Yazan: Gary Owen
Yöneten: İbrahim Çiçek
Çeviren: Hira Tekindor
Dekor ve Işık: Kerem Çetinel
Koreografi: Yağmur Su Alparslan
Haraket: Göksun Büyükkahraman
Oyuncular:
Güven Murat Akpınar
Ozan Dolunay
Serkan Altunorak
Oyun karakterlerinden biri ufak bir erkek çocuğu. Babasıyla annesi küçükken ayrılmış. Annesiyle yaşıyor. Öğrenci, gününün çoğu okulda geçiyor. Sıradan bir hayatı varmış gibi görünüyor ama aslında öyle değil. Çünkü etrafı şiddetle çevrelenmiş. Çünkü şiddet her yerde ve kanıksanmış. Çocuk da kendisine yönelmiş bu şiddetle baş etmeye çalışıyor. Şiddetin maduru konumunda. Babası ilk zamanlarda yanında, sonraları ziyaretler giderek seyrekleşmiş. Artık babanın adı var, kendisi yok.
Son kahramanımız ufak çocuğun babası. O da baba olamamanın, yılları kaçırmanın suçluluğunu yaşıyor. Ve yaşadığı vicdan azabının büyüklüğü onu da şiddetin kıyısına getirmiş.
Killology bu üç kişi ile yürüyen bir oyun. Aslında üç kişi arasında geçen bir oyun yazacaktım ama sonra vaz geçtim çünkü oyun pek aralarında geçmiyor. Sahnede 1 baba ve 2 oğul ve onların doğrudan ya da dolaylı olarak birbirlerine dokunan hayatları var. Killology baba ve oğul olabilme üzerine, baba olabilme üzerine, babayla birlikte yaşamak zorunda kalmak, babasız yaşamak zorunda kalmak üzerine, ölüm üzerine, sanal şiddet üzerine, sanal şiddetin toplumdaki gerçek izdüşümü üzerine, toplumdaki gerçek şiddet üzerine pek çok şey söyleyen bir oyun. Tokat gibi bir oyun.
Ve sahnede muhteşem performanslar. O kadar gerçekler ki. Seyirciyi resmen avuçlarının içine alıyorlar. Zaman zaman içim çok acıdı. Özellikle küçük çocuk Dave'e. Küçük çocuğu Ozan Dolunay oynuyor. Oyunun ilk yarısında küçük bir çocuk, ikinci yarısında genç bir adamdı. Makyajsız, kostümsüz bu duruma seyirciyi inandırmak bence büyük başarı. Killology oyunun yaratıcısı genç milyarder rolünde Serkan Altunorak gerçekten hastalıklı bir karakterdi. Oynadığı karakterin karmaşık iç dünyasını, üstün ve belki de zararlı zekasının dışa vurumunu, içindeki rekabeti, babasına olan öfkesini, kendisini üstün görmesini, parasının verdiği güveni, içindeki aşağılık komplekslerini, hepsini bize gösterdi.
İki perde olan oyun aslında ilk perdenin sonunda bitebilirdi ama öyle olmadı. İkinci yarıda hikaye farklı bir gerçeklikle yeniden başladı. O insanların hayatlarının farklı bir versiyonunu izleme fırsatı bulduk. Daha kısa ama çok vurucu bir bölümdü. Soluksuz izledim oyunu. İzlerken pek çok sorular sorduran, insanı döven, hırpalayan, yaralarının kabuklarını koparan, insanları kendilerine, geçmişlerine döndüren bir oyun Killology. Eminim ki pek çok kişi o akşam anne ve babasını, çocukluğunu temize çekmiştir. Mutlaka seyredin.
Fotoğraflar Biletix sitesinden alınmıştır.
Sizlere Not: Sahnelerde neler olduğunu facebook'da enteelektüelbaykuşlar isimli sayfamdan takip edebilirsiniz. Instagramda ebru_tarm adresindeyim.
Meraklısına Video: Kendi çektiğim selam videosu
Kendime Not: oyunu tek başına seyrettim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder