Yazan: Sam Bobrick
Çeviren: Ekin Tuncay Turan
Yönetmen: Bahtiyar Engin
Dekor: Barış Dinçel
Müzik: Ozan Erdoğan
Oyuncular:
Levent Ülgen
Galip Erdal
Travis Pine Halktan Biri çok keyifli bir politik komedi. Yazar Sam Bobrick oyunu George E. Bush ve Dick Chney'in yönetimde olduğu yıllarda bir dönem eleştirisi olarak yazmış. 2016 yılı Kasım ayında Donald Trump seçilince oyunu gözden geçirerek, güncellemiş. Yani olaylar Amerika'da geçiyor ve oyunda bahsi geçen "Başkan" da Donald Trump. Baştan bu durumu açıklığa kavuşturalım ki, yanlış anlaşılmalara sebep olmayalım.
Sahnede gerçekten nefis bir dekor var. Eskimiş, köhneleşmiş, standart bir Amerikan evi. İç mekan detayları, penceresi, penceresinden gözüken dışarı manzarası, dış kapısı, bahçesi, bahçesindeki eski ve bakımsız arabası, ağaca asılı, terkedilmiş gibi duran eski lastikten salıncağı. Barış Dinçel'in kim bilir kaç yüz parçadan oluşan oya gibi işlenmiş dekorunu oyun başlayıncaya kadar, nereye bakacağımı şaşırarak seyrettim.
Gelelim oyunun konusuna. Bahsettiğim bu evde 60'ına merdiven dayamış, en az ev kadar bakımsız ve hırpani, aksi bir adam, Travis Pine yaşamaktadır. Adam için günlük rutinleriyle sıradan gibi gözüken bir gün başlamaktadır ama ısrarla çalınan kapı acayip olayların başlangıç işaretidir. Kapıyı ısrarla çalan FBI ajanı Walter'dır. Geliş sebebi ise Travis'in Donald Trump'a düzenli olarak yazdığı sinir bozucu, ağzı bozuk mektuplardır. Travis'in Trump'ın asla okuyacağını düşünmeden yolladığı mektuplar bir şekilde Başkan'ın kendisi tarafından okunmuş ve mektuplar Trump'ın üzerinde olumsuz etkiler yaparak onu ağır depresyona sokmuştur. Mektupların ardı arkası kesilmediği için de Başkan'ın durumu giderek daha da kötüleşmektedir. İşte Walter, Travis'ten bu mektupları durdurmasını istemek için gelmiştir.
Trump'ın izlediği ticaret politikaları nedeniyle Travis'in çalıştığı kutu fabrikası kapanmış ve Travis işsiz kalmıştır. Bunun sonucu da Trump'a ardı ardına yazılan ağzı bozuk mektuplardır. Trawis'in mektupları yazmaktan vazgeçmeyeceğini gören Walter ona kabinede Trump'ın bozuk politikalarını düzeltebileceği bir pozisyon teklif eder. Başkanın danışmanı olması karşılığında mektupları kesecektir. Travis bir şeyleri düzelteceği umuduyla Trump'ın yanına, Beyaz Saray'a gider. Ama olaylar hiç de umduğu şekilde gelişmez ve Travis çok kızmış ve çok hayal kırıklığına uğramış şekilde evine ve ağzı bozuk mektuplarına geri döner. Dolayısıyla Trump da depresyonuna. Ve bir sabah Walter kapıda yine belirir.
Travis ve Walter arasındaki diyaloglar politikanın ne olduğunu, emperyalizmi, siyasi iktidarların çürümüşlüğünü, halkın ve de bireyin ne kadar önemsiz, hatta böcek gibi olduğunu, tek adamda toplanan gücün ne kadar tehlikeli olduğunu 10 yaşında bir çocuğa anlatır gibi anlatıyor. Politika denen çirkefin tüm kodlarını bizimle paylaşıyor. Ve bunu çok ama çok komik yapıyor. Gül gül ölüyoruz ağlanacak halimize. Aman sakın yanlış anlaşılma olmasın. Tüm bu olaylar Amerika'da geçiyor ve söz konusu başkan da Trump. İnanmazsanız kanıt olarak şöminenin üzerindeki Amerikan bayrağını size gösterebilirim. Zaten olaylar bizde geçse kapıya Walter'ı göndermezlerdi diye düşünüyorum. Gönderecek daha etkili, daha yetkili ve daha çözüm odaklı (!) birilerini bulurlardı.
Travis rolünde Levent Ülgen bildiğiniz döktürüyor. Huysuz, inatçı, dediğim dedik yaşlı adamı büyük başarıyla canlandırmış. Walter rolünde Galip Erdal da gayet başarılıydı. İki oyuncu birbiriyle büyük bir uyum içindeydi. Oyunun temposu bir an bile düşmedi ve kimse bir kez bile teklemedi. Büyük bir keyifle seyrettim oyunu. Sezonun sonuna doğru perde diyen oyunu seyredilecek oyunlar listenize almanızı tavsiye ederim.
Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdan takip edebilirsiniz. ınstagram'da ebru_tarm adresindeyim.
Meraklısına Video:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder