11 Mayıs 2010 Salı



Katilin Meselesi – Algan Sezgintüredi


Yazan: nazimo Kategori: Kategori Dışı| Kurgu| Polisiye

Katilin Şeyi romanından tanıdığımız acemi dedektifler Vedat Kurdel ve ortağı Tefo yeni bir macerayla karşımıza çıkıyorlar. Ama durumlar biraz değişmiş. İlk kitaptaki seri katilin bulunmasının üzerinden yaklaşık 1 sene geçmiş, bu arada Tefo, Ayla ile evlenmiş, balayına gitmiş. Vedat kendisini biraz kandırılmış, biraz terk edilmiş hissediyor, çünkü Tefo, Ayla ile gezerken Vedat’ın ruhu bile duymamış. 10 yaşından beri yediğinin içtiğinin ayrı gitmediği, kendisi gibi ailesiyle birlikte yaşayan –böylece kendisine bir hayat kurması gerektiğini, artık kazık kadar adam olduğunu söyleyen ailesine; bakın Tefo da ailesiyle yaşıyor, ne var ki bunda diyebildiği can dostunu bundan böyle Ayla ile paylaşmak zorunda olduğunun farkına varmış. İçinde arada sırada baş gösteren bir kıskançlık duygusu var ve o bunu bastırmaya çalışıyor.

Vedat’ın asker arkadaşı Davut, yıllardan sonra Vedat’ı arayarak ondan yardımını istiyor. 

Vedat, biraz da yeni evlileri baş başa bırakabilmek için, bu davete yalnız gidiyor. Davut Ege’de Pınarkesen isimli kasabada kız kardeşiyle birlikte bir pansiyon işletiyor. Kasaba ünlenmeye başlayan şarapları ve yakınlarında bulunan Roma döneminden kalma antik kalıntılar sayesinde yeni yeni turistlerin ilgisini çekmeye başlamış bir yer.


Aslında Pınarkesen’de gayet Shakespearevari bir olay cereyan etmekte, sanki Hamlet Ege’nin bereketli topraklarında, sıcak ve bunaltıcı güneşin altında tekrar sahnelenmektedir. Pınarkesen’in en nüfuzlu kişisi Bağkuran ailesinin büyük ağabeyi Şaduman Bey kalp krizinden ölmüştür. İşlerin başına, Şaduman Bey’in kardeşi Şahap Bey (Kral Cladius) geçmiştir. Bu görev geçici bir süre içindir. Şaduman Bey’in oğlu Selçuk (Danimarka Prensi Hamlet) 21 yaşına geldiğinde işleri Kral Claudius’dan pardon Şahap Bey’den devralacaktır. Aslında hiç kimse kasabada yaşananların Shakespeare’in oyunu Hamlet’le olan benzerliğini fark etmemiştir, ta ki Şaduman Bey’in hayaletinin sabah ezanından hemen önce kasabalılara  görünmesine dek. 

Üstüne üstlük Amerika’daki okulundan henüz dönmüş olan Selçuk da (Prens Hamlet) tutarsız ve sinirli davranışlar göstermeye başlayınca kız arkadaşı Filiz (Ophelia) bu durumdan iyice rahatsız olmuş ve düşündüklerini çok sevdiği  Davut ağabeyiyle paylaşmıştır. 

Davut da Şaduman Bey’in tıpkı oyundaki gibi öldürülmüş olmasından ve de oyunun geri kalan bölümlerinin sahnelenmesinden korkarak, asker arkadaşı Vedat’tan yardım istemeye karar vermiştir. Üstelik Hamlet’in Pınarkesen şubesindeki kahramanları bu kadarla da sınırlı değildir. Gertrude, Polorius, Rosencrantz, Guildenstern, Laertes, hepsi kasabadadırlar ya da öyle midirler?

Vedat, ilk bakışta bir Shakespeare trajedisi gibi gözüken  bu olayı çözmek için kolları sıvamıştır. Can dostu, karafatması Tefo da eş durumundan dolayı, olaylara ancak telefon vasıtasıyla ortak olabilmektedir. Günler geçip, olayla ilgili yeni gelişmeler, ipuçları ortaya çıktıkça, Tefo telefon konuşmalarının kifayetsiz kaldığına karar verecek ve yeni evlendiği eşini geride bırakıp, kendini Pınarkesen yollarına vuracaktır. Sonrası, yine gayet heyecanlı, merak dozu yüksek ve mizah dolu bir hikaye.
http://web.archive.org/web/20100517052656im_/http:/www.neokudum.com/wp-content/plugins/wp-spamfree/img/wpsf-img.php


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder