Kadınlar, Filler ve Saireler

(Nazimo - Tiyatro)

Yazan: Yunus Emre Gümüş
Yöneten: Özen Yula
Oyuncular: Vahide Perçin, Yasemin Çonka, Açelya Topaloğlu
Dekor Tasarımı: Barış Dinçel
Kostüm Tasarımı: Nalan Alaylı
Işık Tasarımı: Murat Demir
Afiş Tasarımı & Fotoğraflar: Nevra Akbala
Yapım Amiri: Mehmet Emin Önal
Yönetmen Yardımcısı: Nevra Akbala
Dekor Sorumlusu: Nuri Karaköse
Dekor Asistanı: Gökhan Arınel
Tekst Düzenleme: Özen Yula & Nevra Akbala
Dış Sesler: Sungun Babacan & Nurgül Yeşilçay
Medya İlişkileri: Dilay Kant
Organizasyon: Funorg
Yapımcı: Can Kahraman



Yunus Emre Gümüş'ün kaleminden nefis bir oyun, Kadınlar, filler ve saireler.  Oyun aynı apartmanın 3 farklı dairesinde yaşayan 3 kadının öyküsünü anlatıyor. Adından da anlaşıldığı üzere oyun kadınlık halleri üzerine de insan bu filler de neyin nesi oluyor diye sormaktan alıkoyamıyor kendini.

Efendim kadınlar ve fillerin çok önemli bir ortak özelliği varmış. Unutmuyorlarmış. Unutmamak sadece kadınlara değil fillere de mahsus bir özellikmiş. Oyundaki kadından öğrendik bunu. O da bir belgeselde seyretmiş, Filleri de açıklığa kavuşturduktan sonra biraz da "saireler" den bahsetmek istiyorum. Evet tahmin edebileceğiniz üzere onlar bu kadınların hayatlarında olan ya da olmayan erkekler. Kadının tüm halleri erkeklere çıkıyor da diyebiliriz.

Sahnede Savaş Dinçel'in tasarladığı harika bir dekor var. 3 daireyi de aynı sahnede yan yana görebiliyoruz. Daireler renklerle birbirinden ayrılmış. Sol köşedeki mavi dekorasyonlu dairede yalnız başına genç bir kadın yaşıyor. Sosyal medya ağının ağına takılmış, hatta onun için ağ örebilen bir canlı da diyebiliriz belki. Yaşadığı hayat daha bir sabun köpüğü kıvamında, aşkları da, ilişkileri de, ayrılıkları da pek bir dijital. Hayatının beyaz atlı prensini arıyor ama kullandığı yöntem doğru mu, orası biraz muallak. Ortadaki pembe dairede düğüne bir kaç gün kala 12 yıllık uzatmalı sevgilisi tarafından terk edilen domestik kızımız var. Yememiş yedirmiş, içmemiş içirmiş, okumamış okutmuş, yıkamış, ütülemiş, velhasıl-ı kelam saçını bildiğin süpürge etmiştir, ama... Olmayınca olmuyor işte. Tamam, travmatik bir durum ama, atlatacaktır tabii. Sağ köşedeki yeşil dairede de 40 yaşında aktivist ve organik bir kadın yaşıyor. O eylemden bu eyleme koştururken erkekleri ve aşkı ıskalamış bir kadın ve biyolojik saat tik tak, tik tak ilerliyor da bu işler yalnız başına olmuyor ki.  

 

 

 

Hepsi de hayatlarında yokluğunu hissettikleri şeylerin peşinden koşuyorlar ama elde etmek için kullandıkları yöntemler ne kadar doğru, ne kadar işe yarıyor, işte orası biraz karışık.

 

Bu akşam nefis bir oyun izledik. Hem metin çok güzeldi hem de oyuncular süperdi. Her 3 oyuncuyu da sahnede ilk kez izledim ve bayıldım. Gerçekten çok etkileyici ve çılgınca performanslar sergilediler. Fazlaca anlatıp oyunun zevkini ve heyecanını kaçırmak istemiyorum. Ama "çılgınca" kelimesinin altını kalın kalın çizmek istiyorum, vurgu yapmak, dikkatinizi çekmek babında. O nedenle burada susuyorum ama benim favorim pembe daire diyerek son bir ipucu daha veriyorum.

Fırsat bulursanız mutlaka seyredin. Bu oyun kaçmaz

 

Sizlere Not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'daki entelektüelbaykuşlar sayfamızdaki güncel paylaşımlardan takip edebilirsiniz.

 

Twitter'da ebru_tarm .sayfasındayız.

 

Meraklısına Video: Oyun sonunda seyirciler bizlere veda ederken;

 

 

 

Kendime Not: Bizim takım ben, annem ve kızım

 

Kendime Resim;