24 Temmuz 2017 Pazartesi

Deccal'in Hatırı - Sezgin Kaymaz

deccal'in hatırı ile ilgili görsel sonucu
(Nazimo - Edebiyat)

Sevinç Kuşları üçlemesinin ilk kitabı Deccal'in Hatırı'nı şimdi bitirdim. Sezgin Kaymaz açık ara en sevdiğim yaşayan Türk yazarı. Sevinç Kuşları üçlemesi, Lucky ve Farfara dışındaki tüm kitaplarını okudum. Deccal'in Hatırı bence Sezgin Kaymaz'in diğer kitaplarından çok farklı. Bir kere çok kalabalık bir roman ve biraz fazla +18 olmuş. O yönüyle şaşırttı beni.
Neyse biz kitaba dönelim. Olaylar 1989 yılında geçiyor. Tabi ki yine Ankara sokakları romana ev sahipliği yapıyor. Kişisel edebiyat atlasımda Ankara dendiğinde aklıma ilk gelen yazar Sezgin Kaymaz.  O günlerde Mesut Yılmaz manşetli gömlek modaymış. Ben romanın yalancısıyım, yoksa bildiğimden değil. Hikayede Veysel İnan isimli bir doktorumuz var ve bence yapmış olduğu 6 farklı daldaki ihtisası saymazsak (yoksa beş miydi, emin olamadım), kendisini bildiğiniz deli olarak niteleyebiliriz.


deccal'in hatırı ile ilgili görsel sonucu
Veysel'in doktor arkadaşı ki, kendisi de delilikte fena değil, Naim Orhon var. Veysel'in aile doktorluğunu yaptığı rantiye milyarder Teoman Kemani ki, kendisi 3 kalp krizini başarıyla atlatmayı başarmış bir kişidir ve onun hepsi nevi şahsına münhasır aile bireyleri var. Dönemin Ankara'da mesken tutmuş ne kadar kabadayısı varsa hepsi hikayede ama   kitaba adını veren Deccal baş rolde. Mafyanın olduğu yerde tabi polis de olur. Komiser Celil ve yardımcısı Hayri var. Ölürken tek gözü kör, bir kolu çolak, bir bacağı sakat yeni doğmuş bebeğini Hayri'ye emanet eden pezevenk kurbanı bir sermaye var. Onun ahretliği, saplı sermaye Berna var ki, iki ara bir derede son nefesten önce o da Hayri'ye emanet edildi. Saymaktan yoruldum daha bir sürü yan rol, ana rol var. Bu onlarca insanı birbirine bağlayan kimi kader, kimi fantastik rastlantı, kimi yok artık daha neler kontenjanından antin kuntin bir sürü olay var. Kan kardeşliği var, soy kardeşliği var, çok affedersiniz, göt kardeşliği var. Çok aşk var. Ya da şöyle söylemek daha doğru olacak galiba; her cinsten, her cinsle her cins arasındaki aşk var. Ve yine Sezgin Kaymaz'ın nefis anlatımı var.

Okurken her bir kahraman ayrı ayrı gözünüzde canlanıyor. Okuduğunuz olaylar sanki bir film şeridi gibi gözünüzün önünden geçiyor. (bir çeşit son nefes etkisi mi acaba?) Ve kırk çeşit delinin bir araya gelip anlattıkları o kadar komik ki, okurken sürekli bir kikirdeme hali, ister istemez çevreye verilen rahatsızlık durumu. Aksi mümkün değil. Her kahraman kendi meşrebinde konuşuyor, tepki veriyor. Sezgin Kaymaz kahramanlarına hayat veriyor, karakter veriyor, onlara has mimikler, jestler veriyor, yolda görseniz hemen tanıyıp, misal şişşt bak bu meşhur doktor Veysel İnan, hadi şu kaçık olan ya da bak bu Teoman Kemani, Ankara'nın yarı tapusu bu herifin üstündeymiş diyebileceğiniz kahramanlar yaratıyor.


Sezgin Kaymaz okurken hep aynı hisse kapılıyorum. Bu kitabın filmini yapsalar ya. Bu üçleme olduğu için bundan nefis dizi de çıkar doğrusu. Simdi ikinci kitaba başlıyorum. Bu arada birinci kitabın kendi finali var. Olayların tamamlanması için diğer kitapları okumak zorunda değilsiniz ama bitirince nasılsa diğerlerine de başlayacaksınız.  Yaşasın Sezgin Kaymaz.

Kendime Not: Sezgin Kaymaz'a Farfara hariç tüm külliyatını imzalatmıştım. Hiç yüksünmeden 14 kitabımı her birinin içine farklı ve umut dolu mesajlar yazarak imzaladı. Seviyorum bu yazarı.

Sizlere Not: Tiyatro ve edebiyatla ilgili paylaşımlarımı facebook'da entelektüelbaykuşlar isimli sayfamdan takip edebilirsiniz. Instagram'da ebru_tarm adresindeyim.

Meraklısına Video: 




Meraklısına Video:




Sezgin Kaymaz röportaj videosu











Hiç yorum yok:

Yorum Gönder