Eser: Zülfü Livaneli
Eser Adı: Mutluluk
Uyarlayan: Simon Reade
Türkçe Sözler: Ezgi Erol
Yöneten: Mehmet Ergen
Müzikal Süpervizör: Ks Lewkowicz
Işık: Richard Williamson
Ses: Neil Mckeown
Kostüm: Gül Sağer
Müzik: Bora Ebeoğlu ve Cengiz Onural
Oyuncular:
Meryem - Ezgi Erol
Cemal - Hakan Göner
Profesör İrfan: Serhat Tutumluer
Amca, Yakup, Selahattin - Tuncay Çağıl
Gülüzar (bibi), Nazik - Sibel Tüzün
Yenge, Seher - Zeynep Er
Mutluluk kitabını yıllar evvel okumuştum. Mutluluk Meryem'i tanıtmıştı bana, çok sevmiştim onu. Sonra filmini seyrettim ve Özgü Namal'ın canlandırdığı Meryem'i görünce hemen tanıdım onu. O kadar iyi bir seçim olmuştu ki Özgü Namal. Kitabın bir de müzikalinin yapıldığını duyunca hem oyunu merak ettim hem de Meryem'i. Bu akşam oyundan daha çok Meryem'i görmeye geldim diyebilirim. O yüzden riskli bir karşılaşma olduğunu düşünüyordum ama öyle olmadı. Keyifli bir müzikal seyrettim.
Biraz da oyunun konusundan bahsetmek istiyorum. Kitabı ve filmi bilmeyen az sayıdaki seyirci adayları için diyelim. Anadolu'nun uzak doğusundaki bilindik kadın hikayelerinden biri aslında. Meryem anasız büyümüş, varlığını daha doğrusu kadın olarak varlığını hiç hissettirmeden, hayatı parmak uçlarında yaşayan zavallı bir kız. Ailenin reisi aşırı dindar, katı ahlakçı amcası. Bu amca bir gün Meryem'e göz koyup kıza tecavüz eder. Sonra da tüm suçu kıza yükleyip ailenin namusunu temizlemesi için askerden yeni dönen oğluna, Meryem'in kuzeni Cemal'e onu öldürme görevini verir. Ya köyde öldürecektir Meryem'i ya da Istanbul'da. Cemal de Meryem'le birlikte Istanbul yollarına düşer. Hikaye böyle başlar sonra da yolunda akar. Bu kadar yeter. Gerisi oyunda ya da kitapta, ya da filmde.
Müzikalin şarkı sözleri gerçekten çok iyi yazılmış. Nasıl desem ne çok fazla, ne çok az. Derdini anlatan, sesi olduğu karakterin ruhunu içinde barındıran sözler. Sahibinin sesi şarkılar. Özellikle Meryem şarkıları. Zaten tüm oyun Meryem karakterinin etrafında şekilleniyor. Bilinçli mi yapılmış bilmiyorum ama oyundaki kadın sesleri gerçekten çok başarılı ama erkek oyuncuların asıl işinin şarkı söylemek olmadığı hemen anlaşılıyor. Özellikle Meryem'i oynayan Ezgi Erol'un nefis bir sesi var. Şarkıları yaşayarak söyledi ve ürkek Meryem rolüne en az Özgü Namal kadar yakışmıştı.
Diğer oyunculardan da biraz bahsetmek isterim. Hakan Göner kaba saba ama dürüst köylü delikanlısı Cemal'i çok güzel canlandırdı ama sesi için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Ama belki de savaşın örselediği, araya sıkışmış Cemal karakterine bilerek biraz örselenmiş bir sesi yakıştırmış da olabilirler. Tuncay Çağıl hem amcayı, hem Cemal'in ağabeysini hem de askerlik arkadaşını canlandırdı ve bence çok başarılıydı. Oyunda Sibel Tüzün'ün de olduğunu bilmiyordum. Oyun bittiğinde, broşürde adını görünce, Sibel Tüzün mü vardı oyunda diye bir an durakladım. Oyunda iki farklı rol oynadı ve hem ses olarak hem de oyunculuk olarak çok iyiydi.
Roman uyarlamasını nasıl bulduğuma gelince, oyunun tüm karakterlerinin ve olay örgüsünün ayaklarının romandaki kadar sağlam olarak yere basmadığını söyleyebilirim. Özellikle Profesör İrfan karakteri geçmişiyle, bu çocuklarla olan ilişkisiyle biraz havada kalmış gibi geldi bana. Bir de oyun 1.5 saatlik bir süre zarfına indirgendiğinde kitaba göre biraz fazla didaktik olmuş.
Oyun müzikal olunca müzikten de bahsetmek lazım. Müzik oyun esnasında canlı olarak çalındı. Müzikler şarkı sözlerinin taşıdığı anlama, olay örgüsünün gerilimine uygun olarak bestelenmiş, akılda kalıcı parçalardı. Ben başarılı buldum.
Sonuç olarak sahnedeki işin her anında emek harcandığını, çok özenildiğini, detaylar üzerinde ince ince çalışıldığını hissediyorsunuz. Seyretmeye değer diyorum.
Sizlere Not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdaki paylaşımlardan takip edebilirsiniz.
Meraklısına Video: Ezgi Erol'un anka kuşu şarkısı.
Meraklısına Video 2: Kendi çektiğim selam videosu
Kendime Not: Bizim ekip ben ve ben. Yalnız seyrettim :(
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder