(Nazimo - Tiyatro)
Yazar: Martin McDonagh
Çeviren: Ekin Tunçay Turan
Yönetmen: İlham Yazar
Kostüm Tasarım: Ezgi Ayvalı
Işık Tasarımı: Ayşe Ayter
Dekor Tasarımı: Özüdoğru Cici
Afiş Tasarımı: Ethem Onur Bilgiç
Oyuncular:
Ali Yoğurtçuoğlu - Toby
Duygu Üstünbaş
İnanç Konukçu
Arif Pişkin - Marvyn
Das Das'ın kendi prodüksiyonu olan Kayıp El oyunu 15 Nisan'da prömiyer yaptı. Ben de 9 Mayısta seyrettim. Kayıp El Das Das'daki ilk oyunum. Yeni açılan Das Das sahneye büyük bir heyecanla geldim. Nefis bir oyunla da kendisiyle tanışmış olduk.
Kayıp El çok acayip bir komedi. Oyun tek eli olan bir adam, Marvyn hakkında. Marvyn'in geçmişinde büyük bir travma var. Tek elini kaybediş hikayesi çok acayip. O kadar acayip ki, elinin vücudundan ayrılmasına sebep olan adamlar 300 metre kadar gittikten sonra dönüp ona el sallamışlar. Hem de kendi eliyle. Bu olayın üzerinden 27 yıl geçmiş ve adam o gün bu gündür kayıp elinin peşine düşmüş. Vücudunun parçalarını bir araya getirmek hayatının amacı ve saplantısı olmuş.
İşte bu hikayedeki herkesin bu akşam bu otel odasında bir araya gelmesinin sebebi de bu elim hadise ve arkasından ortaya çıkan saplantı durumu. Zenci ot satıcısı Toby ve sevgilisi ona 500 dolar karşılığında kayıp elini getireceklerini vaad etmişler ve o nedenle Marvyn'le bu otel odasında buluşuyorlar da getirdikleri el adamın eli çıkmayınca ortalık fena karışıyor. Çünkü adamın ticaret anlayışı, nasıl desem, bizim bildiğimizden biraz farklı. Sert yani. Olay bu noktadan sonra biraz çirkinleşiyor. Zenciyle sevgilisinin ilişkisi aşırı stres altında sınanmak zorunda kalıyor. Sınav sonuçlarının çok da başarılı olduğu söylenemez bence. Ha bir de otelin resepsiyoncusu var. Konuya bir şekilde, pardon silah sesi sebebiyle dahil oluyor ve konudan pek de çıkası yok. Kendisi macerayı ve aksiyonu seviyor. Oyunda bir de telefon var, telefonun ucundakiler var. Kayıp El gerçekten komik ve gerçek hayatta yaşanma ihtimali oldukça düşük bir hikaye. Uçuk yani. Seyredilesi yani. Çok güldüm.
Das Das'ın çok güzel bir sahnesi var. Bildiğimiz, klasik sahnelerden değil. Tiyatro salonunun bir kısmı sahne olarak ayrılmış. Dolayısıyla çok geniş, hemzemin bir sahne. Yüksekliği yok, perdesi yok. Sahnenin bütünlüğünü bozan, etrafını çevreleyen hiç bir sınır yok. Dekorun sınırı sahnenin de sınırı. Dekor bu alana özgürce yerleştirilmiş. Karşımızda çok inandırıcı bir otel odası vardı. Ayşe Ayter'in ışık tasarımıyla özellikle loş ve karanlık sahnelerde etkileyici görüntüler elde edilmiş. Toby'yi oynayan Ali Yoğurtçuoğlu uzun boylu, iri yarı ve uzun kollu bir adam. Fiziksel özellikleri rolü için avantaj sağlasa da bizi gerçekten zenci olduğuna ikna etmesi tamimiyle kendi başarısıdır.
Bu oyuna da bilet alırken oyun hakkında hiç bir şey okumadım. O nedenle efsane dizi Behsat Ç.'nin Hayalet'ini karşımda görünce çok şaşırdım. İlk defa Hayalet dışında bir rolde izledim İnan Konukçu'yu ve gerçekten çok iyiydi. Marvin çok karmaşık ve çok hastalıklı bir adam. Dolayısıyla oynanması zor bir rol ve Arif Pişkin bu rolde çok başarılı bir performans sergiledi.
İstanbul çok güzel bir sahne kazandı. Oyunlarıyla yeni bir soluk oldu. Mutlaka gidin Hem sahneyi hem de oyunu görün.
Sizlere Not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdaki güncel paylaşımlarımdan takip edebilirsiniz. Instagramda ebru_tarm adresindeyim.
Meraklısına Video: Kendi çektiğim selam videosu. fakat kamara yakında kaldığı için sadece sahnenin bir kısmını çekebilmişim.
Meraklısına Not: Oyunla ilgili bir video bulamadım ama yurt dışı sahnelemesinin video kayıtlarını buldum. Burada onu paylaşıyorum.
Kendime Not. Bizim takım ben ve Müge
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder