Yönetmen: Oğuz Utku Güneş
Hikaye: Nergis Öztürk, Cemal Toktaş
Yazan: Ayça Işıldar
Beste Güfte: Şevki Çapa
Yardımcı Yönetmen: Cemal Toktaş
Reji Asistanı: Yiğit Aytuğar
Işık Tasarımı: Utku Kara
Dekor ve Kostüm Tasarım: Hilal Polat
Oyuncular: Nergis Öztürk, Cemal Toktaş, Şevki Çapa, Yiğit Aytuğar
Düş Bandosu: Şevki Çapa, Ayşe Evrim Uluözyurt, Vehbi Can Uyaroğlu, Bahadır Şentürk, İlker Uçarer
Bu akşamın programı Taşrakabare'de Düşperest oyunuydu. Oyun "Biraz sonra seyredeceğiniz düşlerin tamamı gerçeklerden alınmıştır" diyerek başladı. Ya da bu minvalde bir şey de olabilir. Aklımda kalan bu. Antalya'daki evinden şarkılarını söylemek için İstanbul'a gelen Cemalettin'in hayallerinin peşinden koşmak isterken yok olmasına, daha doğrusu başkalarının hayallerine dönüşmesini anlatıyor oyun. Arka planda da değişen Türkiye'nin soluk gölgesi.
Cemalettin Türk sanat müziği icra eden okullu bir müzisyendir. Şarkılarını söylediği Varaklı Meyhane el değiştirince, yeni patronla birlikte kaderi de, müziği de, adı da değişir, dönüşür. Cemalettin artık Cemal olmuştur. (e ince ve biraz uzunca telaffuz edilecek) Varaklı Meyhane'den Seven Gazinolarına, oradan Has Hoşaf Stüdyolarına giden yolda adı da Cemal'den Cemo'ya, Cemo'dan Jemmal'a evrilir. Tabi müzik de. Zaten memleketin ahvali, dönemin ruhu da değişmektedir ya da çürümektedir. Tabi ki hayat kadınsız geçmez. Cemalettin'in de hayatına önemli bir kadın girer ama onu Cemalettin'den Jemmal'a giden yolda bir yerlerde kaybeder. Kaybettiğini bile fark edemeden.
Şevki Çapa benim çok saf ve naif bulduğum musikişinas Cemalettin rolünde. Ve nefis bir sesi var. Sahneye ilk çıktığında ben bu adamı bir yerden tanıyorum deyip durdum kendime ve sonra birden hatırladım. Kendisini Ankara Devlet Tiyatrosunun konuk oyunu Anna Karanina'da izlemiştim. Ama kafasındaki ucube siyah perukla kendisini tanımakta zorlandım. Tekrar söylemek istiyorum, kendisinin inanılmaz bir sesi var. Gümbür gümbür, çağıl çağıl bir ses.
Oyundaki tüm kadın rollerini Nergis Öztürk, farklı dönemleri temsil eden patronları, prodüktörleri yani hayal tacirlerini de Cemal Toktaş oynadı. Nergis Öztürk büründüğü her kadını çok başarılı canlandırdı ama pembe kıyafeti içinde, patron sevgilisi kontenjanında sahne alan assolist rolünde şahaneydi. Kırdı geçirdi herkesi. Cemal Toktaş'ı Taşra Kabare'den önce sadece televizyondaki dizilerden tanıyordum ve onu hep ağa dizilerinde seyretmiştim. Taşra Kabare'de bambaşka bir Cemil Toktaş tanıma fırsatı yakaladım. Onu ilk sezonlarında Kel Şarkıcı oyunundaki clown makyajıyla, absürd bir rolde, sahnede gördüğümde kendi çapımda ufak bir şok yaşamadım desem yalan olur. Bu oyunda da çok farklı karakterleri başarıyla canlandırdı.
Oyun metni gerçekten çok komikti. Müzik güzeldi. Oyuncular çok iyiydi. Masada oturup içkimizi yudumlayarak oyun seyretmek, seyredebilmek, böyle bir mekanın var olduğunu bilmek güzeldi. Günün benim için sürprizi aniden kendimi doktor rolünde sahnede bulmam oldu. Hayatımda ilk defa sahneden salona baktım. Ürkütücü aslında. Benim için güzel bir anı oldu.
Taşra Kabare'yi çok seviyorum. Açıldığı ilk günden beri takip ediyorum. Mekanın aynı zamanda sahibleri olan Nergis Öztürk ve Cemal Toktaş'ın hem birbirlerine, hem mekana, hem de mesleklerine olan sevgisini ve saygısını, Taşra Kabare'nin gerçekleşmiş bir hayal olduğunu hissedebiliyorsunuz.
Düşperest oyunu keyifli bir akşam geçirmek için nefis bir tercih ve Taşra Kabare görülmeye değer bir mekan. Tavsiye ederim.
Sizlere not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamda yaptığım paylaşımlardan takip edebilirsiniz. Instagramda ebru_tarm adresindeyim.
Meraklısına Video: Selam videosu
Meraklısına Video: Teaser
Kendime not: bizim ekip ben, annem ve kızım. Muhteşem üçlü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder