Yazan: Hüseyin Rahmi Gürpınar
Oyunlaştıran: Metin Arslan
Yöneten: Metin Arslan
Dekor Tasarımı: Ethem İzzet Özbora
Kostüm Tasarımı: Esra Selah
Işık Tasarımı: Yakup Çartık
Müzik: Erkin Hadimoğlu ve Ender Gündüzlü
Dans Düzeni: Irving Resurreccion
Şarkı Sözleri: Metin Arslan
Yönetmen Yardımcısı: Elif Nutku
Ses Tasarımı: Timuçin Levent Aksuer
Oyuncular:
Ali Fuat Çimen, Elif Nutku, Nazlıhan Başak İlhan, Sitare Bilge, Adnan Yiğit, Filiz Coşkuner, Mehlika Balkan, Filiz Coşkuner, Fırat Demir, Serdar Şeker, Kerem Gökçer
Dansçılar:
Tuğçe Topçu, Süleyman Demirkol, Didem Koban, Ezgi Çanaklı, Başak Rana Baysal, Simay Yılmaz, Nazlı Demet Uyanık, Akın Civelek, Aytunç Taylan, Haydar Furkan Sıpçıkoğlu, Furkan Yılmaz, Sezer Esen
Orkestra: Yusuf Cömert, Yağmur Erdağ, Taylan Erdağ, Arda Uyar, Miray Gedikli, Gözde Oktar, Mehmet Orçun Cengiz, Volkan Ateş, Gökhan Karkış, Sıla Köse
Bugün nefis bir müzikal izledik. 3 saate yakın süren oyunu sıkılmadan, yorulmadan, müziklere tempo tutarak, büyük bir keyifle seyrettim. Müzikal Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın aynı adlı eserinden yönetmen Metin Arslan tarafından sahneye uyarlanmış. Şarkı sözlerini de kendisi yazmış. Kendisine ellerine sağlık diyoruz.
Konusuna gelecek olursak, hayırsız bir yeğen, dul halasının köşküne ve mallarına el koymak için onu çıldırtmak ister. Halayla birlikte tüm köşk halkını da çevirdiği dolaplarla evin içinde cinlerin ve perilerin cirit attığına inandırır ve onları korkudan sindirir. Bu arada evin hanımı köşke yeni bir hizmetçi almak istemektedir. Şansız bir dul olan Muhsine'nin de işe ve paraya ihtiyacı vardır ve bir aile dostu tarafından bu köşke hizmetçi olarak çalışmak üzere getirilir. Zavallı Muhsine de evdeki cinlerden, perilerden payına düşeni alır. Evin içinde her kapının ardında, her gölgede, her kuytuda acayip işler olmaktadır. Ve tüm bu düzen kadınların cehaletinden beslenmektedir. Oyun inanılmaz şenlikli olarak sahneye konmuş. Hain yeğene halasını delirtme projesinde sirki olan bir arkadaşı yardım ettiği için cinlerin icraatları pek bi şenlikli, pek bi seyirlik. Hele kostümler, yıkılıyor.
Oyun kitabın yazıldığı dönemde geçiyor. Dekor, kostümler o döneme ait. Müzikler çok eğlenceli, akılda kılıcı, sözler hem derdini anlatan, hem eğlendiren türden yazılmış. Oyuncu seçimi, oyuncuların sesleri, oyunculuk yetenekleri o kadar iyi ki, karakterler oyuncularla bire bir örtüşmüş. Muhsine'yi oynayan Sitare Bilge'nin hem sesi, hem de oyunculuğu harika. O şaşkın, zavallı kızı öyle güzel oynamış ki. Hasan rolündeki Adnan Yiğit'in muhteşem bir sesi var. Solo olarak ve Muhsine ile söylediği şarkılarda çok iyiydi. Arap bacı rolündeki Filiz Coşkuner hepimizi çok güldürdü. Hala'yı oynayan Mehlika Balkan, kalfa kadın Elif Nutku, aile dostu dedikoducu kadın rolünde Nazlıhan Başak İlhan hepsi ayrı ayrı başarılıydı.
Orkestra çok iyiydi, özellikle bateri. Ve tüm oyun boyunca gölgesini hissettiğimiz Gülyabani oyunun sonunda sahnedeki yerini aldı. Nasıl desem, Gulyabani nefis bir müzikal tiyatro örneği olmuş. Çok bize ait, çok bizden, çok özgün bir müzikal çalışması. Ha hiç mi kusuru yoktu bu oyunun diye soracak olursanız hip hop danslarını pek oyunun genel havasına uyduramadığımı söyleyebilirim, o kadar yani. Oyunun her anında harcanan emeği, yapılan işe karşı duyulan sevgiyi hissediyorsunuz.
Bu arada keşke söylenen şarkıların CD'si çıksa. Parçaları defalarca dinleyebilirim.
Mutlaka seyredin. Ben tekrar seyredilecek oyunlar listeme aldım bile.
Sizlere not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdaki paylaşımlardan takip edebilirsiniz. Instagram'da ebru_tarm adresindeyim.
Meraklısına Video: Kendi çektiğim selam videosu
Meraklısına Video: Spoiler içerir
Meraklısına Video: Spoiler içerir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder