7 Kasım 2015 Cumartesi



Şekerpare - İstanbul Şehir Tiyatroları

Yazan: Nazimo  Müzikal

Yazarı: Yavuz Turgul
Yöneten: Engin Alkan
Sahne Tasarım: Barış Dinçel
Kostüm Tasarım: Duygu Türkekul
Işık Tasarım: Cem Yılmazer
Müzik Direktörü: Burçak Çöllü
Şarkı Sözleri: Engin Alkan

Oyuncular: Ziver -Engin Alkan, Cumali - Uğur Dilbaz, Şekerpare - Dolunay Pircioğlu, Hurşit - Aybar Taştekin, Letafet - Nurdan Gür, Afet - Pervin Bağdat, Peyker/1. Nöbetçi - Zeynep Göktay Dilbaz, Mahmure/Üçüncü Nöbetçi - Zeynep Çelik Küreş, Handune - Yeşim Mazıcıoğlu, Galatalı - Ümit Bülent Dinçer - Safinaz Yağmur Damcıoğlu - Gülnihal - Aslı Menaz, Nevcihan/İkinci Nöbetçi - Berfu Aydoğan, Nazır Efendi - Cem Baza, Balıkçı/Müştak/Kınalı Yapıncak - Cafer Alpsolay, Terzi/Yüzen takunya - Volkan Öztürk, Şerbetci/Bedri/Sarı Sansar - Çağlar Ozan Aksu, Peynirci/polis - Ercan Demirhan, Manav/polis - Emre Çağrı Akbaba

İlk Gösterim: 25 Mart 2015 - Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi

Bilet: 07/11/2015 - 15:00 - Üsküdar Müsaipzade Sahnesi


Bugün muhteşem bir müzikal izledik.  Oyun, unutulmaz filmlerin yönetmeni, senaristi Yavuz Turgul'un aynı isimli senaryosundan uyarlanmış. Oyun Engin Alkan'ın aklına düşmüş. Yavuz Turgul'dan icazet alıp, filmi tiyatroya uyarlamış.Üstelik müzikal yapmış. Şarkı sözlerini kendisi yazmış. Pek de güzel yazmış. 2 perde, yaklaşık 3,5 saatlik oyun su gibi akıp gidiyor. zaman nasıl geçiyor anlamadık, güle oynaya, şıngır mıngır seyrettik. 


Bence oyunun baş rolünde tasarımını Şavaş Dinçel'in yaptığı çok amaçlı, çok boyutlu, yaşayan, değişen, demir gövdeden yapılmış muhteşem İstanbul dekoru vardı. İçinde Kız kulesi, galata kulesi, kubbeler, merdivenler olan temsili İstanbul dekoru. Döner sahne döndükçe, dekor seyirciye başka bir yüzünü gösterdi. Kimi zaman Letafet'in evi oldu, kimi zaman Galata pazar yeri oldu, kimi zaman karakol oldu, kimi zaman Galatalı'nın meyhanesi oldu. Oyuncular dekorun kah merdivenlerine tırmandılar, kah üzerine uzandılar, kah içinde tutsak oldular. Işık oyunlarıyla sanki her sahnede dekor değişiyormuş hissini verdiler seyirciye.

Şekerpare'nin konusu herkesce malum, Sanırım oyunun konusunu bilmeden seyretmeye giden yoktur diye düşünüyorum. Tüm Galata'yı haraca bağlayan komiser Ziver, evlerindeki evlatlıkları Peyker'i hamile bırakmıştır.Çok acil Peyker'e saftirik bir koca bulunması gerekmektedir. O sırada karakola dürüstlük timsali, biraz saf Cumali gelir. Sanki Peyker için biçilmiş kaftandır.





Engin Alkan Komiser Ziver rolünde muhteşem bir performans sergiliyor. Orta oyununa yatkınlığı, anlık doğaçlamaları, seyiriciyle girdiği ufak atışmaları, Şarlovari bıyığı, üniformasının eteklerini kullanış şekli. İlk perdede söylediği benim adım Ziver şarkısı, ikinci perdede diğer kolluk kuvvetleriyle beraber söyledikleri coplu şarkı. Bir daha seyredesim var.



Letafet'in evinin kızları, bir arada anılsalar da, sahnede bir arada gözükseler de her birinin karakter özellikleri o kadar iyi verilmiş ki, hepsi tek tek karakteristik özellikleriyle komedinin parçası oluyorlar. ama favorim yürümeye bile üşenen, tombul, tembel Safinaz. Sahnede tembelliğin kitabını yazıyor resmen.


Bir de Ziver'in yaveri Hurşit'i anmadan yazımı bitirmek istemiyorum. Nefis bir performans ve oyunculuk sergiledi. Filmdeki Şevket Altuğ'dan çok farklıydı, yepyeni ama çok başarılı bir Hurşit olmuştu.

Müzikler, kostümler, danslar hepsi çok güzeldi. Emeği geçen herkesin ellerine sağlık.



Oyundan aklımda kalan replikler;

- Hakkını aramaktan aciz şu dilsiz kellen omzunun üstünde dursa ne olur durmasa ne olur
- Kımıl, kımıl, kımıl, kımıl kemiren bir kurttur
- Benim karakoluma hep böyle sopranoları tayin ediyorlar
- Şimdilik cinayeti erteledim
- Senin benimle bir otorite problemin mi var?
- Bizim asıl görevimiz önce asayişi bozup, sonra düzeltmek değil mi?
- Benim adım letafet, kafamı kızdırırsan olurum felaket
- Donlu Kişot
- Haşin erkek sesi yatağında tiz kadın sesi
- Şu insanlık yatağında sırtını dayayacak bir dayanağın yoksa hayatta kalmak çok ince sanattır .
- Git başımdan Cumali, cinayetime engel olma.

Engin Alkan, oyun kitapçığına yazdığı yazıdan;
Mizaha ihtiyacım var. Şu hayatta yalnız olmadığımı, tüm farklılıklarımıza rağmen diğerleriyle canımızın aynı yerlerden acıdığını görmeye ve göstermeye ihtiyacım var. Korkularımı paylaşmaya, öfkemi sağaltmaya, toplumsal şizofreninin yarattığı heyelandan kurtulmak için, ait olduğum kültürün köklerine sımsıkı tutunmaya ihtiyacım var. Mizaha ihtiyacım var. 
 Bu yüzden Şekerpare ile karşınızdayım.
Sizin de mizaha ihtiyacınız varsa Şekerpare'ye gidin, seyredin. Hazır zaman varken, Şekerpare sahneleniyorken, sahnelenebiliyorken.

Kendime not: seyirci kadromuz; annem, kızım, ben
Kendime Resim:








Edit 1:

3 Mart 2016 tarihinde oyuncu ikinci kez yine Üsküdar Müsaipzade'de seyrettik. Bu sefer yerimiz daha öndeydi. İlk seyrettiğimizde yerimiz arkada olduğu için dekor uzaktan, daha resim gibi, bütüne hakim olacak şekilde gözüküyordu. Yakından seyredildiğinde ise detaylara daha hakim olmakla birlikte bir öncekinde hissettiğim resme bakma duygusunu kaybettim.

Bir de bizim doğaçlama zannettiğimiz bir takım şeylerin, oyunun içine zekice yerleştirilmiş planlı sahneler olduğunu gördüm. Seni gidi Engin Alkan demek istiyorum. 

Bir de mizansen olduğunu düşündüğüm bir sahnenin de öyle olmadığını fark ettim. Ama yine çok eğlendim. Çok güldüm. Oyun kesinlikle eskimemiş. Kısmetse nisan da Edit  2 gelecek.

Kendime Not: seyirci kadromuz;ofis arkadaşlarım, ben ve kızım
Kendime resim;






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder