(Nazimo - Tiyatro)
Yazan: Henri Keroul ve Albert Barre
Orijinal Adı: Une Nuit de Noces
Uyarlayan: Muammer Karaca ve Refik Kordağ
Yöneten: Nedret Denizhan
Müzik: Ali Otyam
Sahne Tasarımı: Rıfkı Demirelli
Kostüm Tasarımı: Canan Göknil
Işık Tasarımı: Mustafa Türkoğlu
Koreograf: Senem Oluz
Şarkı Sözleri: Selçuk Soğukçay
Efekt Tasarımı: Levent Akman
Oyuncular:
Nazire: Berrin Koper
Hakkı: Naci Taşdöğen
Naci: Tarık Şerbetçioğlu
Cafer Sabah: Zihni Göktay
Asuman: Derya Kurtuluş
Sadi: Cem Uras
Ayfer: Eylül Soğukçay
Ayganuş: Müge Soğukçay
Perihan: Hülya Arslan
Aliye: Tuğçe Açıkgöz
Zehra: Şehnaz Bölen Taftalı
Rıza: Murat Derya Kılıç
Sıtkı: Murat Bavli
Muavin: Doğan Altınel
İlk Oyun: 8 Ekim 2014
Süre: 2 saat 30 dakika / 2 perde
Cibali Karakolu benim yaş kuşağımda olan hemen hemen herkesin hayatına bir
şekilde girmiş bir oyundur. Çoğumuz mahallemizdeki karakolun
adını bilmesek de Cibali karakolunu biliriz. Aklımıza hemen Nejat Uygur gelir.
Bazımız tiyatro sahnesinde izlemişizdir ama çoğumuz tek kanallı televizyon günlerinden
biliriz Cibali Karakolu’nu ve Nejat Uygur’u.
Bizden önceki kuşağın Cibali karakolunun amiri Muammer Karaca'ymış. Henri Keroul ve Albert Barre’nin yazdığı “bir düğün gecesi” isimli Fransız vodvilini Muammer Karaca, Refik Kordağ birlikte adapte ederek Cibali Karakolu ismiyle tiyatro repertuarımıza kazandırmış. Ama oyun ismiyle, karakterleriyle o kadar senedir bizimle ve bizden ki, neredeyse 4 nesildir sahnelenen bu oyunun bir Türk eseri olmadığını öğrenmek şok etkisi yarattı bende. Bu arada Muammer Karaca tiyatrosunca oynanan Cibali Karakolu o kadar meşhur olmuş ki 1955 - 1972 yılları arasında 3000'den fazla kez sahnelenmiş.
Neyse gelelim Şehir Tiyatrolarınca sahnelenen son Cibali Karakoluna. Bu sefer Cibali Karakolunu efsane oyuncu Zihni Göktay'a emanet etmişler. Saygıyla eğiliyorum önünde.
Oyunun konusundan da biraz bahsetmek istiyorum. Cafer Sabah (Zihni Göktay) polis müdürüdür. Karısıyla birlikte bir düğün davetine icabet eder. Düğün sahibi parti ileri gelenlerinden biridir. Kızını partide siyasi ikbal elde etme peşinde olan orta yaşlıca bir avukatla evlendirmektedir. Gelinin annesi kızına çok düşkün, hatta biraz arıza bir kadındır. Mümkünse düğünden sonra kızı ve damadıyla beaber evlerine gitmek istemektedir. O derece yani. Damadın geçmişi biraz kalabalık ve karışıktır. Çok güzel bir tiyatro artistiyle - Ayfer - bir macera yaşamış ve ayrılmıştır.
Düğünün olduğu yerde Ayfer hanımın tiyatro oyunu sahnelenecektir ve damat Naci Beyle Ayfer düğünde karşılaşır. Fakat bir maraza çıkmaması için nikahın kimin olduğu kendisinden gizlenir ve evlenenen kişinin damadın sağdıcı Sadi olduğu söylenir. Ama bu kadar karışıklık yetmez. Gelinin cimri babasının ucuz olduğu için kiraladığı ev Ayfer'in evi çıkar. Ayfer turneye çıktığında evin hizmetçisi tarafından kiralanmıştır. Gelinle damat düğünden sonra eve gelir. Hatta gelinin pembe pelüş tavşanı da gelir. Turnesi iptal olan Ayfer evine döner. Kızının hasretine daha fazla dayanamayan kayınvalide çat kapı çıkar gelir. Damadına karısının baskına geldiğini haber vermek için kayınpeder gelir. Damadın arkadaşı Sadi kayınpederle birlikte gelir. Ayfer'in yeni sevgilisi Bay Kanca -ki aslında kendisi Cafer Sabah'tır ve sahte bir isimle kadının peşinden koşmaktadır- keyifli bir gece geçirmek hevesiyle eve gelir. Kapılar açılır, kapanır. Tüm bu trafiğin zavallı damat tarafından idare edilmesi, geline bir şey hissettirilmemesi, ayrıca diğer kadının da idare dilmesi gerekmektedir. Kabusa gel demek istiyorum.
Tüm bu karmaşa içinde yaklaşık 3.5 saat süren bir oyun izledik. Bence oyunun lokomotifi Zihni Göktay. Gerçekten büyük bir usta. Doğaçlamaları, hazır cevaplığıyla öyle bir döktürüyor ki. Zaman zaman diğer oyuncuları Zihni Göktay'ı hayranlıkla seyrederken, hatta ona gülerken yakaladım. Zihni Göktay'dan sonra en çok gelinin babası Hakkı Bey'i oynayan Naci Taşdöğen'i beğendim. Fiziksel efor gerektiren sahneleriyle hepimizi gülmekten kırdı geçirdi. Belki biraz oyun bozanlık olacak ama buraya not düşmek istiyorum, damat onu itince havada uçup, evin sokak kapısına yapışıp, bir müddet orada asılı kalıp sonra aşağıya doğru süzülerek düştüğü bir sahne vardı ki, anlatılmaz, yaşanır. Bu sahne halen gözümün önünden gitmiyor. Aklıma geldikçe gülüyorum. Gelinin annesi Nazire Hanım rolünde Berrin Koper ve Cafer Sabah'ın biraz sonradan görme karısı Asuman rolünde Derya Kurtuluş çok başarılıydı. Tarık Şerbetçioğlu'nu severim ve başarılı bulurum ama acaba damat Naci rolü için biraz yaşlı mı kaçmıştı bilemedim.
Metin günümüzden alınan esprilerle zenginleştirilmiş, güncellenmiş, komedinin dozu artırılmış. Dekor dönemin ruhunu vermiş. Kıyafetler bence eğlenceli olmuş. Zihni Göktay'ın üniformaları çok havalı, karısının yeşil düğün kıyafeti için de çılgıncaydı demek istiyorum. Ve Ayfer'ın kıyafetleri de gayet fettan olmuş.
Bu benim Cibali Karakolu'nu ikinci seyredişim oldu. İlk kez 19 Aralık 2015 tarihinde aynı kadrodan, yine Ümraniye sahnesinde izlemiştim. Ama o zaman bu kadar eğlenmemiştim. Oyun mu oturmamıştı, yoksa ben mi oyunun havasına girememiştim bilmiyorum. Ama bu sefer büyük bir keyifle, gülerek, eğlenerek, oyunun tadını çıkarak seyrettim. Zaman zaman fazla mesaj kaygısına düşüldüğünü düşündüğüm yerler oldu ama o kadar kusur kadı kazında da olur.
Zihni Göktay usta halen sahnelerdeyken, Cibali Karakolu gibi efsane bir oyun halen oynanıyorken bu oyunu mutlaka seyredin. Özellikle gençleri götürün. Hatta bir daha bir daha götürün. Herkesin bir Komiser Cafer'i, bir Cibali karokolu tiyatro anısı olmalı bence.
Sizlere Not: Sahnelerde ne olduğunu Facebook'da entelektüelbaykuşlar sayfamızdaki güncel paylaşımlarımızdan takip edebilirsiniz.
Meraklısına Video:
Meraklısına 1 video daha:
Bu da benim selam videom:
Kendime Not:
15.12.2015 ilk seyredişim bizim takım ben, naz, annem ve esen teyze
02.02.2017 ikinci seyredişim şirketce gittik.
Kendime Resimler;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder