(Nazimo - Tiyatro)
Yazan: Thomas Jonigk
Çeviren: Sibel Arslan Yeşilay
Yöneten: Kemal Aydoğan
Sahne tasarımı: Bengi Günay
Koreograf / Kondisyoner : Yeşim Coşkun
Işık tasarımı: İrfan Varlı
Sahne tasarımı asistanı: Didem Soy
ANNE: Nazan Kesal
OĞUL: Münircan Cindoruk
KLAUS LAGER: Caner Cindoruk
GELİN ADAYI: Aslı Samat
NORMA: Hülya Gülşen
RAHİP: Bülent Çolak
SUFLÖZ: Ahsen Özercan
Önce söylemem gerek, bu oyunda +18 yaş ibaresi var. Dolayısıyla yazıda da arada +18 kısımlar olabilir, baştan bunu belirtmek istiyorum. Torun istiyorum insanın soyunu devam ettirme güdüsünün modern kalıplar içinde en vahşi şekilde tezahür etmiş halini anlatan bir oyun. Ne acayip bir cümle oldu değil mi? Oyun da oldukça acayip zaten. E, böyle başa böyle tarak. Çok değişik bir oyun seyrettik bu akşam.
Çok sevgili doktor kocasını kaybeden kadının 2 oğlu vardır. Evinden uzakta uzun süredir okuyan küçük oğlunun (Münircan Cindoruk) evlenip, bir an önce kendisine soyunu devam ettirecek bir torun vermesini istemektedir. Ama küçük oğluyla ilgili ufak bir sorun vardır. Annenin ifadesiyle "küçük oğlu bir popocu olmuştur" dolayısıyla teknik olarak kadın bedeniyle birleşme fikrine karşıdır. Diğer yandan kadının büyük oğlu da penisini merkez alan bir hayat yaşamaktadır. Erkekliği gücün ve iktidarının hem merkezi hem de simgesidir. Elinden bir uçanla bir de kaçan kurtulmaktadır.
Bir orta sınıf Alman burjuva ailesi olan Lager ailesinin özelinde toplumların kontrolü için kitlelerin hangi güdülerle gönüllü olarak sistemin bir parçası haline getirildiklerini ya da getirilmeye çalışıldığını, din, aile, ahlak ve siyaset kurumları ile sistemin nasıl kontrol edildiği üzerine bir oyun izledik, ya da ben öyle anladım. Kimse sistemin dışına çıkmamalı, çıkmaya kalkarsa, mesela "popocu" olursa aile ve toplumun tüm çarkları onu tekrar içeri almak üzere çalışmaya başlar. (bu cümleyi okurken fonda çalışan makinelerin dönen çarkların çıkardığı uğursuz bir uğultunun olduğunu düşünebilirsiniz mesela) Bu kadar kutsanan, soyunun devamı için bu kadar uğraş verilen Klaus ailesine de yakından bakınca ailenin kutsallığı ile ilgili inancınız da şöyle bir gözden geçirmek zorunda kalıyorsunuz aslında.
Torun istiyorum gerçekten çok katmanlı bir oyun. Günlük hayatımızda hiç gocunmadan kabullendiğimiz ya da gönüllü olarak parçası olmayı kabul ettiğimiz kurumları ya da üzerimize aldığımız rolleri sorgulamamıza sebep oluyor. Farklılıkları nasıl törpüleyip yok etmeye çalıştığımızı, ya da ne kadar eğitimli, akıllı olsak da sistemin dışında yalnız ve çaresiz hissettiğimizi gösteriyor. Çok vurucu bir oyun. Aslında çok rahat dram konusu olacak, seyirci üzerinde belki de travmatik etkiler yaratacak olaylar o kadar komik anlatılmış ki. Ve oyunun dili. Beni çok eğlendirdi. Ağır, ağdalı bir anlatım, kelimeleri eğilmiş, bükülmüş bir dil. Sözcüklerdeki oyunları, duygu ve durumları ifade ediş şeklindeki orijinal benzetmeleri kaçırmamak için oyuncuların ağzından çıkan her kelimeyi pür dikkat dinledim.
Oyun yazarı Thomas Jonigk hakkında internette yaptığım araştırmada çok fazla bilgiye ulaşamadım. En doyurucu bilgileri yine Moda Sahnesi web sayfasında oyun provası notlarında buldum. Yazarla yapılan röportaja buradan ulaşabilirsiniz. 1966 doğumlu yazarın 3 oyunu var ve üçü de aile üzerine yazılmış. Yazdıklarıyla insanları rahatsız etmek istediğini söylüyor ki bu oyunda bence bunu başarmış.
Oyun karakterleri içinde anne rolündeki Nazan Kesal abartılı ve büyük hareketli oyunculuğuyla bana göre diğer karakterlerden ayrılıyordu. Ama her şeyi yöneten, baskılayan, komuta eden karakter de o olduğu için bu beni rahatsız etmedi. Zaten "Anne" karakteri başlı başına bir olay. Üzerinde saatlerce konuşulabilir, o derece yani. Diğer rollere gelecek olursak; Bülent Çolak rahip rolünde gerçekten çok komikti ve yıvış yıvış bir karakter olan rahibi hakkıyla oynadı. Münircan Cindoruk'u sahnede ilk kez seyrettim. Çok başarılı buldum. Gerçek hayatta da kardeş olan Münircan ve Caner Cindoruk'un kardeşlik ilişkisi bu oyundaki rollerinden sonra level atlamış olmalı (!) Burada spoiler vermemek adına başka bir şey söylemiyorum, gidin seyredin diyorum. Roberto Zucco'da da seyrettiğim Norma rolündeki Hülya Gülşen ve büyük ağabey rolündeki Caner Cindoruk da gayet başarılı.
Ben Torun İstiyorum oyunun seyrederken çok keyif aldım. Harcanan emeği seyirciye hissettiren bir çalışma olmuş. İkinci perdedeki performans için bu oyunu bir kez daha seyretmek isterim. Değişik bir iş seyretmek isteyenler için Torun İstiyorum oyunu doğru bir tercih olacaktır.
Kendime Not: Bizim takım kızım ve ben
Kendime Resim;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder