(Nazimo - Tiyatro)
Yazan ve Yöneten: Savaş Dinçel
Yönetmen Yardımcısı: Tarık Şerbetçioğlu
Reji Asistanı: Tülay Akın
Dekor ve Kostüm Tasarımı: Barış Dinçel
Dekor ve Kostüm Tasarımı: Barış Dinçel
Afiş Tasarımı: Murat Saner
Oyuncular:
Oyuncular:
İlker Ayrık
Aykut Taşkın
Oyun çocukluğundan beri babasının ağır otoritesinin altında ezilen ve büyük bir insan gibi davranmaya zorlanılan genç bir adam hakkında. Babası bu dünyadan göçüp gitmiştir ama gölgesi, etkisi halen evdedir. Bir akşam adam evde yine her zamanki gibi yalnızken kapı çalar ve hiç tanımadığı genç birisi kapıda belirir. Gayet fütursuz bir şekilde içeri girer.
Oyun çocukluğundan beri babasının ağır otoritesinin altında ezilen ve büyük bir insan gibi davranmaya zorlanılan genç bir adam hakkında. Babası bu dünyadan göçüp gitmiştir ama gölgesi, etkisi halen evdedir. Bir akşam adam evde yine her zamanki gibi yalnızken kapı çalar ve hiç tanımadığı genç birisi kapıda belirir. Gayet fütursuz bir şekilde içeri girer.
Aslında bu akşam ev sahibi için sıradan bir akşam değildir. Çünkü hayatını değiştirecek çok önemli bir eylemin arifesindedir. Aynı şekilde esrarengiz ziyaretçinin de buraya gelmesinin çok önemli bir sebebi vardır. Ev sahibi başta adama düşmanca davransa da aralarındaki sohbet ilerledikçe yeni gelenin aslında kendisini çok iyi tanıdığını, yalnızlığını, geçmişini, korkularını, kabuslarını bildiğini fark eder. Yabancı, adamın hayatını lime lime ederek gecikmiş bir hesaplaşmanın yolunu açar. Biz de bu hesaplaşmanın tanıkları oluruz.
Kızımın dediği gibi bu akşam bu sahneden çocukluğunu yaşayamayanlar geçti. Ya da çocukluğu çalınanlar. Ama onların çocukluk yapma hakkı her zaman saklıdır. Kimse onları ayıplamaz. Bazen insan bir şeytan uçurtmasının kuyruğuna yapışıp uçmak, alıp başını gitmek ister. Bunu yapmak için illaki çocuk olmaya da gerek yok. Cebindeki çocuğun sesini dinlemek yeter.
O kadar naif bir oyun izledik ki bu akşam. İçim sımsıcak oldu. Ne güzel yazmış Savaş Dinçel. Ve oğlu Barış Dinçel ne güzel bir dekor yapmış. Dekor sanki bizimle konuştu. O eşyaların sahibinin kim olduğunu, nasıl bir adam olduğunu bize bir çırpıda anlatıverdi. Ve oyun Savaş Dinçel'in doğum gününde açılan Baba Sahne'ye ne kadar da yakışmış.
Oyun komedi olmakla birlikte, hüzünle öyle iyi harmanlanmış ki. Öyle yoğun bir hüzünden bahsetmiyorum, gülerken derinlerde bir yerlerde hissedilen bir sızıdan bahsediyorum. Tam kararında yani.
İlker Ayrık'i da Aykut Taşkın'i da sahnede ilk kez seyrettim ve çok etkilendim. Bu güzel oyunu seyretmenizi şiddetle tavsiye ederim. Umarım önümüzdeki sezonda da Baba Sahne'de oynanır ve biz de oyunu gerçek yuvasında, Savaş Dinçel sahnesinde tekrar seyretme şansını yakalarız.
Son olarak bir sır vereyim mi? Aşağıda yüklediğim videoda gördüğünüz, yerde duran şeytan uçurtmasını ben aldım. Tiyatro ganimetlerimin arasına ekledim. Bilet fotoğrafındaki uçurtma da o uçurtmanın ta kendisidir.
Sizlere Not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdaki paylaşımlardan takip edebilirsiniz. Instagram'da ebru_tarm adresindeyim.
Kendime Not: Bu oyun benim Baba Sahne ile tanıştığım oyun oldu. Nefis bir salon yapmış Şevket Çoruh. Umarım yolları açık, alkışları bol olur. Salonu tanıtmak için çektiğim videoyu aşağıda paylaşıyorum.
Oyunun sonunda çektiğim videoyu da aşağıda paylaşıyorum.
Kendime Not: Bizim ekip annem, ben, kızım Naz ve Selmuş.
Kendime Resim:
Spoiler: Oyunun başı
Adam kapıyı açar.
Adam: Buyurun!
Gelen adam: Bu buyurun içeri girmemi istediğinizi gösteren bir buyurun mu yoksa kapıyı açınca ne var, ne istiyorsunuz anlamına gelen bir buyurun mu?
Adam: Kimsiniz?
Gelen adam: Kimsiniz sorusunun altında yatan şey korkudur. Beni tanımıyorsunuz ve her insan gibi bilmediğiniz şeyden korkuyorsunuz değil mi?
Adam: Kimsiniz siz kardeşim?
Gelen adam: Bunu siz de biliyorsunuz?
Adam: Neyi biliyorum?
Gelen adam: Kardeşiniz olmadığımı!
Adam: Haklısınız. Benim bir kardeşim yok.
Gelen adam: İşte gördünüz mü bana hak verdiniz.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder