(Nazimo - Tiyatro)
Yazan: Jonas Hassen Khemiri
Çeviren / Yöneten: Sami Berat Marçalı
Dramaturg: Dilek Tora
Dekor Tasarımı: Jesse Gagliardi
Işık Tasarım: Alev Topal
Kostüm Tasarımı: Hilal Polat
Koreografi: Gizem Erdem
İllüstrasyon: Dilan Sarıoğlu
Fotoğraf: Çağla Çağlar
Oyuncular
Barış Gönenen
Hakan Kurtaş
Efe Tunçer
Seda Türkmen
İlk Gösterim: 18.01.2017
Süre: 80 daika - tek perde
Daha önce b - planı'nın Kabileler oyunun seyretmiştim. Oyundan önce de oyun hakkında hiç bir şey okumadım. İstila ismine bakıp ne düşündüm bilmiyorum ama kesinlikle böyle bir konu hayal etmemiştim. Bir defa oyunda uzaylılar yok. Bahsi geçen istila da uzaylı istilası değil.
Oyun bir kelimenin etrafında dönüyor. Liseli gençler götürüldükleri tiyatro oyunundan nefret ederler ve sahneyi basıp, oyunu sabote ederler. İşte 1 numaralı istila. Oyundaki karakterlerden birinin adı Abulkasem'dir ve bu laf onlara belki çok komik, belki çok cool, belki çok havalı geldiği için çocukların diline dolanır. Abulkasem iyi bir şeyi de niteleyebilir, kötü bir şeyi de. İsim de olabilir, sıfat da. Buna Abulkasem'in ana dili istilası da diyebiliriz.
Sonra bu liseli gençlerle birlikte zaman doğrusunda ileri doğru yürümeye başlarız, tabi Abulkasem'de bizimle birlikte. Onlar hayata saçıldıkça Abulkasem kelimesi de onlarla birlikte saçılır. Abulkasem kimi zaman gerçek ismi hatırlanmadığı için uyduruverilen bir tiyatro oyuncusunun adı olur, kimi zaman uzak bir akrabanın adı. Derken Abulkasem karşımıza azılı bir terörist olarak çıkar. Çok tehlikelidir. Tüm dünya peşindedir. Televizyon kanallarında onu anlayabilmek adına açık oturumlar düzenlenmektedir. Bilir kişi bilim adamları Abulkasem'in gelmişini, geçmişini, yaptıklarını, yapabileceklerini masaya yatırıp incelerler. İşte Avrupa'daki kara istila. Oyunda olaylar, kişiler ve zamanlar o kadar hızla değişiyor ve iç içe geçiyor ki, oyun dönme dolap hızıyla akarken biz her tarafımızı sarmış sarmalamış ırkçılıkla, hatta belki de içimizdeki ırkçılıkla yüz yüze geliyoruz. Aynı olayları tekrar tekrar farklı açılardan seyrediyoruz. Olaylara ötekinin gözünden de bakıyoruz, ötekine yabancı gözüyle bakanın gözünden de. Çok gülüyoruz ama bizi güldüren şey içerilerde bir şeylere dokunuyor ve içiniz acıyor birden. Yani bu oyuncaklı oyun kolayına anlatılamaz ama keyifle seyredilir bir oyun.
Biraz da oyunun nasıl sahnelendiğinden bahsetmek istiyorum. Oyunda dekor olarak iç içe geçen tahta sandıklar ve duvarda asılı dev bir parmak izinden başka bir şey yok. Sandıklar kimi zaman iç içe geçip konuşma kürsüsü oluyor, kimi zaman yan yana konup koltuk oluyor. Ne lazımsa o oluyorlar. Oyuncular çok başarılı. Karakterden karaktere o kadar çabuk geçiyorlar ki. Her rolün de hakkını veriyorlar. Benim için oyunun en etkili sahnesi Efe Tunçer'in İsviçre'de mülteci kampında kalan İranlı bir göçmeni canlandırdığı kısımdı. Efe Tunçer bilmediğim bir dilde o kadar içten anlattı ki derdini ben anladım onu. Gözlerinden, sesinin tonundan, ellerinden anladım ve çok üzüldüm onun için. Ve adamın konuşmasını simültane çeviren kadın tercümanın yaptığı çeviri. İranlı adam tüm samimiyetiyle derdini anlatırken, kadın bize bir teröristin itiraflarını tercüme etti. Kadının cümleleriyle İranlı göçmenin konuşmasının tezatlığı. Kendi önyargılarımızla ve toplumsal önyargılarımızla yüzleşmemiz. Ve benim Farsçanın ne kadar da müzikal ve kulağa hoş gelen bir dil olduğunu fark etmem.
İşte böyle. istila giriş, gelişme, sonuç bölümü olan klasik bir metin değil ama insanı şaşırtan bir oyun. Denk gelirsem bir daha seyrederim
"Bizim tam olarak anlamadığımız şey... Neden ABULKASEM? Belki ben Abulkasem? Belki sen Abulkasem?”
Sizlere Not: Sahnelerde neler oluyor facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamızda yaptığımız güncel paylaşımlardan takip edebilirsiniz.
Meraklısına Video: Oyunla ilgili hiç bir şey anlatmayan tanıtım videosunu sizlerle paylaşmak isterim. Güzel bir çalışma olmuş ama konumuzla alakası nedir anlayamadım.
Selam Videosu: Ben çektim efendim
Meraklısına Video:
Meraklısıan bir video daha
Meraklısına bir video daha
Kendime Not: Bizim takım yalnız ben
Kendime Resim;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder