Yazan: Edward Albee
Çeviren: Edanur Hancı
Yöneten: Gökhan Erarslan
Sahne ve Kostüm Tasarımı: Dilek Kaplan
Müzik Tasarımı: Hakan Şavklı
Müzik Tasarımı: Hakan Hafızoğlu
Hareket Düzeni: Alpaslan Karaduman
Oyuncular:
Jerry: Burak Sergen
Peter: Onur Kırat
Diğer Roller: Şahin Adıgüzel, Edanur Hancı, Ayşin Ayata, Ferdi Taşkın, Merve Göydağ, Serkan Beşiroğlu
Bu sezon seyrettiğim en zor oyunlardan biriydi Bir Hayvanat Bahçesi Hikayesi. New York Central parkta bir pazar öğleden sonrası. Parkta dolaşanlar, spor yapanlar, sigara içenler. Sıradan bir gün yani. Köşedeki bankta bir adam kulaklıkla müzik dinleyip kitap okuyor. O adamın adı Peter. Her pazar aynı yere kitap okumak ve kafa dinlemek için geliyor. Yani hayatındaki insanlardan, işinden uzaklaşmak, yalnız kalabilmek için. Derken yanına bir yabancı yaklaşıyor ve Peter'in oturduğu banktan kalkmasını istiyor. Adamın ismi Jerry. Konuşmak ihtiyacında olan adam Peter'e sorular sormaya başlıyor.
Peter önce nezaketen adamın sorduğu sorulara cevap veriyor ama sonra sohbet adamın kendini kurtaramadığı, gittikçe onu içine çeken, yapışkan, zoraki, sıkıcı ve boğucu bir hal alıyor. Taban tabana zıt iki karakter. Konuşmalarından hayatlarına dair pek çok şey öğreniyoruz. Peter şehrin nezih bir bölgesinde, karısı, iki çocuğu, muhabbet kuşları ve dolgun maaşıyla Amerikan rüyasının canlı bir örneği. Jerry ise şehrin boktan bir bölgesinde, kötü bir pansiyonda, minicik bir odada tek başına yaşamakta. Berbat bir hayatı var ve kendisini en rahat hissettiği yer hayvanat bahçesi.
"Neden kalkayım? Senin olabilecek her şeyin var. Evini, aileni hatta küçük hayvanat bahçeni bana sen anlattın. Her şeyin var ve şimdi de, bu bankı istiyorsun. İnsanlar bunun için mi savaşıyor? Söyle bana Peter, bu bank, bu tahta ve demirden şey, senin onurunu mu simgeliyor? Koskoca dünyada bunun için mi kavga edeceksin? Bundan daha saçma bir şey düşünebiliyor musun?"
"Fakat sana önce, hayvanat bahçesine neden gittiğimi anlatmam gerek. Hayvanat bahçesine, insanların hayvanlarla nasıl geçindiğini, hayvanların hayvanlarla ve insanların insanlarla nasıl geçindiğini öğrenmek için gittim. Aslında bu sağlıklı bir gözlem olamazdı. Herkes birbirinden parmaklıklarla ayrılmış, hayvanlar birbirinden ayrı, hayvanlarla insanlar ayrı. Ama orası bir hayvanat bahçesi ise, elbette öyle
Jerry sorularıyla, anlattıklarıyla gittikçe daha cüretkar, daha tacizkar, daha saldırgan olmaktadır. İçinizden hadi ama Peter, kalkıp gitsene, ne demeye dinliyorsun bu çatlak adamın zırvalarını demekten kendinizi alamıyorsunuz. Konuşmanın nereye varacağını ya da bir yere varacak mı merak ediyorsunuz. Korkunç bir yalnızlığa, çaresizliğe belki de deliliğe tanıklık ediyorsunuz. Ama bütün bunlar neden oluyor? İşte onu bilmiyorum. Sadece ben mi bilmiyorum yoksa tüm seyredenler de mi bilmiyor? İşte öyle acayip ve sert bir oyun Bir Hayvanat Bahçesi Hikayesi.
Oyunla ilgili aklımda en çok kalan şey Burak Sergen'in şaşırtıcı, sarsıcı hatta korkutucu performansı. Jerry oyundaki her şeyin üstünde ve önünde. Parktaki kalabalıkları canlandıran diğer oyuncular olmasa da metinden eksilen bir şey olmazdı. Ama Jerry'nin pansiyonundaki kara köpeği anlattığı bölümlerde, diğer oyuncuların bir araya gelip, yerde kara köpeği oluşturması görsel olarak oyuna hareket katmış.
Jerry'yi oyunu seyrederken değil de oyundan sonra anlamaya, davranışlarını çözmeye çalıştım. Neden bunu söyledi, neden böyle davrandı, yaşadığı hayat onu nasıl etkilemiş olabilir? Burada ne demek istemiş olabilir? Oyun bitti ama soruları hala bitmedi. Bir Hayvanat Bahçesi Hikayesi benim için değişik bir tiyatro deneyimi oldu. Burak Sergen'in oyunu da seyretmeye değer. Benden söylemesi.
Sizlere Not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdaki paylaşımlardan takip edebilirsiniz. Instagram'da ebru_tarm adresindeyim.
Meraklısına Video 1: tanıtım fragmanı
Meraklısına Video 2: Bir başka tanıtım videosu
Kendime Not: Bizim takım ben, naz, müge, yeğenleri, ipek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder