Kahve Kantatı - İstanbul Devlet Opera ve Balesi

(Nazimo - Konser)

Besteci: Johann Sebestian Bach
Libretto: Friedrich Henrici
Müzik Yönetmeni ve Klavsen: Hüseyin Kaya
Sahneye Koyan: Doğan Çelik
Dekor Tasarımı: Efter Tunç
Kostüm Tasarımı: Gizem Betil
Işık Uzmanı: Taner Aydın

Lieschen (kız): Sevim Zerenaoğlu
Schlendrian (baba): Kevork Tavityan
Erzahler (Anlatıcı): Ahmet Baykara
İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası
Baş Keman: Ceren GÜRKAN


Bir Bach akşamı yaşadık Süreyya Operasında. İki perdeden oluşan gösterinin ilk bölümünde J.S. Bach'ın üç konçertosunu dinledik.
-La Minor Keman Konçertosu BWV 1041 - Oleksandr SAMEYLENKO
-Re Minör 2 Keman için Konçerto BWV 1043 - Oleksandr SAMEYLENKO ve Ceren GÜRKAN
-Do Minor Keman ve Obua için KonçertoBWV 1060 - Oleksandr SAMEYLENKO ve Seyit MAS

İstanbul Devlet Opera ve Balesi orkestrası Bach eserlerini gerçekten mükemmel yorumladı. İş çıkışı kendimizi Süreyya Operasının rahat, kırmızı koltuklarına bıraktık ve ruhani müziğin tadını çıkardık. Yaklaşık 40 dakika süren dinletiden sonra ara verildi. 

Aradan sonra perdenin açılmasıyla karşımıza barok tarzda döşenmiş, eflatun  tonları ve yaldız renkleriyle donatılmış nefis bir kahve dükkanı çıktı. Abartılı kostümler, saçlar ve makyajlarla gerçekten etkileyici bir görüntü elde edilmiş, Bach'ın Kahve Kantatı için nefis bir sahne hazırlanmış. Bach'ın "dünyevi" olarak adlandırılan kantatlarından en ünlüsü olan "Kahve Kantatı" kahve içmeye düşkün bir genç kız babasının kızını kahveden vazgeçirmek için ikna etme çabalarını anlatıyor. Tabi kızı da pek ikna olmaya niyetli gözükmüyor.

 1700'lü yıllarda kahve Avrupa'da büyük bir hızla yayılmış ve insanlarda bir çeşit bağımlılık yaratmış. Pantolon ve içki de olduğu gibi kahve içmede de öncelik erkeklere aitmiş. Özellikle genç kızların kahve içmesi hoş karşılanmıyormuş. Şair  Friedrich Henrici'nin kahveyi çok seven bir genç kız ve onu bu kötü alışkanlıktan vaz geçirmeye çalışan babası hakkında yazdığı libretto Bach tarafından bestelenmiş.

Bu keyifli gösteriyi sunan sanatçılar kendilerini sadece sahneyle sınırlandırmadılar, neredeyse tüm opera salonunu kullanarak, seyircilerle iletişime geçerek, çok eğlenceli bir gösteri sundular. Bütün oyun boyunca da sürekli kahve içtiler. Salondan kahve kokusu hiç eksik olmadı. Sonra hayaldi, gerçek oldu. O yoğun kahve kokusunun nereden geldiği anlaşıldı. İki kocaman tepsi içinde onlarca bardak kahve seyircilere ikram edildi. Sahne neşeliydi, salon neşelendi. Çok keyifli bir gösteri oldu.


"ah, kahve ne tatlı,
binlerce öpücükten daha tatlı,
muscat şarabından daha yumuşak,
kahve, kahve onsuz olamam;
eğer bana bir şey ikram edecekseniz
ah, o zaman bana kahve veriniz!" "            






Ben Kahve Kantatı'nı 27 Nisan 2016 tarihinde Moda All Saint Kilisesi'nde "Kahve'nin Hatırı" ismiyle dinlemiştim. O akşam da önce Corİstanbul Oda Orkestrasından Bach konçertoları dinlemiştik. Daha sonra da Kahve Kantatı'nı yine Ahmet Baykara (anlatıcı) Kevork Tavityan (baba) dan dinleme şansım olmuştu. Kahve düşkünü yaramaz kızı ise Natali Boğosyan seslendirmişti. Ama anladım ki, prodüksiyon her şeymiş. Bu bambaşka bir şey olmuş. Bu arada Lieschen rolünde Sevin Zerenaoğlu çok başarılıydı.

"Günde 3 kez bir fincan kahvemi içmezsem, acınası bir şekilde kurumuş keçi kavurmasına dönerim"

Gösteri bittiğinde bilin bakalım ne yaptık? Opera binasından çıkar çıkmaz bulduğumuz ilk yerde birer fincan kahve içtik. Üstelik yalnız değildik. Tüm masalar operadan çıkan seyirciler tarafından bir anda dolduruluverdi.

Bu sezon için başka gösteri yok. Ama eğer sahnelenirse önümüzdeki sezon bu çok eğlenceli gösteriyi kaçırmayın.

Sizlere Not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşalr isimli sayfamızdaki güncel paylaşımlardan takip edebilirsiniz. Instagramda ebru_tarm adresindeyiz.

Meraklısına Video: Kendi çektiğim selam videosu

Kendime Not: Ben ve doktorlar grubu

Kendime Resim: