7 Temmuz 2017 Cuma

Buddenbrooklar - Thomas Mann

İlgili resim
(Nazimo - Roman)

Buddenbrooklar - Bir Ailenin Çöküşü
Thomas Mann
Çeviren: Kasım Eğit - Yadigar Eğit
Can Yayınevi - Kalsikler
1929 Nobel Edebiyat Ödülü
5. Baskı - 831 sayfa


Nobel Edebiyat ödül sahibi Thomas Mann'ın Buddenbrooklar - Bir Ailenin Çöküşü kitabını yeni bitirdim. 831 sayfalık bir okuma serüvenimiz oldu kendisiyle. Tiyatro sezonu kapanınca okumaya daha çok vakit ayırma imkanım oldu. Bu kitap Thomas Mann' ın ilk kitabı, aynı zamanda benim de Thomas Mann'dan okuduğum ilk kitap. Kitapta kuzey Almanya'da yaşayan zengin bir tüccar ailesinin, Buddenbrooklar'ın 4 kuşak boyunca süren hikayesi anlatılıyor. Olayın merkezinde üçüncü kuşak Buddenbrook'lar olan 2'si erkek, 2'si kız dört kardeş var. Onlarla daha okul cağlarındayken tanışıyoruz. Anne baba, büyük baba, babaanneleriyle birlikte yaşadıkları görkemli evlerindeki hayatlarına Thomas Mann'ın titiz ve detaylı anlatımı ile tanıklık ediyoruz, hatta onlarla birlikte biz de yaşıyoruz sanki.

Olaylar 1835 yılında başlıyor ve neredeyse 45 yıllık bir zaman dilimine yayılıyor. Çocuklar büyüyorlar, evleniyorlar, dolayısıyla başka ailelere karışıyorlar, çocukları oluyor, onlar da büyüyor, okula gidiyor, evleniyor, erkekler iş hayatına atılıyor, büyükler daha da büyüyor, sırası gelen öbür tarafa gidiyor. Ve sonunda onlar en büyük oluyorlar.


Ama kişiler, mekanlar, olaylar, kahramanlarımızın iç dünyaları, hezeyanları, mutlulukları, acıları, hikayeye girip çıkan yan karakterler, iş dünyası en ince ayrıntısına kadar öyle bir anlatılıyor ki, sanki kitap okumuyorsunuz da, bir film seyrediyormuş gibi hissediyorsunuz kendinizi. Thomas Mann çok büyük bir yazar, ve Buddenbrooklar da bir o kadar meşhur bir kitap. O nedenle bu konuda ahkam kesecek değilim. Zaten bir sürü insan hakkında bir sürü şey söylemiş. Bu kitabi neredeyse olayların geçtiği tarihten 150 yıl sonra okumak, bende zamanda yolculuk yapıyormuşum hissini uyandırdı. O döneme ait pek çok şey öğrendim. Mesela hayatın tamamını esir almış din müessesi ve davulun dengi dengine vurması zorunluluğu okurken bile insanı boğuyor. Bir taraftan içinde yaşadıkları bozulmamış doğa, zenginliğin getirdiği rahat yaşam koşulları, sayfiye yerlerine yapılan geziler insana hoş geliyor. Ama diğer taraftan katı toplumsal kuralların içine hapsolmuş iradesiz yaşamlar, günümüzde basitçe çözülebilen ama o günlerde öldürücü olabilecek sağlık problemleri.
Buddenbrooklar sanki lanetlenmiş bir aile. Tüm bu zenginliğin, şatafatın içinde hayat onlara pek de iyi davranmıyor. Kırdıkları kalplerin bedelini ödüyorlar sanki.

Buddenbrooklar her ne kadar ailenin yaşamına odaklanıyorsa da, arka planda dönem Almanya'sının politik ve siyasi panoramasını da anlatıyor. Fransız ihtilalinin etkisiyle ülkede yaşanan halk hareketleri, ayaklanmalar, hak talepleri ve kazanımlarını da okuyoruz. Bir dönemin Almanya'sındaki çok boyutlu olaylar örgüsü, çok detaylı bir şekilde anlatılıyor.

Kitabın boyu posu gözünüzü korkutmasın. Okudukça kendini sevdiren bir kitap. Bana İstanbul'un dört bir köşesinde yarenlik etti. Tavsiye ederim. Klasikler güzeldir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder