Yazan: Joseph Kessering
Orijinal İsim: Arsenic and Old Lace
Yöneten: Nedim Saban
Dekor: Barış Dinçel
Kostüm: Günnur Caras
Yardımcı Yönetmen: Erdinç Doğan
Oyuncular:
Müşfike: Suna Keskin
Mürşide: Melek Baykal
Zeki Paşa: Nedim Saban
Adnan: Cem Güler
Adnan'ın kız arkadaşı: Dicle Alkan ( ben adını hatırlayamıyorum, hiç bir yerde de rolün adı yazmıyor)
Halim: Halim Ercan
Bekçi: Bülent Seyran
Kiracı: Birol Engeler
Halim'in arkadaşı: Özgür Yetkin (onun adını da hatırlayamadım)
Bu akşam çok eğlenceli bir oyun izledik. Tiyatro Kare 25. sanat yılını Joseph Kassering'in Arsenic and old Lace isimli oyunuyla kutluyor. Oyun Türkçeye Ahududu adıyla çevrilmiş. Bir kara komedi pardon kapkara komedi olan Ahududu hiç evlenmemiş, paşazade 2 kız kardeş hakkında. Evde kalmış kız kardeşleri Suna Keskin ve Melek Baykal oynuyor. Müşfike ve Mürşide kardeşler babalarının ölümünden sonra ondan kalan koca konakta yeğenleri Zeki ile beraber yaşamaktadırlar. Zeki kendisinin III. Dünya savaşında komutan olduğunu zanneden zararsız bir delidir. Evin bodrum katındaki Çanakkale (!) cephesinden sorumludur. Müşfike ve Mürşide'nin Adnan isminde gazeteci bir yeğenleri daha vardır. Adnan onlara, onlar da Adnan'a çok düşkündür.
Bir akşam Adnan teyzelerini görmek için eve habersiz gelir ve teyzelerinin yıllardır sakladığı büyük sırlarını öğrenir. Bazen bilmek lanetin ta kendisidir ve bu da tam öyle bir durumdur. Bu tontiş, pamuk teyzoşlar elleri kanlı pardon ahududu likörlü sevimli, hisli, sevgi dolu seri katildirler. Evlerine kiracı olarak aldıkları yalnız ve mutsuz insanları onlara ikram ettikleri zehirli ahududu likörüyle bu umutsuz dünyadan öte tarafa, cennete transfer etmekte ve onların bu dünyadaki acılarına son vermektedirler. Ve bunu hiç bir karşılık beklemeden, sadece hayır için yapmaktadırlar.
Hatta evin bodrum katı Hades'in bodrumu gibidir. Zeki Paşa'nın Çanakkale'de kazdığı siperlere gömülü, huzura kavuşturulmuş bir sürü yalnız ve mutsuz ruh yıllardır bodrumdaki sonsuz istirahgahlarında yatmaktadırlar. Öyle bir durum yani. Adnan gördükleri karşısında bir çeşit şok (!) yaşarken bir taraftan da günün sorununun halledilmesi gerekmektedir. Camın önündeki sedirin altında yatan son kurbanın sessiz sedasız Çanakkale'ye indirilmesi ve diğerlerinin yanındaki yerine nakledilmesi sorunsalı tüm azametiyle önlerinde durmaktadır. Ama gece daha çok gençtir ve çok acayip olaylara, beklenmedik misafirlere ve başka cesetlere gebedir. Bundan sonrası oyunda.
Oyunu seyrederken yaşadığınız kavram kargaşası yüzünden hem aklınız karışıyor hem de duygularınız. Kötülüğün bu kadar olağan, sevecen ve şirin anlatılması, böyle sıradanlaştırılmış olması, ahududuları çok sevmeniz, kızamamanız, cinayetin komedisi... Aslında bu oyunu seyretmek beyin yakıcı bir serüven. İçimde hep "gülüyorum ama neye" hissi. Ama o kadar da komik ki.
Barış Dinçel'in imzasını taşıyan dekor ve Günnur Caras'ın hazırladığı kostümler çok başarılıydı. Gerçekten eski bir konaktaydık ve özellikle ahududu kadınlarının kostümleri yıkılıyordu. Hele gecelikleri beni benden aldı diyebilirim.
Suna Keskin ve Melek Baykal Müşvike ve Mürşide rollerinde çok başarılılar. Seyirciyi gülmekten kırıp geçirdiler. İkisini de sahnede ilk kez seyrettim ve bence hep sahnede olmalılar. Ustalıklarını konuşturdular da diyebiliriz. Nedim Saban uzun bir aradan sonra yeniden sahnelere dönüş yapmış. Rolünü oynarken çok eğlendiği her halinden belliydi. Bizi de eğlendirdi. Başarılı oyuncu kadrosuyla enerjisi yüksek ve çok komik bir oyun izledik. Özenle hazırlanmış dekor ve kostümler de oyunun seyirlik zevkini artırdı. Sezonun izlenmesi gereken oyunlarından bence.
Sizlere Not: Sahnelerde neler oluyor öğrenmek için facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamızdaki güncel paylaşımlarımızdan takip edebilirsiniz.
Meraklısına video 1:
Meraklısına Video 2:
Bu da benim selam videom
Kendime Not 1: Bizim takım annem ve ben
Kendime Not 2: Küçükken benim hayatımızda da ahududular vardı. Annemler babaannemin 2 komşusuna ahududular diyorlardı. Yaşlı, bekar (biri evlenmiş ama kocası ölmüş) 2 kız kardeş, bahçeli ahşap bir evde oturuyorlardı. Kedileri vardı. O zamanlar niye ahududular dediklerini anlayamıyordum ama yıllar sonra bu oyunu televizyonda seyredince çözdüm işin sırrını. Pek de iyi niyetli bir lakap değilmiş yani.
Kendime Resim:
Bence berbat bir konusu var. Zaman harcamaya değmez. Bomboş
YanıtlaSilMerhaba, bu oyun çok eski bir oyundur ve şehir tiyatrosun da olsun, özel tiyatrolar da olsun pek çok sahnelenmiştir. Ben severek seyrettim.
SilGüzel bir yazı olmuş ellerinize sağlık.
YanıtlaSilAdnan'ın kız arkadaşı: Nilüfer
Halim'in arkadaşı: Einstein diye hatırlıyorum.