13 Kasım 2010 Cumartesi

Kader'in Peşinde - Mehmet Murat Somer


Yazan: nazimo Kategori: Polisiye

Bir Hop-Çiki-Yaya Polisiyesi

Mehmet Murat Somer’ in literatürümüze kazandırdığı Hop-Çiki-Yaya polisiyelerinin son kitabı Kader’ in Peşinde, okurken beni yine kopardı.

Kitabın konusunda geçmeden önce biraz Hop-Çiki-Yaya polisiyelerinden bahsetmek istiyorum. Kitaplar polisiye olmasına polisiye ama, kahramanları, öyle çok da alışık olduğumuz kahramanlardan değil. Serinin baş rolünde ve merkezinde, isteyerek ya da istemeyerek esrarengiz olayların ortasında kalan, amatör dedektif Burçak Veral var. Kendisinin esas adı nedir onu hiç öğrenemiyoruz.

Burçak, gündüzleri genellikle erkek kıyafetleriyle geziyor, gece olunca da,  hayranı olduğu Audrey Hepburn kıyafetleri içerisinde, Beyoğlu’nda işlettiği ve aynı zamanda ortağı olduğu  sosyetik gay pubda arz-ı endam ediyor. Kendisinin şaşırtıcı özellikleri bu kadarla da kalmıyor; usta bir kickbox dövüşçüsü olan Burçak, yine ortağı olduğu bir bilgisayar şirketinde özel müşterilerine yasa dışı “hackerlık” hizmetleri  sağlıyor.  


Hop-Çiki-Yaya serisinin diğer değişmeyen kahramanları da Burçak’ın, gece kulübünden ve arkadaş çevresinden tanıdığı travesti kızlar ve de saplı şekerler. Tabii her kitapta birkaç ceset, cesetlerin sosyal çevresi, kızların etrafındaki hayranlar, tanıdık polisler, çocukluk arkadaşı polis komiseri, taksi şoförleri, sanal alemde yardımlarını Burçak’ dan esirgemeyen başka hackerlar falan var. Yani şenlikli bir kitap için gereken her şey düşünülmüş.

Bu kadar ön bilgiden sonra, “Kader’ in Peşinde” nin konusuna gelecek olursak; Burçak bu sefer, ilk kitaptan beri yakın çevresi içerisinde olan, varoş çocuğundan saplı şekere dönüşmüş, görgüsüz ve densiz Gönül’ ün ve sevgilisi Tüpçü Ercan’ ın üzerine yıkılması planlanan cinayeti çözmeye çalışır. Polis, kayıp olan Ercan’ın karısı gündelikçi Kader’ in öldürüldüğünü düşünmektedir ve en birinci zanlı, karısı tarafından Gönül’le basılan tüpçü Ercan’dır.  Burçak, Kader’in izini sürerken, Kader’ in temizliğe gittiği evlerdeki birbirinden değişik insanların peşinde, toplumun değişik katmanlarıyla yüzleşecektir.


Hop-Çiki-Yaya polisiyeleri, benim için, bu güne kadar çok fazla dokunulmamış bir gizli bahçenin kapılarını açmış oldu; farklı tercihleri  olanların, “kadınadamların” yaşamlarına tutulan bir ayna gibi. 

Mehmet Murat Somer’in çok esprili bir dille anlattığı bu değişik dünya, bir taraftan, sanki yasak bir meyveymişçesine insanı içine çekerken, diğer taraftan, kendi kendimizle hesaplaşmamıza sebep oluyor. Pek çoğumuz için, uzak durulan, hatta üzerinde dahi konuşulmayan bu insanların, mutluluklarını, hayatlarını, sevinçlerini, sekse ve aşka bakışlarını, diğerleri yüzünden çektikleri acıları görüyoruz. 




Serinin diğer kitapları, Everest ve İletişim Yayınlarından çıkmıştı. Son kitapsa Can Yayınlarından. Maalesef Can Yayınlarının hazırladığı kapak, diğerleriyle karşılaştırıldığında çok sıradan kalıyor. Bu kadar aykırı bir kitaba, kitabın ruhuna hiç uymayacak şekilde hazırlanmış bu yeni kapak hiç yakışmamış. Söylemeseydim içimde kalacaktı. (Misal: Huzur Cinayetleri ve Jigalo Cinayetleri)

http://web.archive.org/web/20091124164410im_/http:/www.neokudum.com/wp-content/plugins/wp-spamfree/img/wpsf-img.php

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder