13 Aralık 2017 Çarşamba

Hayvanat Destanı - İstanbul Devlet Opera ve Balesi

hayvanat destanı ile ilgili görsel sonucu
Solistler:
Zafer Erdaş
Sirel Yakupoğlu
Umut Tingür
Elif Tekışık

Flüt: Damla Akan
Piyano: Yuliya Bapova
Violensel: Burak Ayrancı

Dansçılar:
Deniz Kılınç
Melis Kalfagil
Deniz Polat

Müzik dünyasından hayvanlar üzerine bir güzelleme dinledik ve izledik bu akşam. İlk iki eser bale gösterisiydi. Kuğu Gölü Balesinden "Kuğunun Ölümü" ve Uyuyan Güzel balesinden "Çizmeli Kedi ve Beyaz Kedi"nin dansı.

Daha sonra Zafer Erdaş 'in sesinden geceye ismini veren Adnan Saygun'un Hayvanat Destanı isimli eserini dinledik. Sırasıyla Bellini'nin "Kelebek", Scuhubert'in "Alabalık" ve "Karga", Alabiev'in "Bülbül", Musorgski'den "Pire Şarkısı", Teleman'dan "Kanarya Kantatı" ve Rossini'den "İki Kedinin Komik Düeti" ni dinledik. Damla Akan'ın flütünden "Flight of The Bmblebee" adlı eseri dinledik. Yine çok keyifli bir aksam geçirdik. Konserin tek kusuru süresiydi diyebilirim. 1 saat süren konserin tadı damağımızda kaldı.

Ahmet Ümit'in konser kitapçığına yazdığı yazı:


İnsan! Zeki yaşam formuna sahip olduğunu zanneden ve dünyanın sadece kendisine ait olduğunu zanneden varlık...

"Dünya bizim için yaratıldı, bu dünyadaki her şey bizim hizmetimize sunulmuştur ve bu dünyadaki her şeyi istediğimiz gibi kullanabiliriz" düşüncesi koca bir yalandan başka bir şey değildir!

Biz, sadece bu dünyada yaşayan canlılardan biriyiz. Evet, zeki yaşam formuna sahibiz ancak bu, bize öteki canlılara acı çektirme, köleleştirme, öldürme hakkını vermiyor. Hayvan dostlarımızı küçüksemek ve onları "hayvan" diye bizim emrimizde olan varlıklar olarak görmek kadar yanlış bir düşünce olamaz. Eğer yeryüzü, biz de dahil olmak üzere tüm bu canlıları yarattıysa, o zaman yeryüzünün devamlılığı için her canlının bir diğerine ihtiyacı vardır. İlk olarak şunu bilmeliyiz ki, ortada göz ardı edemeyeceğimiz bir denge var. Bu doğal dengeyi kuran da sadece insanoğlu değil. Tüm canlıların beraber yaşayabilmesi ile varlığını sürdüren bir denge bu. Bu dünyadaki varlığımızı sürdürebilmemiz için hayvanlara ve diğer canlılara ihtiyacımız olduğu kaçınılmaz bir gerçektir. İkinci olarak, biz bu hayvanları evcilleştirdik, artık onlar bizim sadece yaşamımızı sürdürmemiz için ihtiyacımız olan varlıklar değil, dostumuz oldular. Yani, bugün Avrupa'ya giderseniz göreceğiniz şey, insanların çocuk yapmak yerine kedi ya da köpek sahiplenip besledikleri gerçeği olacaktır. O kadar karşılıksız bir sevgi ki bu... İnsana kendini o kadar iyi hissettiriyor ki... Öyle bir terapi yapıyorlar ki, diğer insanlardan göremediğimiz sevgiyi onlarda bulabiliyoruz. Dolayısıyla, eğer biz hayvan dostlarımızı sevmeyi ve onlarla beraber yaşayabilmeyi başarabilirsek, çok daha mutlu bir hayatımız olacaktır. Unutulmamalıdır ki, onlar da en az bizim kadar yaşamaya hakkı olan varlıklardır.

Eğer bir uzay mahkemesi olsaydı ve bizim öteki canlılara yaptıklarımızı görselerdi, muhtemelen insan türünün derhal sıkı bir eğitime alınıp ruhsal tedaviden geçirilmesi gerektiğini söylerlerdi ya da bizi yok ederlerdi. 

Sizlere Not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdaki paylaşımlardan takip edebilirsiniz. Instagram'da ebru_tarm adresindeyim.

Meraklısına Video: Konserde Zafer Erdaş tarafından seslendirilen Hayvanat Destanı eserinin farklı bir kaydı. Kim söylüyor bilemedim.




Meraklısına Video: Rossini'nin Kedi Düeti aryası. Çok komik.



Bu da aynı aryanın başka bir versiyonu. Ben bunu da çok sevdim.



Meraklısına Video: Fight of the Bumlebee flüt versiyonu


Meraklısına Video: Konser sonunda kendi çektiğim selam videosu


Kendime Not: Bizim takım annem ve ben. Anne kız akşamı.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder