(Nazimo - Opera)
Besteci: İgor Stravinsky
Opera Metni: W.H. Auden - Chester Kallman
Orkestra Yönetmeni: Kriss Russman
Sahne Yönetmeni: Aytaç Manizade
Dekor Tasarımı: Efter Tunç
Kostüm Tasarımı: Ayşegül Alev
Koro Yönetmeni: Paolo Villa
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Koro Devinim: Canberk Yıldız
Trulove: Ali Haydar Taş / Kenan Dağaşan
Anne Trulove: Gülbin Günay
Tom Rakewell: Onur Turan
Nick Shadow: Umut Tingür / N. Işık Belen
Mother Goose: Arzu Semerci
Baba the Turk: Jaklin Çarkçı / Özge Kalelioğlu
Sellem: Çağrı Köktekin
Keeper of the Madhouse: Sercan Gazeroğlu
Igor Stravinsky'nin (1882 - 1971) bestelediği The Rake's Progress operasının dünya prömiyeri 11 Eylül 1951 tarihinde Venedik'te yapılmış ve orkestrayı Stravinsky'nin kendisi yönetmiş. Türkiye prömiyeri İstanbul Devlet Opera ve Balesi sanatçılarınca 21.01.2017 tarihinde Süreyya Operası'nda gerçekleşti. Ne mutlu bana ki ben de 24 Ocak tarihinde bu muhteşem operayı seyretme fırsatını yakaladım.
The Rake's Progress operasının librettosu İngilizce olarak yazılmış. Opera konusunu İngiliz ressam ve tahta kalıp oyma ustası William Hogarth'ın 1733 - 1735 yılları arasında yaptığı 8 resimden oluşan A Rake's Progress isimli serisinden esinlenmiş ya da alıntılamış da diyebiliriz. Çağdaş karikatürün de öncüsü sayılan William Hogarth bu seride cimri babasının ölümüyle mirasa konan ve bu parayla önce sefahat yaşayan daha sonra sefalete düşen Tom Rakewell'in hayatını resmetmiştir.
Operanın konusu özetleyecek olursak; Tom Rakewell zengin ve güzel Anne Truelove ile nişanlıdır. Nişanlısı kendisine çok aşıktır. Ama Tom'un parası ve işi yoktur. Nişanlısının babası düzenli bir işte çalışmasını istemektedir. Tam bu sırada esrarengiz bir adam gelir (Shadow) ve ona amcasından büyük bir miras kaldığını bildirir ve kendisinin de hizmetinde olduğunu söyler. Beraber Londra'ya giderler. Shadow'un etksine giren Tom orada düşük bir hayat yaşamaya başlar, nişanlısı Anne'i unutur, parasını bitirir ve durumunu düzeltmek için Baba the Turk isimli zengin bir kadınla evlenir ama mutlu olamaz.
Tom'un Londra'ya gelmesinin üzerinden tam 1 yıl 1 gün geçmiştir ve Shadow gerçek yüzünü Tom'a gösterir. Tom yüzleşmek zorunda kaldığı gerçekler yüzünden aklını yitirir ve tımarhaneye yatırılır. Anne nişanlısının peşinden Londra'ya gelir, onu bulur ama Tom onu tanımaz. Kendisini Adonis Anne'i ise Venüs sanmaktadır ve artık her şey için çok geçtir.
The Rake's Progress benim seyrettiğim ilk İngilizce operaydı. Dolayısıyla ilk anda çok yadırgadım ama daha sonra alıştım, hatta zaman zaman opera değil de müzikal seyrediyormuşum hissine kapıldım. O nedenle çok farklı bir deneyim oldu benim için. Nefis sesler, muhteşem müzik. Dekor, ışık, kostümler ve efektler. Her sahnede ayrı bir sürpriz. Görsel bir şölen yaşadık.
Süreyya sahnenin küçüklüğü yaratıcı çözümlerle avantaja çevrilmiş. Dijital görüntülerle ve efektlerle çok farklı iç ve dış mekanlar yaratılmış. Aslında bu operanın iki farklı zamanı var. Bir tanesi konusunun esinlenildiği resim serisinin yapıldığı 1735 yılı, diğeri de bestenin yapıldığı 1950'li yıllar. Aytaç Menizade'nin tercihi 1950'li yılların Londra'sı olmuş. Kostümler ve dekor bu döneme uygun olarak hazırlanmış. Kalabalık koro sahneleri için hazırlanan kostümler o kadar özenli ki, gördüğünüz detaylar karşısında bunu bile düşünmüşler diye şaşırıyorsunuz. Operayı o kadar beğendim ki, çıkar çıkmaz 1 Şubat temsili için tekrar bilet aldım ve hiç sıkılmadan bir kez daha büyük bir zevkle seyrettim. Umarım seneye tekrar sahnelenir ve ben yine seyredebilirim.
Tom Rakewll'i seslendiren Onur Turan'ı (tenor) daha önce izlememiştim. Her iki temsilde de onun olduğu kasta denk geldim ve hem sesini, hem oyunculuğunu çok beğendim. Anne Truelove'ı seslendiren Gülbin Günat (soprano) yine harikaydı. Ve Shadow, harika Shadow. Umut Tingür (Bas) çok iyiydi. Özellikle Tom Rakewell ve Shadow'un yaklaşık 15 dakika süren mezarlık sahnesi gerçekten çok etkileyiciydi. Dinlemelere doyamadım. Baba the Turk karakterini seslendiren Jacklin Çarkçı (mezzo soprano) sahneye girdi, hepimizi çarptı geçti. Hem kuvvetli sesi, hem de abartılı karakteriyle. Oyunun orijinalinde Baba the Turk karekteri sakallı bir kadın olmasına karşın İDSO yorumunda sakallar (!) kullanılmamıştı.
Küçük ama etkileyici rollerden biri de Arzu Semerci'nin (alto) seslendirdiği genelev patroniçesi Mother Goose'du.. Ben operada şişman kadını seviyorum. İlginç kostümü, saçı ve makyajıyla akılda kalan bir karakter olmuştu. Ve sevgili Çağrı Köktekin'in seslendirdiği müzayede yöneticisi Sellem. Yine
harikaydı. Çağrı Köktekin'in teatral yeteneği oynadığı her rolü farklı kılıyor. Bu operada da muhteşem mor kostümüyle operanın komedi unsuru oldu.
Maalesef bu sezon The Rake's Progress temsilleri bitti. Gitmek isteyenler önümüzdeki sezonu beklemek zorunda.
Meraklısına Video: Kendi çektiğim selam videosu
Meraklısına Notlar 1:
William Hogarth'ın operanın konusuna ilham veren gravürlari;
Sizlere Not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar sayfamızdaki güncel paylaşımlarımızdan takip edebilirsiniz.
Kendime Not: Bizim takım 24.01.2017 - ben, Tülay, ilkay, nehir
01.02.2017 - annem, yengem, selmuş ve ben
Kendime Resim:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder