv, yak, yık, saldır, daldır, oldur! Ee bu böyle giderse, mutluluğu uğrunda silaha sarıldığımız halktan geride tek canlı kalmayacak. Kan gölünde nilüfer açar mı? Toprağı yüz bin insanın gözyaşıyla sulasak, bir tek çiğdem yeşertebilir miyiz? Babayiğit’in hası karınca bile ezmez. En bilekli el diye okşayan ele derim; en yürekli kabadayı da herkesi yüreğine sığdıran insandır.”

Şehir Tiyatrolarının zengin imkanlarıyla Turgut Özakman'ın Fehim Paşa Konağı oyunu size keyifli zaman geçirmeyi garanti ediyor. Seyredin bence.



 Oyun Fragmanı

 



Kendime Not:
Bizim takım ben, yengem, semra teyze, avni amca
Kendime Resim:






  
  
  
  
  
  
  
  
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder